Ya demokratik çözüm ya da savaş!
Bir haber: "İdil'de üzerinde 'Kürdistan bayrağı' ve 'Biji Newroz' yazılı tişörtler savcılık talimatıyla mağazalardan toplatıldı..."
Oysa bizde neler yaşanmıştı değil mi? Çözüm sürecinde çocuğa 'Kürdistan' ismini uygun görmeyen yerel mahkemenin kararını bozan ve bu ismin iadesini sağlayan Yargıtay kararları görmüştük...
'Zamanın ruhu' öyleydi çünkü... Geçen yüzyıl değil, üç yıl önceydi bunlar... Önce İçişleri Bakanlığı, sonra da yine Yargıtay, Türkiye Kürdistan Demokrat Partisi'nin kuruluşuna onay vermişti... Şimdi savcılık İdil'de tişört topluyor!..
***
Mart 2013... Dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan televizyonda, canlı yayında... Karşısında Taha Akyol, Hande Fırat, Hakan Çelik ve Enis Berberoğlu var...
Erdoğan çözüm sürecinin 'başarı'sını anlatıyor!.. Söz geliyor Kürdistan'la Lazistan'a... Sözlerini aynen aktaralım: "Osmanlı'ya baktığımız zaman, o güçlü Osmanlı'da meselâ çok daha enteresan Lazistan eyaleti var, Kürdistan eyaleti var. İniyoruz güneye yine aynı şekilde eyalet sistemleri var. Niye? Osmanlı güçlü ve oralarda hiç çekinmeden rahatlıkla bunları vermiş. Şimdi ben MHP'ye endişeyle bakıyorum. Haydi CHP'yi bu konuda farklı düşünürüm de. Ama MHP bir taraftan 'Osmanlı'nın devamıyız' diyecek veya 'Osmanlı'yız' diyecek. Öbür taraftan Osmanlı'nın bu devlet yapısındaki yaklaşım tarzını görmezlikten gelecek."
Ne garip değil mi? Savcılık üç yıl sonra İdil'de tişört topluyor!..
***
'Zamanın ruhu' bir başkaydı... Öyle başkaydı ki, Apo'nun yazdığı ve içinde 'Ya demokratik çözüm veya nihai savaş' dediği kitap bile Anayasa Mahkemesi tarafından onaylanacak, serbest kalacaktı!..
Kitabın adı: 'Kürdistan Devrim Manifestosu, Kürt Sorunu ve Demokratik Ulus Çözümü / Kültürel Soykırım Kıskacında Kürtleri Savunma'...
Adından da anlaşılacağı üzere son derece 'barışçıl' bir kitaptı!.. İçerik daha da 'barışçıl'dı!.. 'Sonunda savaş' diyordu ama önce amaca götürecek 'demokratik çözüm'den filan bahsediyordu!..
Kitabın kapağında Türkiye topraklarının bir bölümü, komşu devletlerin topraklarının bir bölümüyle birleştirilmişti ve oraya 'Kürdistan' denilmişti, yani harita çizilmişti... Mahkeme kitabı toplatmış, konu Anayasa Mahkemesi'nin önüne gelmişti...
Ve AYM'nin gerekçeli kararı: "Herhangi bir kimsenin yalnızca kişiliğine bağlı olarak düşünce özgürlüğüne müdahale edilmesi haklı kılınamayacağı gibi yasaklanmış bir örgütün bir mensubunun veya yöneticisinin görüş ve düşüncelerini açıklaması da tek başına düşünce özgürlüğüne müdahale edilmesini haklı kılmaz..."
Apo'nun 'Kürdistan' haritalı kitabı özgürdür artık!.. Gerekçeli karara göre 'Bütünlüğümüze yönelik tehdit yok'muş!.. Söz konusu sınırlar 'kültürel ve coğrafi'ymiş!.. Zaten 'başvurucu'nun yani Apo'nun amacı 'Kürt sorununun çözümünü barışçıl yöntemler çerçevesinde temellendirmek'miş!.. 'Başvurucu', 'demokratik çözüm olanaklarına şans verilmesi'ni savunmaktaymış!..
Şimdi savcılık İdil'de tişört topluyor!..
***
Apo'nun kitabıyla ilgili Anayasa Mahkemesi'nin üç üyesi, söz konusu kitapta, 'Kürt sorunu'nun çözümü için şiddete başvurmanın ciddi bir seçenek olduğunun değerlendirildiğini ve ilgililere 'savaşa hazırlık' talimatı verildiğini gördükleri için 'ret' oyu kullandılar... Diğer üyelere göre böyle bir tehlike yoktu ve sormuştuk, konu tamamen 'düşünce özgürlüğü' içinde değerlendirilmeliydi!..
O zaman: Bu basit bir görüş farkı değil... Aradaki fahiş fark, taraflardan birinin 'göz kusuru'ndan mı kaynaklanıyor, yoksa 'zamanın ruhu'ndan mı?
Cumhuriyet tarihinin en kritik evrelerinden geçerken yüksek mahkemeler arka arkaya aldıkları kararlarla tarih yazıyorlardı.. Ve sanki 'zamanın ruhu' tarafından yönetilen gemi, okyanusta 'bilinmez'e doğru yol alıyordu...
Şimdi ise savcılık İdil'de tişört topluyor!..
***
Peki Apo'nun söz konusu kitapta 'demokratik çözümün gerçekleşmemesi hâlinde nihaî bir savaş aşamasına geçilebileceği' şeklindeki ifadeleri tehdit miydi, şantaj mıydı, nasihat mıydı? Bu soruya Anayasa Mahkemesi değil de, Diyarbakırspor isminin Amedspor'a çevrilmesini tasdikleyen Futbol Federasyonu cevap vermeli değil mi?
2028’in ayak sesleri!
Siz kaybedeceksiniz!
Vicdanlarda açık kalan dosya
Olmayan ırkın çocuklarına önemli not!
Gerilla marşı eşliğinde uyuyanlara gelsin!
Kerbela yakmaya devam ederken
Başkent uyursa cumhuriyet de uyur
“Herkes biliyor zarların hileli olduğunu”
Yakın gelecekte sıradan bir haber bülteni
Savunma dilden başlar!









