Yabancı vesayeti ve vasiler
Hepimiz yaşlanıyoruz. Bazı kişiler yaşlanmasa da, gençken akıllı uslu hareketler yapmazsa, bazı çıkar sahipleri, bu kişi veya kişiler için, vesayet koydururlar. Bu durum, insanlara uygulandığı gibi, devletlere de uygulanır. Kendini yönetemeyen kişi veya devletlere, bir vasi tayin edilir. Osmanlı’da yaşamadık mı? Hukukçu değilim, ama uygulamalardan hatırladığım kadarıyla, vesayet uygulamasında, artık sizin adınıza, bu kişi, vakıf veya kurumlar karar alır, geleceğinizi ve gelirinizi kontrol eder. Bu kişi, vakıf veya kurumlara, bazı ülkelerde, belirli bir ücret ödenir.
Evet, sevgili okurlarım. Son günlerde, Türkiye üzerinde oynanan oyunları izlediğiniz veya dikkatle takip ettiğiniz zaman, aynı Osmanlı’nın son günlerinde olduğu gibi, ülke üzerine birilerinin vesayet koyup, kendi istekleri doğrultusunda 70 milyonu nasıl oynattıklarını anlarsınız. Bu vesayete karşı çıkacak vatanseverleri de korkuttun mu, kimse ne sesini çıkarır ne de itiraz edebilir. Bunda, ülkeyi yöneten siyasetçilerin de kendi çıkarları için bu vesayeti uygulaması, işlerini kolaylaştırır.
Dönün, bir bakın ülkemizin, melali haline. Güneydoğu’da, ülkenin parçalanması yolunda, teröristlerle yapılan görüşmeler. Aslında tabii ki görüşme falan değil. Planın uygulanması.
Şimdi, Cumhuriyet gazetesinde yayınlanan bir mülakata dikkat çekmek istiyorum. Leyla Tavşanoğlu’nun, ABD eski Dışişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı ve Azerbaycan Büyükelçisi Matt Bryza ile yaptığı söyleşi. Bu konuşma, daha önce bu köşede okuduğunuz birçok olayın arka yüzü ile ilgili yazıları da doğrulamış oluyor. Ne diyor Bryza, “Biden özür dilemedi Erdoğan hakkında söyledikleri konusunda.” Doğru. Ne Beyaz Saray, ne de Biden, bu konuyu yalanlamadı, Sadece zamanlaması yanlış dedi. Tavsiye ederim bu görüşmeyi iyi okuyun, inceleyin.
Matt Bryza’yı dışişleri memuru iken tanıdım. Kendisi genellikle, Kafkas petrolleri konusunda uzmandı. Zaten son olarak da burada bir görevde noktaladı mesleğini ve şimdilerde yanlış bilmiyorsam, danışmanlık yapıyor, memurluktan ayrıldı. Matt’in mesela, Washington’da bizim yetkilileri, kaldıkları otelde şortla ziyaret edişini unutmam. Bize yakındı, Türkleri severdi ve sonunda da bir Türk ile evlendi, Zeyno Baran. Zeyno da, Washington’daki ilk çalışmalarını, petrol boru hatları üzerinde yapmıştı. Sonra çalıştığı kurumda, Türk generallerin yargılanmasına yol açan Balyoz ve Silivri zemin yoklamaları yapılmıştı. Neyse ikisi, İstanbul’da Galatasaray Adası’nda AKP’li bakanların katıldığı bir düğünde evlendiler.
Sevgili okurlarım. Sizlere, malum olan şeyleri yazmak yerine, haber veya bilginiz olmayan konuları buraya taşımak isterim. Buna gayret gösterdim. Ancak, ne zaman ciddi bir konuya girsek, havuz medyasının, milleti sazan yapan haberleri kaplıyor ortalığı. Mesela, Afganistan dönüşü, antenlere çıkan haberler. Obama’nın Erdoğan ile görüşmesi. Konuşma noktası, Amerika’nın belirlediği konular üzerine. Beyaz Saray açıklaması, IŞİD ve Kobani ile mülteciler konusu.
Şimdi, olayın, ya da görüşmenin gerçek nedenine gelince, ABD Başkanı Obama, Türk halkının cebinden bedelini ödediği mülteciler konusunda, Erdoğan’a gaz vermiş. Daha önce Özal zamanında da 500 bin Iraklı Kürt’e bakmıştık kendi cebimizden. Amerika ve BM söz verdikleri paraları ödemediler. Onlar sorun yarattı, bedelini benim vergi mükellefim ödedi. Üstelik bir de başıma sardıkları belalar. Ayrıca, IŞİD konusunda, başından beri gönülsüz davranan Ankara’ya kararlılığını dile getirmiş. Hani bizimkilerin, daha önce üzerine laf söylemedikleri, kafa kesen IŞİD terör örgütü.
ABD’nin yeni Ankara Büyükelçisi de görevine gelmiş ve Ricciardione ile kıyaslanamayacak kadar kötü Türkçesi ile açılışı yapmış. Adam, işgal edilen topraklarda, federal sistemi kurma uzmanı. Ayrıca adamın, bu işini başarı ile yapabilmesi için, Ankara’daki büyükelçiliğe, 30’a yakın yeni görevli geliyor. Artık 2015 seçimleri öncesi, her türlü rezaleti hızla bitirecekler. Sonra da bu işleri yapan hükümeti ve iktidarı değiştirip, eli temiz yeni siyasileri iş başına getireceklerdir. Hani yazımın başında altını çizdiğim vesayet vardı ya işte o, bu. Vasilerimiz de ona göre hareket ediyor.
Türkiye, bir uçuruma doğru, yokuş aşağı koşuyor. Ama bana ızdırap veren nokta, halkın afyon yutmuş gibi, başlarına örülen çorap karşısındaki suskunluğu. Televizyonlardaki reklamlara bakın, ne kadar çok daire satmak isteyen inşaat şirketi türedi. Bu, inşaat şirketlerinin sıkıntılarının işareti. Bizim yazıp çizmemiz, uyarmamız boşuna, bela geliyor. Ama siz, gazete haberlerine yorum yollayarak, başınızdaki belayı def edemezsiniz.