Ve şehid oldu...
Regaip Allah’tan dilek ve af isteme günü olarak bilinir.. Şüphesiz Allah’ın günlerinin hepsi mübarektir lakin regaip kandilinde dileklerin, ibadetlerin hiç biri geri çevrilmez. Regaip gecesi Allah sevgili kulu Murat Özenalp’i yanına aldı. Murat’ın geride bıraktıkları ise zaten günlerdir kumpasçılara beddualar ediyordu. Ruhunu teslim ettiği gün milyonlarca inanmış eller Tanrı’ya onun müsebbiplerinin kahrolması için açıldı. Bugün (Cuma) Kocatepe Camii’nde Cuma namazı sonrası Karşıyaka Mezarlığı’nda toprağa vereceğimiz Murat için imam haklarımızı helal edip etmediğimizi soracak. Elbette haklarımızı helal edeceğiz ama Murat, hakkını bizlere helal edecek mi? Murat ve arkadaşları kumpas ile cezaevlerine atıldığında, hukuksuzca kararlar verildiğinde sesini çıkaramayanlar, ikballeri için ortalıkta görünmeyenler, hukuki süreç yalanının arkasına sığınanlar bakalım helallik bekleyecek mi? Silah arkadaşlığını, asker yeminini unutanlar bilmem hangi yüzle musallanın önünde saf tutacak? Murat ve arkadaşlarını gördüklerinde yollarını değiştirenler, bırakınız ziyaretlerini, ailelerini telefonla bile aramaktan korkanlar, bakalım ay-yıldızlı bayrağa sarılan tabutunu selamlayabilecek mi?
Evet Murat şehid oldu.. Kız kardeşi Mine’nin “Benim ağabeyim kumpas şehidi. Onu verdik ama diğerlerini vermeyeceğiz. Onları alacağız!” sözleri halen birilerinin yüreğine ve beynine kurşun gibi saplanmadıysa söylenecek bir şey yok demektir. Bakalım Murat’ı verenler diğerlerini vermeye devam edecek mi? Onları alma kararlılığı sergileyebilecek mi? Türk Ordusunun ilk şehidi olmadığı gibi son şehidi de olmayacak Murat.. O elleriyle yüzlerce şehidi toprağa verdi. Binlerce ananın göz yaşlarını silmeye gayret etti. Hani analar ağlamayacaktı? Murat’ın anasınınki göz yaşı değil mi? Kızı Duru’nun attığı çığlıklar gök yüzüne ulaştıysa eğer bunun hesabı da sorulmalıdır. Sadece Murat’ın değil Mustafa Dönmez cezaevindeyken Azerbaycan’da hunharca katledilen Alp’in de, Kaşif Kozinoğlu’nun, Ali Tatar’ın, Abdulkerim Kırca’nın da hesabı sorulmalı ve katilleri bulunarak cezalandırılmalıdır. Murat, buz dağının görünen tarafıydı. Bu soysuz ve hain süreçte öylesine ocaklar söndürüldü ki her birini tek tek yazmak mümkün değil.
Kumpasın üzerinden 140 koca gün geçmesine rağmen kumpasın mağduru yüzlerce asker, cezaevlerinde tutuluyor. Seçim öncesi “yeniden yargılama” ve “tahliye edilme” sözleri çoktan unutuldu. Ne Adalet Bakanlığı’ndan ne de Anayasa Mahkemesi’nden çıt çıkıyor. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı verilen yeni delil ve dilekçelere cevap bile vermiyor. Anayasa Mahkemesi ile AKP hükümeti arasındaki kayıkçı kavgası ile gündem değiştirilerek davalar unutulmaya terk edildi. Geçmiş olsun ve baş sağlığı protokolünü yerine getirme dışında hiçbir şey yapmayanlar da bana göre bu tasfiye ve tertibin içinde rol alanlardır. Emrindeki askere “düşman hukuku” uygulanırken seyirci kalan komutan değil adam bile olamaz.
83 hafta boyunca Ankara Sakarya Meydanı’ndaki ‘Sessiz Çığlık’lara bigane kalanlar bakalım Kocatepe Camii’nde Cuma namazına gelebilecek mi? Allah’ın huzurunda secdeye vardıktan sonra Murat’ın tabutuna omuz verecek mi? Gelen de gelmeyen de sağ olsun ama Fatihalarını esirgemesin.
Sevgili arkadaşım Murat Özenalp’e Allah’tan rahmet, ailesi ve yakınlarına baş sağlığı, Murat’ın mahpus arkadaşlarına sabır, Türk Milletine ise kumpasın hesabının sorulmasını diliyorum.