Washington’da dikkat çekici toplantı
Türkiye’de halkı kandırmak için her gün ortaya atılan sahte gündem girdabına kapılmamak için yazıma konu ararken, bir toplantı davetiyesi geldi. Türk Amerikan Konseyi (ATC) yıllık toplantılarını bu ay sonunda yapacakmış onu haber veriyorlar. Programa baktım. Dikkatimi önemli bir değişiklik çekti.
Bundan önceki toplantı şehir dışında bir otelde yapılmışken gene şehir merkezine dönülmüş. Genelde Türkiye’de iş yapan Amerikan savunma şirketlerinin bir araya gelmesi ile oluşturulan bu topluluğun her toplantısına bugüne kadar Genelkurmay İkinci Başkanı ile bir dizi general katılır ve düzenlenen panellerde askeri konularda bilgi verirlerdi. Bunlar Türkiye’nin askeri öncelikleri ve terörle mücadele falan olurdu. Bir de Türk Silahlı Kuvvetleri’nin silah alımları konusunda zemin yoklanırdı.
Gene bir iki panel konmuş. Ama paneller biraz dekor olsun gibi geldi bana ve de iki korgeneral katılıyor. Panellerin konuşmacıları Türk tarafından daha çok siviller. Anlaşılan TSK silah alımlarında devre dışı.
Toplantılardaki en önemli ve yüksek düzeyde konuk ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton olacakmış. İlk gün akşamı verilecek akşam yemeğinde konuşacakmış. Eminin ne kadar Türkleri sevdiklerini söyleyip İsrail’le barışın artık falan diyecektir. Türk tarafından Bakanlar, Ali Babacan, Zafer Çağlayan, İsmet Yılmaz katılacak. Bir de şimdiye kadar bir süredir susmayı tercih eden Cüneyt Zapsu da konuşmacılar arasında. Bakalım ne diyecek?
Toplantılar anladığım kadarı ile enerji ağırlıklı olacak. Bu da Türkiye üzerinde ABD’nin neden bu kadar kontrolü elinde tutmak istediğini ortaya koyuyor. Zaten son 20 yıl içinde ABD politikalarına yol veren ana nokta, enerji kaynakları ve bu enerji kaynaklarının güvenli bir şekilde Batı’ya ulaştırılması.
Eğer dikkatle ABD’nin olay çıkardığı bölgelere bir bakarsanız; ya petrol veya doğal gaz kaynakları ile onları üzerinden geçirteceği ülkeler olduğunu fark edersiniz. Orta Asya petrolünün geçiş kaynağı için Afganistan ve Pakistan’ı yediler. Irak petrole feda edildi. Libya, Tunus ve Mısır da aynı dava uğruna harcandı. Demokrasi gevezeliği palavra. Aynı bizdeki gibi. Belki bu toplantılar sırasında bazı gerçekleri artık saklamaya bile gerek duymayacaklar.
Artık zamlar için bir şey yazmayacağım. Bunların geleceği zaten biliniyordu. Ama benim üzerine ölü toprağı serpilmiş halkım bunlarla bu yılı bitireceklerini sanıyorsa yanılıyorlar. Zira bu gelenler ayarlama olduğuna göre ileride daha çok ayarlamalara sahne olacak ve en sonunda bir de bakacaksınız ki sizleri de ayarlamışlar. Bekleyin bakalım daha ne kazıklar yiyeceksiniz.
Ayrıca aklımın almadığı şu anayasa salatası. Zavallı halkım, bu anayasa senin anayasan olmayacak ki. Meclis’teki adamları seçen, Tayyip Erdoğan, Kemal Kılıçdaroğlu, Devlet Bahçeli ve Abdullah Öcalan’ın anayasası. Kendinizi kandırmayın, Anayasa Mahkemesi tarafından irtica ile suçlanan bir partinin hazırlayacağı anayasa, bence 12 Eylül anayasasından farklı olmayacaktır. Allah kabul eylesin.
Bir de son haberler arasında yer alan Erdoğan’ın Obama’yı fırçaladığı yolundaki haberlere katıla katıla güldüm. Hakikaten fıkra gibi bir millet haline geldik. Üşenmeyin son 6 ay içerisindeki Erdoğan’ın dış politika konusunda laf edip çark edişlerine bir bakın. Ne demek istediğimi anlarsınız. Son olarak, gazetelerdeki Gül’ün birliklere moral ziyareti. Aklıma geldi bizim zamanımızda muzaffer Türk ordusu, birliklerin moral gecelerine dansöz çağırırdı. Anlaşılan Türkiye’de birçok şey değişmiş, ordu kafasına torba geçirildiğinde kılını kıpırdatmayan siyasetçilerden moral alabiliyorsa, söylenecek söz kalmıyor. Zaten bir süredir askerler üzerine yazı yazmayı kesmiş bulunuyorum. Bu ocak bizim bildiğimiz asker ocağı değil artık.