Washington'da PKK değerlendirmesi

Washington’da son günlerde ilgi çekici şeyler oluyor. Hatırlarsanız önceki yazımda geçtiğimiz hafta içinde Türk Amerikan Dernekleri asamblesinin Washington’da yıllık toplantısını yapacağını vurgulamıştım. Bu toplantıda geleneksel konuşmalardan daha çok PKK konusunda yapılan bir değerlendirme dikkatimi çekti.
Washington’da yaşayan ve çeşitli kurum ve kuruluşlarda güvenlik uzmanı ve analizci olarak çalışan Ali Köknar’ın PKK konusundaki değerlendirmesi konuşmacıları ve dinleyicileri şaşırttı. Köknar, Türkiye’nin PKK terör örgütüne karşı verdiği mücadeleyi geleneksel açıklamalar tersine, kaybedilmekte olduğunu ileri sürdü. Köknar, PKK’nın siyasallaşma sürecine girdiğini, partisini meclise soktuğunu, Türk basınının işi iki çatışma, bir kaç ölü gibi göstermesine rağmen olayın askeri boyutlarının ve kayıpların ürkütücü olduğuna işaret etti.
Ali Köknar’ın bir Kürt veya PKK sempatizanı olmadığını biliyorum. Dost acı söyler. Onun anlatmaya, herkesin dikkatini çekmeye çalıştığı şey farklı. Türkiye ile PKK konusunda işbirliği yaptığını ileri sürerek halk arasında ters kamuoyu tepkisini tersine çevirmeye çalışan ABD’nin, Türk askerlerinin katili İbrahim Parlak’ı vermediği gibi Kongrede ona siyasi sığınma hakkı vermek için çalışmalar yapmasını sorguladı.
Köknar, PKK’nın internet siteleri ve televizyonlarının operasyonları gayet net şekilde yayınlamasına karşılık yapılan sınır ötesi operasyonların görüntülerinin nedense Türk televizyonlarında aynı senaryo ve aynı dille verilmesini eleştirdi. Ali Köknar Türkiye’nin PKK mücadelesine, AB ve ABD’nin gerçek anlamda yardımcı olmadığını savundu. Roj TV’yi kapatma konusunda AB ülkelerinde başarı elde edilemezken bu terör örgütünün kazandığı para ve taraftarlarıyla kendi süreçlerinin ikinci aşamasına geçtiklerini vurguladı.
Köknar, terörist başı APO’nun cezaevinden kendisine Güney Afrikalı siyahî lider Mandela’nın siyasetini hedef alarak uygulamaya çalıştığını ve olayın sona ermesi konusunda da Güney Afrika’da kurulan “Gerçekler komisyonu” benzeri bir komisyon oluşturulması için açıklamalar yaptığına dikkat çekti. Aslında Köknar’ın söylediği doğruydu, aynı konuda DTP’li milletvekilleri de benzeri açıklamalar yapıyor.
Ali Köknar’ın söylediklerini bende terör örgütünün internet sitelerinde görüyorum. Öcalan bu çıkışı bir yıl içinde ikinci kez yapıyor. Beni en çok rahatsız eden ise düzenli ve tam teçhizatlı bir ordu ile mücadele eden terör örgütünün verdiği kayıplar kadar, bizim kayıplarımız. Benim aklım ve mantığım bu durumu kusura bakmayın ama bir türlü kabullenemiyor. Bir de çok özür dilerim yapılan açıklamalarda kullanılan “terörist saldırısı püskürtüldü” kelimesi. Bu çok tehlikeli bir tanımlama bence ve her duyuşumda tüylerim diken diken oluyor.
Öte yandan ülkesi, kuralları ile vatandaşlarına saygısı olmayan bir liderlik. Geleneksel olarak Atatürk Cumhuriyeti’nde Meclis’teki yemin töreninde ve bazı özel durumlarda smokin giymesi gerekirken bundan özenle kaçınıp, tarihte Türkiye’nin altına dinamit koymuş bir ülkeden gelen konuk onuruna smokin giymesi de hayret verici. Ne kadar pervasız bir tutum.
Hele hele, ülkenin başbakanı, gözlerinden rahatsız olduğunu öne sürerek Atatürk’ün Türk gençliğine armağan ettiği bayrama katılamayacağını açıkladı. Ancak, bu gözleri hasta kişi, bir gün önce miting alanlarında herkese esip savurmaktan çekinmemişti. Nemenem hastalıksa bu, Atatürk adı geçince nüksediyor anlaşılan, geleceğini bir gün önceden davetiye ile haberdar ediyor.
Sevgili okurum, söz Atatürk’ün Türk gençliğine emanet ettiği 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı’na gelince, her yıl yaptığım gibi yeniden ulu önderin Gençliğe Hitabesi’ni okudum. Aslında Atatürk hem halkını hem de kurduğu rejime düşmanların kimler olduğunu gayet iyi bilen ve tahmin edebilen bir lidermiş. Bugün, “Ey Türk Gençliği” diye başlayan hitabındaki kişi ve tehditler ne kadar belirgin. Tehlikeyi iyi bilen Atatürk, bence bir şeyi doğru tahmin edememiş. Gençlik. O, ülkeyi ve sistemi emanet ettiği gençlik bugünlerde, başka bir dünyada ve başka bir uğraşı içinde. Vatan millet ve sistem, sıralamada başka yerlerde.

Yazarın Diğer Yazıları