Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Turgay BEŞYILDIZ
Turgay BEŞYILDIZ

Manchester City kupayı ilk kez müzesine götürdü

Turgay Beşyıldız- Yeniçağ

İstanbul, 18 yıl aradan sonra 2’nci kez Şampiyonlar Ligi’nde sahne aldı.
Atatürk Olimpiyat Stadyumu’ndaki koltuklara ait 72 bin biletin tükendiği bu gecede; hem İtalyanlar, hem de İngilizler takımlarını desteklemek için tam teçhizat tribünleri full doldurdular.
İstanbul’da felekten bir gün çalan her iki takımın taraftarlarının yanı sıra, Dünya’nın değişik yerlerinden bu karşılaşmayı izlemeye gelenler, tarihe tanıklık ettiler.
Protokolde ülke liderleri ve çok ünlü simalar vardı.
Bugüne kadar bu kupada 4 kez final oynayan Internazionale FC, 3 kez Şampiyonlar Ligi şampiyonu olup kupayı müzesine getirirken, sadece bir kez final oynayan ve o finalde de kupayı ülkesinin bir başka takımı Chelsea’ye kaptıran Manchester City, bu sefer ilk kez olmak üzere, Avrupa’nın en büyük kupasını alnının teriyle adaya müzesine götürdü.
Liverpool’dan 18 yıl sonra İstanbul, 2’ nci seferde de yine bir İngiliz takımına şanslı geldi.
Aslında bu gecenin bizler yönünden en güzel tarafı, finalin İstanbul’da olmasının yanı sıra, her iki takımın kaptanlarının da Türk olmasıydı. Gerçi Inter’in bu geceki kaptanı, takımının 8 yıldır formasını giyen Hırvat Brozovic idi. Yine de kupayı kim kazanırsa kazansın. Bu Avrupa’nın en önemli kupası 90 dakika sonunda bir Türk oyuncunun elinde mutlaka yükselecekti.
Bir tarafta Almanya doğumlu Balıkesirli İlkay Gündoğan, diğer tarafta yine Almanya doğumlu Bayburtlu Hakan Çalhanoğlu… Yani kesin olan kupayı havaya kaldıracak bir Türk takımı değildi ama bir Türk takım kaptanıydı.
*
Gökyüzü Mavisi ve Beyaz renkli 1 Milyar Euro değerindeki Manchester City FC ile 534 Milyon Euro değerindeki Mavi Siyahlı FC Internazionale Milano’nun son hesabı kestikleri bu gecede; oyuna hızlı başlayan taraf çizme ekibiydi!
Şampiyonlar Ligi’nde 66. Kez finalin oynandığı bu seferki ülke Türkiye olurken, bu kupayı bugüne kadar 12 kez İtalyan takımları evlerine götürürken, 13 kez de İngiliz takımları kupayı adaya taşıdı.
Yurttaşlar ya da Vatandaşlar lakaplı İngiliz takımı tek golle ilk kez bu kupanın sahibi olurken, teknik patronları Guardiola da, Barcelona ‘dan sonra bu kupayı 2’ nci kez kazandığı takımı oldu.
Mavi Siyahlılar veya Natriks Yılanları lakaplı İtalyan takımı ise yediği golden sonra 3 net gol pozisyonundan faydalanamaması bana göre onların bu gece yazılmış alın yazılarıydı!
İngilizler, maçın favorisi gösterilmesine rağmen, geceye hızlı başlayan İtalyan teknik adam Simone Inzaghi’nin takımı Inter oldu. Kora kor bir mücadelenin yaşandığı ilk 25 dakika içerisinde İtalyanlar ağırlığını hissettirirken, yavaş yavaş kendine gelen İspanyol Pep Guardiola’nın ekibi; Erling Haaland’ın sol ayağıyla iki kez kaleyi bombaladıysa da, sonuç alamadı.
İstanbul’a sakat ve cezalı oyuncusu olmadan gelen M.City; bazı pozisyonlarda Inter’in kendi sahasında top yapmasına engel olmaya çalışırken, zaman zaman verdiği 4-2-4 görüntülü dizilişiyle, her an gol atabileceği fotoğrafını da sergiledi ve attı da.
İlk yarıda beklenmedik bir şekilde sakatlığı nükseden M.City’nin önemli oyuncusu Belçikalı Kevın de Bruyne, yerini Philip Foden’e bırakırken, sanırım bu değişiklik Guardiola’yı çok düşündürmedi.
*
Kadrosunda sakat olan tek eksiği Brezilyalı D. Henrique’siz final maçına gelen Mavi Siyahlılar, gittikçe oyunu kendi yarı alanında kabul etmeye başlayınca, gecenin rengi değişmeye başladı.
Karşılaşmanın Polonyalı ünlü orta hakemi Szymon Marciniak, ufak tefek hataların dışında oyuna yakın takip yaptı. İkili mücadelelere uzak kalmadı, gördüğünü çaldı.
Bu arada, M.City’nin kenar kulübesinde yedek kaleci olarak tanıdık bir sima vardı. Yıllar önce Bursaspor’un iki sezon kalesini koruyan 38 yaşındaki tecrübeli kaleci Scott Carson.
İkinci yarıda, özellikle topa orta sahada genelde hakim olmaya çalışan her iki takım birbirlerine kontra ataklarla yoklama çekti. Bunlardan birinde maçın üçte birlik son bölümüne girildiğinde; İspanyol Rodri’nin golü, İngilizleri 1-0 öne geçirmesinin sevinci stadyumumuzun üzerinden Britanya Krallığı’na kadar gitti.
Ardından Internazionale’nin en tehlikeli atağı hemen geldi. Dimarco’nun bu pozisyonda aşırtma kafa vuruşunda top önce üst direkten geri geldi. Gelişine tekrar Dimarco kafayı vurdu ama oyuna ikinci yarı dahil olan Lukaku’nun ayaklarına çarpıp uzaklaşan meşin yuvarlak, İtalyanlar için talihsizliğin tam daniskasıydı!
Gecenin son dakikasına girilirken; bu kez de Lukaku’nun altı pasın içinden müsait pozisyonda vurduğu kafa şutunun kaleci Ederson’un ayaklarına çarpıp auta çıkması ise sanırım İtalyanlar için gecenin kırılma noktasıydı.
Hele de uzatmanın son saniyelerinde; ön direkte Interli Gosens’in vurduğu kafayı kaleci Ederson çıkarınca, hemen ardından gelen maçın bitiş düdüğü, İngilizlerin ‘gol yiyebiliriz’ stresini çılgınca sevince çevirdi.

Yazarın Diğer Yazıları