"Uzlaşma mümkünün ötesinde" (imiş)!!!
Kıbrıs sorununa çözüm bulmak amacıyla 50 yılı aşkın bir süredir müzakereler sürmektedir. Ne var ki Rum tarafının bilinen tutumu nedeniyle çözüm bulmak mümkün olamamıştır; olamayacaktır. Kendimi bildim bileli, genellikle her yıl başında, yeni yılın muhakkak "çözüm yılı" olacağı yetkili ağızlardan açıklanmakta ve halklar büyülü sözlerle uyutulmaktadır. Bu yalan dolan ve umut veren açıklamalar emperyalist güçlerin Kıbrıs'ta yürüttükleri kirli oyunun bir parçasıdır. Maalesef Türk tarafı yıllardır, hele hele Kurucu Cumhurbaşkanı Denktaş fiilen siyaset meydanından ve daha sonra da ebediyete intikal ettikten sonra, bu durumu hiçbir şekilde sorgulamamakta ve emperyalizmin sahnelediği oyunda rol almaya devam etmektedir. Ben kestirmeden söyleyeyim; Kıbrıs'ta çözüm mözüm olmayacaktır. Kıbrıs Türkü artık uyanmıştır. Rum'a, AB'ye ve emperyalist güçlere zerre kadar güvenmemektedir. Çözüm meraklısı olanlara son günlerdeki bazı gelişmeleri hatırlatmakta fayda vardır. Kıbrıs'ta çözümün sözde en büyük destekleyicisi, ABD adına görevli olduğundan hiç kuşku duymadığım, BM Genel Sekreteri'nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide'dir.
Çözümün kapılarını kapattı
Eide, geçtiğimiz hafta BM Güvenlik Konseyi'nde düzenlenen kapalı oturumda, Kıbrıs müzakerelerindeki son gelişmelere ilişkin Konsey üyelerine brifing vermiştir.
Toplantının ardından gazetecilere açıklama yapan Eide, "Kıbrıs'ta uzlaşma mümkün, hatta mümkünün de ötesinde. Muhtemel bir uzlaşmaya doğru gidiyoruz" diyerek bir kez daha çözüme olan inancını tekrarlamıştır. Halbuki Eide'nin bizzat kendisinin yaptığı tespite göre birçok önemli konuda henüz anlaşma sağlanamamıştır. Henüz uzlaşılamayan temel sorunların çözümü için gelecek hafta ve ayların önemli olduğunu belirten Eide, bu konulardan bazılarının toprak sorunu, güvenlik ve garantörlük olduğunu belirterek, "Bu konularda iki tarafın da başlangıç noktaları oldukça farklı" diye konuşmuştur.
Eide, KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ile Rum lider Anastasiadis'in konuya yaklaşımlarını da överek, "Eğer bu iki lider Kıbrıs'ı birleştiremezse kim birleştirebilir bilmiyorum" diyerek liderlere güvenini tekrarlamıştır.
Faşist Rum lider Anastasiadis'in konuya yaklaşımının övgüye layık olduğuna kesinlikle inanmamaktayım. Tersine EOKA'cı faşist Anastasiadis'in çözümün önündeki en büyük engel olduğunu düşünmekteyim.
Bırakınız geçmişi, daha geçtiğimiz hafta Anastasiadis'in ve bu hafta adamlarının söyledikleri çözüme ne kadar uzak olduğumuzu göstermeye fazlasıyla yeterlidir. Anastasiadis, Financial Times'a verdiği röportajda, 2016'yı "kritik yıl" olarak nitelemiş, "Toprakta yeterli ilerleme olursa, garantiler tasfiye edilir ve Türk askerleri çekilirse, yıl içerisinde çözüm bulunabilir" demiş ve çözümün tüm kapılarını bir kez daha kapamıştır.
Rum tarafında yayımlanan Fileleftheros gazetesinde "Çözüme Üç Şart... Anastasiadis'ten Muhatabı Türkiye Olan Mesaj" başlıklı haberinde, "Türkiye askerini çekmezse ve Kıbrıs'ın güvenliği, diğer garantör ülkelere değil Avrupa üyeliği sıfatına dayanmaz. BM ve Güvenlik Konseyi tarafından garanti edilmezse anlaşma söz konusu olmaz" vurgusu yapıldı. Türkiye'den olumlu söylem işittiğini belirten Anastasiadis; "Geriye, Türkiye'nin bu söylemle askerini çekmeyi kast edip etmediğini göstermesi, toprak düzenlemelerini desteklemesi ve hiçbir şekilde herhangi bir üçüncü ülkenin himayesinde olmayacak bağımsız bir devlet inşa edeceğimizi anlaması kaldı" ifadesini kullandı.
Yine gerçekleri saptırdı
"Çözüm olması halinde Kıbrıs'ta, Müslümanlarla Hristiyanlar arasında bir arada yaşama modeli olacağız" diyen Anastasiadis, yürütülen müzakerelerin başarı şansının Annan Planı'ndan daha yüksek olduğunu çünkü artık 2004'teki gibi, dışarıdan dayatılan bir şey olduğu hissi bulunmadığını söyleyecek kadar gerçekleri ve yaşanmakta olanları saptırmaktan çekinmedi.
Rum Hükümet Sözcüsü Nikos Hristodulidis ise "mülkiyet ve nüfus konularında garantili çoğunluğun söz konusu olmadığını" söyleyerek Rum tarafının çözüm konusundaki duruşunu daha da berraklaştırmıştır. Hristodulidis, Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis, BM Genel Sekreteri Ban Ki Moon ve KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı'nın bu hafta Davos'ta yapacağı üçlü görüşmenin, müzakerelerdeki gerçek durumun ortaya konması açısından önem teşkil ettiğini de bildirdi.
Rum radyosunun haberine göre, Davos'taki üçlü zirveyle ilgili açıklama yapan Hristodulidis, Rum Yönetimi'nin bu gibi toplantılara, Ban'a istediği mesajları iletebilme fırsatı bulacağı için olumlu gözle baktığını söyledi.
Hristodulidis, Ban'ın müzakerelerdeki gerçek durumla ilgili bilgilendirileceği toplantıda Akıncı'nın da bulunmasının önemli olduğunu, çünkü Akıncı'nın Anastasiadis'in muhatabı olduğunu kaydetti.
Hristodulidis ayrıca, Davos'taki üçlü zirveyle KKTC'nin tanınması gibi bir durumun söz konusu olmayacağını, zira toplantının, ekonomik forum çerçevesinde gerçekleşeceğini kaydetti.
Hedefleri 1974 öncesine dönmek
Anastasiadis'in Kıbrıs sorununun 2016 içerisinde çözümü için ortaya koyduğu şartlar kesinlikle kabul edilemez.
Anastasiadis ile sözcüsünün açıklamaları dikkatli analiz edildiğinde hedefin Kıbrıs Türklerini 1974 öncesine götürmek olduğu anlaşılacaktır. Rum tarafında yapılan açıklamalarla Eide'nin "uzlaşma mümkünün ötesinde" açıklaması taban tabana zıttır.
Rum tarafının öngördüğü gibi bir anlaşma Kıbrıs Türkü tarafından asla kabul edilmeyecektir. Kıbrıs Türk Halkı, Türkiye'nin etkin ve fiili garantisinden, Türk askerinin güvencesinden, toprağından, kendi devletinden, vatanından, iki kesimlilikten kesinlikle taviz vermeyecektir. Faşist Anastas ve ABD memuru Eide, bunu hiçbir zaman kafalarından çıkarmamalıdır.