Yalnız ve Kutlu Yürüyüş!
Doğu Türkistan'da uzun yıllardır büyük bir trajedi yaşanıyor.
Uluslararası kuruluşlar göstermelik açıklamalar yapıyor.
Ekonomik anlamda Çin ile ciddi bir rekabet halinde olan ABD ise BM'ye gönderdiği talimatla Çin'in Doğu Türkistan'da yaptıklarının yavaş yavaş dünyaya duyurulmasına neden oldu.
ABD burada kendi çıkarını gözetse de Doğu Türkistan ile ilgili her yeni haber oradakiler için bir nefes anlamına geliyor.
Şu anda Doğu Türkistan'da Nazi Almanyası'nı andıran toplama kamplarında yüzbinlerce kişi "asimile" edilerek topluma katılıyor. Akıl almayacak hadiseler yaşanıyor. Bu kamplar birçok uluslararası haber kuruluşuna da haber olmuş durumda. Ama herhangi bir gelişme yok. Türkiye ise sessizliğini koruyor.
***
Doğu Türkistan'daki dramın birçok sebebi var.
Doğu Türkistan topraklarında Uygur Türkleri yaşıyor ve Müslümanlar.
Çin'in baskıcı rejiminin hedefi Uygur Türklerinin; dilini, kimliğini, kültürünü ve inancını harap etmek. Aynı zamanda o topraklardan Türklüğü silmek.
Bölgeden son gelen haberler tarihi Kaşgar kentindeki birçok sokağın yıkıldığı ve yeniden inşa edilerek kültürel mirasından koparıldığı yönünde.
Türkiye'nin bölge üzerinde yıllardır herhangi bir politikası, düşüncesi ve çıkışı bulunmuyor. Özetle Doğu Türkistan Türklerini, en başta kendi soydaşları yalnız bırakıyor.
Türkiye'de şu anda Yemen'deki Müslümanların Suudi Arabistan yönetimi tarafından vurulduğu ve onlara yardım edilmesi gerektiği yolunda çok ciddi bir kamuoyu oluştu. Hükümetin, Suudi Arabistan ile arasını bozunca bu hamlesinin gelmesi ise ayrı bir inceleme konusu. Oysa birkaç yıl önce Yemen'in vurulması "terörle mücadele için ne gerekiyorsa yapılmalı" sözleriyle destekleniyordu.
Hükümet, Diyanet, Kızılay ve siyaset destekli birçok kuruluş bölgeye yardımlar gönderiyor. Ama Doğu Türkistan'daki zulümden kimsenin haberi yok! Cuma hutbelerinde bir cümleyle bile bahsedilmiyor!
***
Çin'in genetiğine işlemiş Türk düşmanlığı malum... Doğu Türkistan'daki politikaları da bu düşmanlıktan ötürü acımasız ve insanlıktan çıkmış bir halde.
Geçtiğimiz günlerde ortaya çıkan bir video, yaşananları çok güzel özetliyor.
5 yaşında Uygur Türk'ü bir çocuk... Adı Muhammed... Kendisine Çinliler tarafından sorular soruluyor. Cevap olarak "Ben Çinliyim, Çin'i seviyorum" gibi cevaplar veriyor. Belli ki müthiş bir şartlandırma yapılmış ve bunları bir asker edasıyla söylüyor!
Doğu Türkistan'dan bu görüntüler sızarken, Türkiye'de ise çok önemli bir yürüyüş var.
Adı Erşidin Erkin... Türkiye'de yaşayan bir Uygur Türk'ü... Doğu Türkistan'daki zulme tepki göstermek için İstanbul'dan Ankara'ya yürümeye başladı.
Yolda kendisine Zülfikâr Ali, Muhammet Kayrancı ve Muhammet Şahin de katıldı. 4 kişi, 10 günlük bir yürüyüşün sonunda Ankara'ya ulaştılar. Yaklaşık 400 kilometre yürüdüler. İlk durakları ise Anıtkabir'e gitmek oldu.
Amaçları siyasetçiler ve STK Başkanlarıyla görüşüp zulme dikkat çekebilmek.
Ancak ne yazık ki şu anda siyasi partilerden kurumsal bir destek gelmedi.
Yürüyüşü başlatan Erşidin Erkin'in sözleri ise çok önemli:
"Doğu Türkistan'daki zulüm aklıma geldikçe geceleri uyuyamıyorum. Düzgün yemek yiyemiyorlar. Günde iki dilim ekmek bile yok, her gün zulüm kamplarında ölenler oluyor. Ben diyorum ki dünyada bir Türk dünyası vardır. İslam birlikteliğimiz vardır. Dünyadaki tüm Müslümanlara ve Türklere seslenmek istiyorum. Müslümansak elhamdülillah Müslümanım. Türk'sek elhamdülillah Türküm. Ama biz kendi ata topraklarımıza sahip çıktık mı? Onu kendimize, vicdanımıza sormak lazım."
"Eğer sizlerin desteği olmasaydı Çin'e kadar Doğu Türkistan diye bir yer kalmayacaktı. Ama Doğu Türkistan'da 35 milyon insan varken bugün 25 milyon nüfus kaldı. 10 milyon nüfus ortadan kayboldu. 25 milyon nüfus 1,5 milyar Çinliyle mücadele ediyor. Ölmek var dönmek yok diye ölümüne vatanlarını koruyorlar."
Tüm siyasi partilere çağrımdır. Bu gençleri sahipsiz bırakmayın, kapılarınızı açın, dertlerini dinleyin, grup toplantılarında, açıklamalarınızda Doğu Türkistan'ı unutmayın. Hatta grup toplantılarınızda kürsüyü 5 dakika da olsa onlara bırakın!
Bu kutlu yürüyüşü yalnız bırakmayın!