GEÇENLERDE sayın bir milletvekilinin bir sayın bakanla ilgili "Ben bu polis akademisi öğrencilerine ders verirken sen don lastiği satıyordun" ifadelerini hep birlikte izledik. Ben bundan anladım ki artık herkes mevcut iktidar ve yönetimin "vizyonsuzluğundan" şikâyetçi. Hani derler ya "doğacak çocuk bilmem neyinden belli olur" diye, ben de sporda aynı konuda şikayetçiyim. Zira biz sporu yönetirken şimdi futbolu yönettiğini sananlar suya "buuu!" diyordu. Baştan beri yanlışları söyleyip doğrusu budur dediğimizde herkes bizi "muhalif" sandı. Esasen yok öyle bir şey ama öyle de sanınca, iktidardan korkanlar kapı aralarında "çok haklısınız ama ne yapalım" diye "anlayış ve mahcubiyet" ifade ederek, bize mazeret beyan ettiler. Şimdiye kadar pas geçip görmezden geldik. O vakit anlayışlı olmaya çalıştığımız bu konuda artık kararlıyız. Neye? Yok öyle yağma demeye. Sebep mi? Zira giden memleketten gidiyor. O nedenle bu kez bu tarz davranışları ahlaklı bulmuyor omurgalı olmaya davet ediyoruz!. Kimi? Spor kamuoyunu ve özellikle "kulüp başkanlarımızı".
***
Efendiler... Türkiye Futbol Federasyonu, 16 Haziran''da yapılacak Olağanüstü Genel Kurul''da başkanını seçecek. "Korkunun da ecele faydası yok". Ne yapacağız diye sağa sola bakınmayın. Malınıza sahip çıkın. Kim pompalanıyor Mehmet Büyükekşi!. Ne iş yapar? Eski TİM Başkanı. Bak Allah''ın işine. Yahu 20 senedir şu Türk futbolunun anasını ağlattınız. İşte sizin futbol vizyonunuz bu. Bıktık artık mesleği spor olmayan başkan adaylarından. Ya siz malın sahibi kulüp başkanları. Kabul edip yine kurbanlık gibi "boyunlarınızı uzatacak mısınız?" Eğer öyle yapacaksanız çok ayıplarım sizi. Sizden beklediğimiz topluca ayağa kalkıp "efendim bizim adayımız var." Adayımız Mustafa Denizli''dir demenizdir. Böyle deseniz vicdanlı olmaz mı? Bence olur. Hem vicdanlı hem de omurgalı olur, üstelik herkes de bu erdemli davranıştan ders alır. Öyleyse buyurun. Omurgalı davranmak sizden destek bizden ve aziz milletten.
