Vicdanın ‘bombacı’yla imtihanı
10 Temmuz 1998 günü İstanbul’un tam göbeğinde meydana gelen Mısır Çarşısı’ndaki patlamanın/katliamın “bombacısı” olduğu hükmü Yargıtayca ve “hiçbir şüpheye yer verilmeksizin” vurgusuyla ilan edilen Pınar Selek;
“Ülkenin yetiştirdiği en iyi kadın
sosyologlardan biri”ymiş...
“İnsan hakları savunucusu”ymuş...
“Güzel yürekli”ymiş...
“Parıltılı bakışlı”ymış...
“Entelektüelliği ile gurur
duyulmalı”ymış..
“Güzel insan”mış...
“Vicdanlı abla”ymış...
Yargıtay’ın kararına atıfla Selek için tırnak içinde “bombacı” diyen ben de;
“Vicdansız”mışım...
“Nefret çukurunda kalaymışım
inşallah!”
“Yalancı”ymışım...
“Cahil”mişim...
“Taş kalpli”ymişim...
“İnsanlıktan payıma bir şey düşmemiş”miş...
“Kötü niyetli”ymişim...
“Kınanmalı”ymışım...
“Maskeli”ymişim...
“Özür dilemeli”ymişim...
7 kişinin ölümüne...
Veya 100’den fazla insanın yaralanmasına neden olduğum için değil ha...
“Terör örgütü üyesi” olduğuma dair tanıklıklar referans gösterilerek değil...
Sadece Yüksek Yargı’nın kararına saygı duyduğum için uğruyorum bunca hakarete inanabiliyor musunuz?
PKK terör örgütünün başındaki caniye İmralı’da sayfiye düzeni kurulurken, Mustafa Balbay ve Tuncay Özkan’ın marulu amacı dışında kullandıkları için psikolojik işkenceye uğratılmasını kanıksadığınıza göre böyle kolay;
İnanıyorum ki inanıyorsunuzdur!
Hadsizlik bende;
“Sayın” demem gerekirken “terörist” diyorum “terör suçu” işlediği hukuken kayda geçirilmiş birine!
Pardon imparatorluğunun sefil tebaası olarak ne cüret benimki...
Özür dilerim!
Nerede yaşadığımı unutmuşum demek ki birkaç saatliğine!
+++
Ona öyle demezler
Erdoğan uçaklara layık medya heyetine aktardığına göre geçtiğimiz günlerde düzenlediği toplantıda 81 il valisine şöyle demiş: “Hepinizin birer Ömer olmasını istiyorum. Yoksulu bulacaksın, gıdasını vereceksin!”
Bu sözlerin seçim dilindeki meali şöyle olabilir mi:
“Benim memurum, malum seçim yaklaştı. Hepinizin AKP Eş İl Başkanı olmasını istiyorum. Seçmeni bulacaksın, rüşvetini vereceksin.”
+++
Majestelerinin anketçileri
Önümüzdeki seçimlerin propagandası daha şimdiden ’gizli reklam’ denilen bir teknikle yürütülmeye başlandı.
...Dün Akşam Gazetesi’nde Metropoll adlı bir araştırma şirketinin sonuçları yayımlandı... Bu araştırmadaki amaç çok açık:
Zihinlere de AKP’yi güçlü ve doğru; muhalefeti de zayıf, kararsız gibi yerleştirmek.
Su katılmamış AKP şirketi
Peki bu araştırmayı kimler yönlendirmiş, yönetmiş; onları da tanıyalım: AKP’li olduğu bilinen Prof. Özer Sencar, işin başında...
Bunun yol arkadaşlarından birisi malum profesör Doğu Ergil... Şu sıralarda yer aldığı yandaş medyada AKP’yi övmekle meşgul. Ver parayı imal etsin istediğin anketi.
Anketçinin öbür ayağında Zaman Gazetesi yazarı İhsan Dağı bulunuyor. Bu efendinin karısını Tayyip Erdoğan milletvekili yaptı; sadece bu bile yeter Metropoll’ün kimliğini keşfetmenize...
Özetle; su katılmamış bir AKP şirketi var karşımızda... Bunlar; iktidarı savunacak rakamları; Akşam Gazetesi’ni kullanarak piyasaya sürdüler.
Çünkü; kendilerinin elindeki yandaş medyayı kimse okumuyor.
AKP tek başına iktidar olabilmek için MHP oylarını çalmaya uğraşıyor.
Bunun için işte böyle sözde yoklamalar yayımlatıp MHP seçmeninin kafasını karıştırıyorlar. AKP’nin köşe yazarları da ikide bir ’MHP’nin baraj altında kalabileceği’ türden yazılar yazıp yalancı anketlere omuz veriyorlar. MHP’lilere, ülkücülere demediğini bırakmayan Başbakan Erdoğan, son olarak da 12 Eylül öncesindeki ülkücülere kan akıttıkları yönünde gönderme yapmıştı ama Ramiz Ongun türündeki AKP ülkücüleri bunu duymazdan geldiler.
Rıza Zelyut / Güneş
+++
Cenaze arabası fiyatına transfer
Dünkü gazetelerdeki fotoğrafı görünce gülümsedim:
Önde eski MHP’li,
yeni AK Partili Belediye Başkanı... Arkada ise Ankara Belediyesi’nin hediyesi olan dört tabut taşıma özellikli bir “ihtiyar cenaze arabası”, yandan çarklı bir çöp toplama aracı ve külüstür bir iş
makinesi...
Yeni AK Partili Başkan, gururla bakıyor objektife!
Fotoğrafa bakınca aklıma “Çılgın Sedat” adlı isyankâr şarkıcının o “muhteşem” şarkısı geldi.
Ne diyordu “Çılgın Sedat”?
“Unutma / Sen beni / Ataköy’de bir kata / Tarabya’da bir yata / Bir de beş para etmez bir cep telefonuna / Sattın”.
Ahmet Hakan / Hürriyet
+++
Müjdat Gezen’i niye vurmalı?..
’Yüzde 60’nedir?..
Hemen bildiniz...
Peki, bu koca ülke içinden bir tek kişi çıkıp da “Bizde aptal yoktur” diyebilir mi?..
Diyemez... O zaman tartışma yüzde oranı üzerinde...
Eğer birisi çıkıp da “Yüzde 60 değildir” derse, adama sorarlar: “Oranını söyle...”
*
Sevgili Müjdat Gezen, bir televizyon sohbetinde Aziz Nesin’in “Yüzde 60’ımız aptaldır” sözlerini sadece hatırlatınca, iktidardaki dincilerin saldırısına uğradı ve hedef olmaya devam ediyor...
Müjdat Gezen asla yalakalık, ikiyüzlülük, sahtekârlık, dalkavukluk yapacak bir sanatçı olmadığı için...
O bizim gözbebeğimiz...
Namuslu-onurlu bir yaşamın bitmez sancıları içinde ağarttığı saçının bir teline zarar gelirse, sevdalıları dünyayı başınıza yıkar...
Peki aptal sayısı yüzde kaç?
“Yüzde sıfır” derseniz, zaten etti bir...
Karşınızdakini de aptal yerine koyduğunuza göre; etti iki.
Koyun üzerine; sandığa gidip de gericilere oy verip sonra Türkiye’nin ileri gitmesini bekleyenleri...
Memleket Arabistan’a dönüştürülürken “AB’ye girmeyi” umanları...
Halk yoksullaşırken Türkiye’nin zenginleştiğine inananları.
Nohut-makarna paketini alıp... “Şu zengin memlekette” niye bir paket nohuda-makarnaya muhtaç olduğunu sorgulamadan, bu iktidarların peşine takılıp gidenleri...
Koyun üst üste... Toplayın...
Kaç etti?..
*
Daha önceki gün açıklandı; 2010 yılı evrensel verilerine göre Türkiye rüşvette dünya beşincisi... İktidarın adına ne diyorlar: “Ak...”
*
“Bizde aptal yok” diyen çıkar mı?
Çıkmaz... O zaman oranını söyle: Yüzde kaç?..
Bekir Coşkun / Cumhuriyet
+++
Baransu sen bir müfterisin!
Ülsever’den “ar damarı çatlamış adam”a son yazı:
Dedem “Ar damarı çatlamış adamdan kaç” derdi.Ama, ben senden kaçmayacağım. Eline tutuşturulan yarım yamalak bilgileri önüne ardına bakmadan servis etmen ile mücadele edeceğim.
Mehmet Baransu. Kullanılmakta sınır tanımıyorsun!
Senin özel bilgiler diye yazdığın ve çalındığını iddia ettiğin bilgiler ben Hacı romanını yayınlamadan önce kamuoyuna çoktan mal olmuştu... Ben sadece bir örnek verdim. Okur google’a söz konusu hanımefendinin adını girip, bir sürü bilgiye sahip olabilir. Mehmet, senin hiç mi ahlaki değerlerin yok?
***
Ayrıca:
1) Verdiğin bilgilerin bana ulaştırıldığını masal tadında iddia etmen ispat değildir. Komiser E.’nin bu belgeleri bana verdiğini, ilgilenmediğin bir alan olan hukuk mantığı ile ispat etmekle hâlâ yükümlüsün.
2) “Yazışmaların içeriği değiştirilmeden romanda kullanıldı” diye yazıyorsun. Yalan bu kadar hayâsız olabilir. Roman ortada. Yazında neden benim yaptığım gibi ilaç niyetine olsun, bir adet somut örnek vermedin? Çamur at izi kalsın!
3) Ben roman yazarken Emniyet’ten, Adli Tıp’tan, Genelkurmay’dan tabii ki bilgi (belge değil) alıyorum. Kritik bir belge elime geçse neden 500 binin üzerinde satan gazetemde değil de, 10-15 bin satan bir romanda kullanayım?
4) Bana Aydan Hanım dışında da bir sürü insan “Beni yazıyorsun” diye itiraz etti. Bunda ne var? Tekrar ediyorum. Sen haysiyetin gereği dedikodu yapmak değil, belgelerin bana verildiğini ispat etmekle yükümlüsün.
5) Arkadaşım Komiser E.’nin eşi ile evime geldiği doğrudur. Özel hayata girmekten bile utanmıyorsun.
7) Gazetemde açıkça yayınladığım bir başka belgeyi neden şimdi aleyhime kullanmaya çalışıyorsun?
8) Hisarüstü Cinayetleri adlı romanımın da çalıntı olduğunu iddia etmiştin. Bu sefer neden suspus oldun?
Mehmet, eline tutuşturulan iddiaları ispat edemedin. Sen bir müfterisin!
Bu yazı ar damarı çatlamış kişiye son yazımdır.
Cüneyt Ülsever / Hürriyet
+++
Mısır gibi patladılar
15 gündür TV ekranlarında
“tam gaz” Mısır konuşuluyor, onlarca “analist” neler döktürdüler, izlediniz.
Ancak birçok analizin duvara çarptığı da bir gerçek.
Tahminlerin çoğu tutmadı.
Hesaplar yattı. Millet kafasının
karıştığıyla kaldı. Böylelikle bir gerçeği daha öğrendik. Türkiye’de TV ekranlarına çıkanların çoğu boş konuşuyor.
Çünkü Türkiye’de uzmanlık yok
ya da uzmanlar yerine
başkaları konuşuyor.
Can Ataklı / Vatan
+++
Adam asmaca oynuyorlar!..
...Toplu linçin nedeni de yarın öbür gün, eskiden olduğu gibi kullanılıp atılmanın önünü kesmek. Her kurumu dönüştürerek, her yerde vasatları egemen kılarak, vasat olmayanları, birazcık daha parıltılı olanları yok ederek kendi türlerini devam ettirmek istiyorlar. Pusuda beklemelerinin, açık aramalarının, sevmediklerinin ayağının sendelemesi için fırsat kollamalarının nedeni budur.
İyi de keşke bu enerjilerini yaptıkları gazetelere, yönettikleri TV kanallarına harcasalar... Çünkü neye ellerini atsalar kuruyor: Yaptıkları gazeteler satmıyor, TV’leri izlenmiyor. Hem bu kadar kana susamanın sonu da iyi değil. Baksanıza Fehmi Koru’ya... Son beş yılını sürekli olarak medyayı yeniden tasarlamaya adamış kendini patronlara önerirken, ’Onu atın beni alın’diye mesaj yollarken kendi kazdığı kuyuya düştü. Yakın arkadaşları bile yardımcı olamıyor ona. Gelin bu linçten, adam asmaca oyunundan vazgeçin. Medya herkese yetebilecek kadar büyük bir köydür; burada herkese yer var.
Oray Eğin / Akşam
+++
Şimdi sana nasıl inanalım
Madem cumhurbaşkanını halkın seçmesi sakıncalıydı; o zaman neden 2007 Referandumu’nda halkı kandırdınız? Neden bugün söylediklerinizin tam tersini bizzat hayata geçirdiniz? Bu tavır; hukuka ve hukukçuluğa sığar mı? Aydın kimliğine yakışır mı? Ve daha önemli bir soru: Bugün Başbakan’dan aldığınız talimatla hazırlığını sürdürdüğünüz ve savunduğunuz “başkanlık sistemi”ni üç buçuk yıl sonra karalamayacağınızı nereden bileceğiz? Size nasıl ve neden inanacağız?
Mustafa Mutlu / Vatan