Yabancı kurumlar kriz mi istiyor?..
Uluslar arası iki kuruluş, Türkiye'nin sermaye ve döviz piyasalarını etkileyecek iki yeni karar açıkladı.
1. Kredi Derecelendirme Kuruluşu Standart and Poor's Global Raitings, raporunda, 2021 yılında Türkiye'de bankacılık sektörünün sorunlu kredilerinin yüzde 20'ye ulaşacağını söyledi. (Halen bankaların takipteki kredi oranı yüzde 4,6'dır.)
Öte yandan, halen Standart and Poor's, Türkiye'nin bankacılık sektörünü, Azerbaycan, Mısır, Kazakistan, Yunanistan, Bengaldeş ve Arjantin ile aynı grupta değerlendiriyor.
Standart and poor's un Türkiye notu da ''yatırım yapılamaz aşırı derecede spekülatif '' şeklindedir.
Standart and Poor's 2021 yılında bankacılık sektöründe sorunların artmasını aşağıdaki nedenlere bağlıyor;
* Ekonomik daralma ve TL'deki aşırı değer kaybı... (Halen TL MB TÜFE bazlı reel kur endeksine göre Dolar ve Euro'dan oluşan döviz sepeti karşısında yüzde 30 dolayında daha düşük değerdedir.)
* Kredi garanti fonu... (Fonun risk olarak görülmesi nedeni ekonomide kaynak kullanımında etkinliği düşürmesi olabilir.)
* Kamu bankaları kredilerindeki hızlı yükseliş,
* Dövizle borçlanma oranının çok yüksek olması (Dövizle kredilerinin toplam kredilere oranı yüzde 37'dir.)
* Kuvvetler ayrılığı ilkesinin zayıf olması; ve bu nedenle Merkez Bankası (MB) ve Bankalar Düzenleme ve Denetleme Kurulu (BDDK) kararlarının kalitesi ve bağımsızlığı konusunda sorular oluşması.
2. Küresel Borsa Endeksleri yayınlayan MSCI (Morgan Stanley Capital İnternational) 2020 sınıflandırma raporunda Türkiye için şu değerlendirmeyi yaptı; ''Türkiye'nin döviz çıkışını önlemek için aldığı önlemler, kurumsal yatırımcıların hisse senedi piyasasına ulaşmasını zorlaştırdı. Eğer Türkiye döviz piyasasına daha fazla sınırlama getirirse, endeksteki yeri "gelişmekte olan ülkeler" statüsünden çıkarılarak, Ukrayna ve Filistin'in bulunduğu "Ayrık Ülkeler" statüsüne düşürülecektir"
MSCI, global borsa endekslerinde şunları dikkate alıyor;
İvme, Volatilite, değer, istikrar, büyüme, boyut, likidite, finansal kaldıraç (Toplam Borç/Toplam Varlık)
MSCI dediği ve Türkiye'nin döviz çıkışını önlemek için aldığı önlemler, bazı bankalara swap yasağı getirilmesi, döviz işlemlerinde BSMV'nin artırılması, döviz dahil mevduatın yüzde yüzü kadar kredi vermeyen bankalara ceza uygulamasıdır.
Gerçekte her iki kuruluşun da tepki göstermelerinin iki nedeni var;
1. Pandeminin de etkisiyle, Türkiye'den yılbaşından bu yana 4 milyar doları hisse senetlerinden ve 7 milyar doları da Devlet tahvillerinden (DİBS) olmak üzere toplam 11 milyar dolar çıktı. Merkez Bankası rezervleri azaldı. TL değer kaybetti. Ama dikkat edersek uluslar arası iki kuruluşun aldığı bu kararlar avukatların Ankara'ya girişinde polis müdahalesine denk geldi. Her iki kuruluşun da gerekçesinde aynı zamanda hukuk ve demokrasi yer alıyor. Demek ki yabancı sermaye, Türkiye'de hukuk ve demokrasi olmadan, mülkiyet güvencesi olmayacağından korkuyorlar.
2. Yabancı spekülatif sermaye 2002'den başlayarak Türkiye'ye hızlı girmeye başladı. Ekonomik kırılganlığı ve dışa bağımlılığı sıcak para etkiledi. Yabancı sermaye spekülatif kazançlar sağladı. O zamanlar ekonomi yönetimi için serap etkisi oluştu. Yabancı sermayeyi kısıtlama kararı almadı. Şimdi bazı kısıtlamalar bu karları ortadan kaldırıyor