Work and Travel ve sürün
Bu yazımı çocuklarını ABD’ye dil öğrensin diye yollayan ana ve babalar lütfen dikkatle okusunlar. Zira yurt dışına yolladıkları çocuklarının hali yürekler acısı ve sürünüyorlar. Her zaman olduğu gibi de ne yazık ki parayı ödeyen aileler dolandırılıyor.
Hep duyardım, sonunda ben de birkaç kez tanık oldum. Buraya, yani Amerika’ya Türkiye’deki bazı şirketlere para vererek “Work and Travel” adlı bir programla gönderilen çocuklarınız, aç biilaç ve sersefil. Dün Washington’daki bir Türk arkadaşım gece metro istasyonunda buldukları 10’dan fazla bu programla gelen aç Türk çocuklarının haline acıyıp, üçer beşer alıp, evlerine gittiklerini anlattı. Ben de bu hafta içinde bu çocuklarla resimli olarak bir röportaj yapmaya çalışacağım.
İnternette bu işi yapanların sitelerine girince pespembe bir dünya ile karşılaşıyorsunuz. Aslında durum şu; Türkiye’den bazı şirketler, (daha doğrusu uyanıklar) Amerika’ya bu çocukları getirtip asgari ücretten çalışmalarını sağlayarak İngilizce öğrenme olanağı verecekler ve gençlerimiz Amerika deneyimi edinecek. Fikir, iyi güzel. Ama uygulama böyle değil. Nedenini madde madde dökeyim.
Birincisi; asgari ücret olarak alacakları para olsun olsun 500 bilemediniz 600 dolar civarında. Çünkü genelde ve özellikle bu ekonomik kriz sırasında tüm lise çağı öğrenciler “summer job” yani yaz işleri denen bu işlerin kaymak takımını kapatıyor. Geri kalan da bizimkilere. Çocuklar bu parayı kalacakları yere mi, yoksa yiyecekleri yemeğe mi veya yol parasına mı harcayacaklar anlamak mümkün değil.
İşte bu ekonomik felaket durum nedeniyle bu çocuklar barınma parasını azaltmak için üçü beşi bir arada kalıyor. O zaman da hani üç ay içinde öğrenecekleri var sayılan yabancı dil de çöpe gidiyor. Üç ayda nasıl dil öğrenilirse; onu da anlamak kabil değil. Öğrenci yavrularımız kendi aralarında hep Türkçe konuşuyorlar.
Şirketlerin bu öğrencilerden 2000 ila 5000 dolar arasında bir ücret aldıkları söyleniyor. Bunun büyük bir kısmı uçak, yani yol parasına gidiyor. Çocuklar, yandım Allah deyip geri dönüp kaçmak isteseler en az 200 dolar fark vermek zorundalar. Ben ve arkadaşlarım geçen gün bir grupla tanıştık, onlar daha iyi durumdalar. Kaldıkları evden, çalıştıkları bir nakliyat firmasına bisikletle gidiyor ve tasarruf ettikleri para ile de karınlarını doyurup Türkçelerini geliştiriyorlar.
Bu arada sevgili anne ve babalar çocuklarınız ne iş yapıyor diye merak ederseniz söyleyeyim. En iyi bulunan iş, havuzlarda cankurtaranlık. Haftada 6 gün çalışıyorlar. Havuzları temizleyip, güneş altında 8 veya 10 saat çalışıyorlar. Daha sonra McDonalds, yani hamburgercilerde yerleri paspaslamak, nakliye şirketlerinde hamallık. Daha size bir dizi örnek verebilirim.
Amerika’da doğup büyüyen çocuklar için “summer job” denen bu tür işler sorun değil. Zira lise yaşlarındaki bu çocuklar, yazları bu işlerde çalışıp altlarındaki arabalara benzin parası biriktirir. Ama bu tür işler, bizim pamuklar içinde yetiştirilen Türk çocukları için katlanılması zor bir eziyet. Ayrıca bizdeki mahalle baskısı, çocuklarını bu tür işlerde çalışan aileleri ayıplar unutmayın. Karar sizlerin, çocuklarınızın büyük bir kısmı kendileri bu maceraya atılmak için ailelerini ikna ettiklerinden bu durumu ailelerine söyleyemiyorlarmış. Kendim ettim, kendim buldum hesabı.
Bu durum, dünyada ender görülen aslında basit bir formun doldurulması işlemi ile katılabilecek ABD’de oturma ve çalışma izni olan yeşil kart çekilişine katılma işlemine benziyor. O iş için de girin internete, binlerce şirket sizi kazıklamak için kuyrukta bekliyor göreceksiniz. Oysa Ankara’daki Amerikan Büyükelçiliğinin internet sitesinde bu olayı ve formları Türkçe olarak doldurabilirsiniz. Ama siz, yok kardeşim ben ehliyetimi, arabamın plaka ve trafiğe kaydını ya da gümrükteki işlerimi bile başkalarına yaptırırım diyorsanız. Kusura bakmayın ama kazıklanmayı hak ettiniz demektir.