Varayım Gideyim Urumeline
Ne ile? Önce şiir ile: “Bir göz büyümüş gökyüzünde/Suratları kaplamış korku bulutları/Karanlık ve donuk/Sert çizgiler belirsiz silik/Kan akar saçlarından/Ten kokusunda yalnızlıklar.
(...) Balkan harbinde/Komşudan atıldı ilk silah/At üstünde kızıl surat oldular/Kovalama başladı/Ölü kokan gözlerle
(...) Rumeli vatanımızdı/Anadolu’dan taşıdık bu toprak kokusunu/Bu toprakla dinimiz, binlerce yıllık kültürümüz/İnsanları, hayvanları, doğayı/Sevmeyi getirdik/Dervişlerle Tanrı’ya erişmeyi/Ulemalardan Osmanlı devlet düzenini/Öğrenip beş yüz yıl huzur içinde”
Erdemli ve değerli bir aydının, muhasebe mesleğinin doruğunda bir yeminli mali müşavirin, araştırmacı-yazar ve şair Hüseyin Perviz Pur’un dizeleri bunlar. Dedesi Birinci Dünya Savaşı’nda Sarıkamış’ta şehit düşen bir Rumeli çocuğu Hüseyin Perviz Pur. Balkan acısını öykülediği “Rumeli de Vatanımızdı” adlı şiir kitabında (Filika Yayınları), milli hüznü çöktürüyor içimize bulut çöktürür gibi. “Evladı-ı fâtihan”ın Anadolu’ya “evlad-ı perişan” ve de “evladı-ı gariban” olarak dönmesinin çilelerini ele alıyor ve “Rumeli’de yarım kalan hesap var” diyor geleceğe dönerek.
“Şiir olmadan, bizi kuşatan aşkla ne ederdik?” diyor Necip Mahfuz. “Her şiir aşk şiiridir” diyor Raymon Carver. Sayın Pur, Rumeli’deki aşkına şiirle ulaşmaya çalışmış. Bu aşk insana, Atsız’ın demesiyle, “Bir gün yine Beç önünde düğün ettirir” vallahi.
Urumeli’ne şimdi de değerli diplomat, bilim insanı ve araştırmacı-yazar Hüner Tuncer’in bir kitabı ile gideceğiz. Kitabın adı: “Osmanlı’nın Rumeli’yi Kaybı”, Yayınevi: Kaynak... Kitabını, Rumeli’nin en büyük evladı Atatürk’e adamış Hüner Hanım. Rumeli’yi kaybımızın öyküsünü 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’ndan başlatıyor. “Tarihi bellek ile hesaplaşmamak mangurtluk olur. Geçmişi unutursan ruhların kargışına uğrar, yalnızca bu günle yaşarsan geleceğin maskarası olursun.” diyordu Cengiz Aytmatov. Hüner Tuncer, tarihi bellek ile bütün hesapları görmek için en ince ayrıntılara kadar girmiş. Bu kitabı bitirdiğinde insan, Bal’ı gidip kan’ı kalan Balkanların acısını bastırıp Cumhuriyet’e ve onu kuranlara bir kez daha minnet duyuyor.
Dikkat çekici bulduğum bazı özel bilgiler sunayım bu kitaptan:
l İttihatçılar İngiliz dostuydular önceleri, Almancılık daha sonraları şartlar gereği oldu, Almanlarla sıkı dostluk ilişkilerini II.Abdülhamit başlatmıştı.
l İttihat Terakki’nin “Kademeli Osmanlıcılığı”: Milletin çekirdeğini Türklük, çekirdek çevresini Müslümanlık, kabuğunu da Osmanlılık oluşturacaktı. Bu anlayış tutmadı, Türk olmayan unsurlarca benimsenmedi.
l Sadrazam Gazi Ahmet Muhtar Paşa’nın Balkan bozgununu, bırakın önlemek, Balkan İttifakı’ndan haberi bile yoktu.
l Selanik bir mermi atmadan düşmana nasıl teslim oldu?
l Balkan Savaşı Türk Ulusçuluğunu uyanışa geçirdi.
Hüner Hanım’dan ayrıntılı okursunuz, ama benden daha öz olarak dinleyiniz Urumeli’ni. “Türk’e Baştan Başlamak” adlı kitabıma da aldığım “LI” adlı şiirimi sunuyorum:
“Osman’dan yüce buyruk/Lı sadık uyruk/Osman’la Lı/Fetihler karışımı.
Sanıldı ki/ Bu hep böyle gidecek/Osman kocadı oysa/LI kışkırtıldı.
O dünkü uyruk/Oldu başına buyruk.
Şimdi oralarda silinmez izler/Bir koca tarih kaldı/Onlarca LI içinde/Mutsuz Osmanlar kaldı.”