Uygur karızlarına özdence yolculuk
“Anadolu bozkırında doğdum. Şifacı Şaman anamın zikrinde, kına gecesi ve seferberlik türküleriyle büyüdüm. Gökoğuz Kankın boyundan gelmişiz. Güçlü bozkır kartalı himayesinde ve kutsal sevgi ağacı gölgesinde, farkı fark ettim. İçimdeki ışığı fark ettim, ona yöneldim. İçsel bir keşif benimkisi. Uygarlık beşiği Asya zenginliğinde, Atatürk ve Anadolu ateşi sıcaklığında, Avrasya kültürü ile tanıştım.... Anadolu nere, Orta Asya nere?
‘Burası da nere?’ demeden; dere, tepe, dağ, bayır, deniz ve çölleri aşıp ata yurdu Asya topraklarına ulaştım. (...) Bir araştırmacı gezi yazarı titizliğinde ve bir şair duygusallığında, belgesel ve imge yüklü bir çalışmanın içinde buldum kendimi. ‘Titredim, kendi özüme döndüm’, içsel bir yolculuk bu... Güneşin doğduğu yöne... Coğrafi koordinatları ‘0’olan Asya’nın merkezine... Yunfinşan’dayım.
Kökleri binlerce yıl eskiye dayanan ve Orta Asya topraklarında uygarlık harikası yaratan Uygur Türkleri; tarihi bir, dili bir, dini bir, töresi bir ve kültürü bir olan akrabalarımız...
(...) Sinciang bölgesinde yaşayan Uygur Türkleri, Çinliler ve öteki kardeş halklar, 2500 yıl önce yarattıkları Yarnaz-Yangul kent devleti ve yerin 110 metre altında, toplam 5100 kilometre uzunluğundaki bir uygarlık harikası olan Karız su kanalları ile Asya tarihinin yeniden yazılmasına sebep oldular.
(...) Bir elim Altay Dağı, bir elim Tanrı dağlarında... Badem gözlü güzellerle, -154 kotunda şavkıyan Ay Gölü’ne bakmaktayım.. Şiir oku Turfan’a düşerse, aşk ne yana düşer? Anka kuşu nerede? Ergenekon nere, Anadolu nere? İpek Yolu, sevgi ve barış yolu mu? Yolumu şaşırdım, dolunay ateşinde yanmaktayım, kutsal Şaman anadan şifa bekliyorum... Ata toprağında, özüme yolculuk ediyorum...”
Şair-yazar Dursun Özden, Doğu Türkistan’a gitmiş. Niye gitmiş? Karızları görmeye. Karız ne? Yukarıda kendisi de yazmış, yerin 110 metre altında ve toplam uzunluğu 5100 kilometreyi bulan, 2500 yıllık tarihi su kanalları. Atalarımız, Tanrı Dağları’ndan kopan ve Taklamakan çölünde kaybolması kaçınılmaz olan suları, bu çölün altından geçirerek Turfan’a indirmişler ve orada dünyanın en güzel meyve ve sebzelerini yetiştirmişler/ yetiştirmekteler. Dursun Özden, gezi izlenimlerini “Uygur Karızlarına Yolculuk” adıyla kitaplaştırmış (Kaynak Yayınları). Kitabın önsözünde Doğu Perinçek, tarihimize Batı gözüyle bakma alışkanlığı ve ısrarındaki çevrelerin, cengâverliği Türklere, uygarlığı kendilerine ayırdıklarını, bunun tamamen yanlış olduğunu, atalarımızın uygarlığa yaptığı önemli ve değerli katkılardan birinin de, “Yeraltındaki Çin Seddi” olarak nitelenen bu “Karızlar” olduğunu, Karızların, Orhun Yazıtları kadar değer taşıdığını vurguluyor. Doğu Bey’in bu tespitinde zerrece abartı olmadığı, Çinlilerin, Karızları, ülkelerinin üç büyük hârikasından biri olarak ilan etmeleriyle de berkiyor.
Dursun Özden, yalnızca karızları anlatmıyor bu kitapta, Doğu Türkistan tüm yönleriyle el alınıyor, gitmiş kadar oluyorsunuz dersem, inanınız. Şair olmanın verdiği kalem kıvraklığı ve akıcılık sebebiyle, başlanınca, ara verilmeden bitirilebilecek bir kitap Dursun Özden’in kitabı.
Evet, “Maocular” bunları yapıyorlar işte... Ya siz? Türk Milliyetçileri sizler ne yapıyorsunuz? Bu işlerle, Devletin başına Devlet’i geçirince (yani balık kavağa çıkınca) mı ilgileneceksiniz?