Washington'un sözleri ve Türkiye'de olanlarla ilişkisi!
Bugünün Amerika’sı geçici bir fenomen olan neocanlardan önce Thomas Jeffersonlar’ın, Benjamin Franklinler’in daha çok da George Washingtonlar’ın ürünüdür. Washington, ülkesini bağımsızlığa kavuşturduktan sonra bağımsızlığını sürdürebilmenin yolunu da göstermiştir. Devlet yönetiminde sorumluluk üstlenenlere yönelik olarak yaptığı ikazlardan herkesin alacağı dersler vardır.
Yabancı milletlere sevda ile bağlanmanın sonucu!
O şöyle der: “Belirli bir millete sevda ile bağlanmaktan kaçınız. Başka bir ülkeye nefret yahut sevgi duyguları beslemeyi adet edinen milletler köleleşirler, kendi görev ve çıkarlarını unuturlar. Böyle milletler çoğu zaman barıştan, bazen de özgürlüklerinden yoksun kalırlar”.
Washington’un sözlerini Türkiye yönünden iyi okumak gerekir. Bugünün Türkiye’sini AB’ye sevda ile bağlanmak bir yana kara sevda ile bağlı olanların yönettiği dikkate alınırsa sözlerin muhatapları anlaşılmış olur. Türkiye, Anayasa ya da Reform taslaklarının Türk halkının temsilcilerinden önce AB komiserlerinin incelenmesine sunan bir ülkedir. Türkiye’nin yöneticileri AB’nin Türkiye’nin her işine burnunu sokmasını “doğal” ve normal karşılar durumdadırlar. Washington’un dediği gibi başka milletlere duyulan karşılıksız sevda ve sevginin nasıl bir bağımlılık ve kölelik yarattığı Türkiye örneğinde kanıtlanmış gibidir.
Ortaklık hayaline kendini kaptıranlar!
Başkalarının (AB’nin ya da ABD’nin) stratejik çıkarlarını kendi çıkarlarıymış gibi gören yönetimlere de Washington şöyle sesleniyor; “Bir millet -aralarında gerçek çıkar birliği olmadığı halde- böyle bir ortaklık hayaline kapılarak başka bir millete bağlandı mı, bu ikincisinin kavgalarına boşunu boşuna karışır, üstelik ona özel imtiyazlar tanır. Bu ise kendisinin sömürülmesine yol açmakla kalmaz, başka ülkelerin düşmanlığını ve misillemelerini de üstüne çeker”. Bu sözler çıkışı, çözümü ve kurtuluşu yabanda arayanlara yapılmış stratejik bir ikazdır. Bugün Türkiye’nin çıkarlarını bir tarafa iterek “AB/ABD için doğru olan Türkiye için de doğrudur” zihniyetiyle hareket ederek ülke çıkarlarına ihanet eden kimselerin nasıl ortaya çıktığını da Washington’un analizinden öğrenmek mümkündür. O bu durumu şöyle açıklar: “kendisine bağlanılan milletin (bu bağlılığın da adı Türkiye’de AB’ciliktir) taraftarı geçinen hırslı, ahlaksız yahut gafil vatandaşların memleket çıkarlarına ihaneti kolaylaşır. Çünkü bunlar ayıplanmazlar; hatta bazen halkın desteğini bile kazanabilirler. Alçakça yahut aptalca ihtiras ve ahlaksızlıklarını sureti haktan görünerek yaldızlamaları, davranışlarını halk iradesine saygı bahanesiyle maskelemeleri de mümkündür”. Sanki Washington, zamanın Amerika’sında yaşananları değil de günümüz Türkiye’sinde medyada sureti haktan görünen anlı şanlı gazetecileri, tv programcılarını, besleme siyasetçileri ve endeksli aydını tarif ediyor.
Gerçek yurtsever ve aydınların kaygısı!
Bu anlayışın hangi sonuçlar doğurduğunu da yine O, şöyle ifade etmiştir. “Memleketi sayısız yoldan dış etkilere açık duruma düşüren çeşitli bağlantılar gerçek aydın ve bağımsız yurtseverleri büyük kaygılar içinde bırakır”. Bu sözler Türkiye’nin gerçek aydınlarının neden bu denli kaygılı olduğunu açıklar niteliktedir. Türkiye’nin bugün (AB, ABD ve İsrail vb.) dış etkilere açık bırakılması ülkede gerçek vatanseverlerin haklı olarak kaygı duymasına neden olmaktadır.
Yabancılara bağlılığın sonuçları!
Bir ülkenin yöneticilerinin yabancıya duydukları muhabbet ve bağlılık kendi ülkelerinin çıkarlarını göz ardı etmelerine neden olabileceği gibi onları çeşitli entrikaların da aracı haline getirir. Bunu Washington şöyle ifade eder: “Böyle bağlantılar bir ülkede ayrılıkları körüklemek, ustalıkla insan satın almak, kamuoyunu aldatmak, yetkilileri etkilemek ya da ürkütmek isteyen kimselere fırsat sağlar! Büyük ve güçlü bir ülkeyle öyle bir ilişki kuran küçük yahut zayıf bir millet ötekinin uydusu olmaktan kurtulamaz”. Bölücülerin, bölgecilerin ve azınlıkçıların yıkım projeleri için fırsatı nasıl değerlendiklerini de bu sözler açıklamaktadır.
Gerçek vatanseverlerin suçlanması!
Türkiye’de son zamanlarda yapılan fail-i meçhul operasyonların, derin AB’ciliğin ve derinden dinlemelerin iç yüzünü de Washington’un aşağıdaki tespitinden anlamak mümkündür. “Yabancı entrikaların aleti durumundaki kişiler güvenini ve alkışını kazandıkları halkı aldatarak onun çıkarlarının başkalarına teslim etmesini sağlarken, bütün bunlara karşı çıkan geçek yurtseverler şüpheli duruma düşürülüp lanetleyebilirler...” Bu sözler Türkiye’de olup biten birçok şeyi daha çok da şu yılan hikâyesine dönen Ergenekon operasyonunun amacını açıklar nitelikte değil midir? Ne dersiniz?