Washington, FETÖ için suskun
Bana, siyasi parti liderlerinin, esip gürlemeleri değil, bu atılan palavraları halkın yemesi koyuyor. Diyeceksiniz ki, hâlâ alışamadın mı? Evet, ne yazık ki alışamadım, belki de alışmak istemiyorum. Son 14 senedir birçok şeye alışamadığım gibi. Geleneksel parti liderlerinin, Meclis grup konuşmalarını dinlerken, kimin, kime hizmet ettiği o kadar açık ki. Bazı liderler, lafla muhalefet yapma maskesi altında, fiilen iktidara hizmet etmiyorlar mı? En çok üzüldüğüm de, bugün bazı partilerin (iktidar hariç), kurucularının çizdiği ve amaçlarına ters düşen bir çizgide hareket etmeleri. Ben bu konuda dünya siyasi tablosunun değiştiği yalanına da inanmıyorum. Çünkü bölgemizde ve ülkemiz üzerindeki oyunlar, son 200 yıldır aynı. Onlar, yani kurucuların doğruyu görerek hareket ettiklerine her gün tanık oluyoruz.
***
Gelelim güncel konulara; Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, ABD'ye kalabalık bir heyetle gitti. Ne için? ABD Adalet Bakanı Lynch ile görüştü. ABD'ye topraklarındaki FETÖ ve takımının hareket serbestliğini kısma veya tedbirli tutuklama ya da başka ülkelere kaçmasının önlenmesini sağlamak amaç. Peki, başından buyana ABD bu konuda ne dedi? Bizimkileri sabırla dinleyip, Amerika'da yürütme ile yargılamanın bağımlı olmadığını ve konuyu Federal Mahkemeye götüreceklerini tekrarladılar. Şimdi siz her rastladığınız Amerikalı yetkiliden tam bir şarklı anlayışı ile "bana ne, bana ne, isterim de, isterim" diye tutturursanız ne olur? Ne olabileceğini ortalama zekâya sahip herkes tahmin edebilir. Kısaca, bu konudaki ısrar ve sürekli talep ters tepebilir. Ben bile nefret ettiğim bu grupla ilgili gelişmeleri duydukça artık kusacağım geliyor.
Washington'daki toplantılarda Bozdağ'a Amerikan Adalet Bakanı'nın da FETÖ dışında bazı konularda uyarılar yapması bence kaçınılmaz. Mesela geçen gün yayınlanan İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) raporunda Türkiye'de 15 Temmuz sonrası ilan edilen Olağanütü Hal kararı ve kanun üstündeki kararnamelerle, yapılan işkence ve insan hakları ihlallerine dikkat çekilebilir. Bu raporda gözaltı süresinin uzunluğu, gözaltına alınan kişilere karşı işkence uygulanması, yasal haklarının askıya alınması bence dillendirilebilir. Yani karşılarına bizimkilerin istemedikleri bir şeyler de çıkabilir.
Gelelim gerçek gündeme. ABD Savunma Bakanı Carter, Paris'te IŞİD'e karşı oluşturulan komik koalisyona katılan ülkelerin liderleri ile bir araya geldi. Zira şu anda bu saldırılar ilginç bir aşamaya girdi. IŞİD'in elindeki Musul, biliyorsunuz Irak topraklarında. Şimdi operasyona hazırlanan Rakka ise Suriye topraklarında. Suriye ise biz de dâhil, ABD ve müttefiklerinin kendi sınırları içindeki operasyonlarına karşı çıkıyor. Suriye hava sahasındaki uçuşlar da Rusya'nın kontrolü altında yapılıyor. Son gelişmelere göre de Halep ve çevresindeki ÖSO'ye Esad hava kuvvetleri saldırmış. Zaten Suriye içinde oluşturulan bu yapma güç, TSK olmadan hareket edemiyor.
***
Son Paris görüşmelerinde, ABD koalisyonundaki güçler, Musul operasyonu sürerken Rakka saldırısının nasıl olacağı ele alındı. Bu saldırıya Peşmergeler, Irak ve İranlı kuvvetlerle YPG falan da katılıyor. Burada dikkat çeken nokta, Irak'ta Bağdat hükümeti gibi Suriye'deki Şam yönetimi de bu harekâtlarda Türk askerlerinin rol almasına karşı. Irak bu arada egemenlik haklarına Türkiye'nin müdahale ettiğini açıklarken ne tesadüf Suriye de aynı tezi vurguluyor. Bu arada Brüksel'de NATO Savunma Bakanları toplantısına katılan Carter, burada Fransız ve Türk bakanlarla IŞİD ve operasyonları ele alan özel ve basına kapalı bir toplantı yaptı. Bu toplantı sonrası yapılan açıklamalarda operasyona değinilmeden Musul ve Rakka'da kentlerinin demografik yapılarına saygı duyulması üzerinde anlaşıldığı açıklandı.
Oysa hem Musul hem de bölgedeki öteki yerleşim yerlerinin demografik yapısı bozulalı epey olmuştu. Bu arada Musul'u kurtarmak için operasyon düzenlenirken, IŞİD iki kasabayı ele geçirdi. Kuzey Irak'taki Sincar ile Anbar eyaletinin çöl kasabası Rutba IŞİD'li teröristlerin eline düştü. Iraklı Kürt askerler Peşmergelerden alınan Sincar Rakka'nın lojistik bağlantıları için önem taşıyor. Bu arada Musul operasyonu da hızını kaybetmiş gibi görünüyor. Bizde ise hâlâ Cumhuriyet öncesi tarih söylemlerine devam.
"Tüm okuyucularımın Cumhuriyet Bayramını kutlarım".