'Uygarlığın Kökeni Sumerliler'dir diyor Muazzez İlmiye Çığ
Yazıyı İ.Ö. 3000’de icat ettiler Sumerliler. İ.Ö 2800’lü yıllarda cümle oluşturacak düzeye geldiler. 2600 ve 2400’lerde edebiyatta büyük bir ilerleme olduğu görülüyor. Bugün bilim ve edebiyat dünyasının elinde Sumer Edebiyatına değin toplamı 28 bin satırı bulan metinler var. Bunlar efsane, destan, ilahi, ağıt, atasözü ve deyimlerle okul öyküleri ve tartışmalarından oluşuyor.
Sumer dili ile Türk dilinin akrabalığı yakındanmış. Sumer dilinde de Türkçe’de olduğu gibi kelimeler kök halinde. Onlara ekler yapılarak yeni kelimeler oluşturuluyor. Her iki dil de fiil bakımından çok zengin ve erkek-dişi ayrımı yok. Prof. Osman Nedim Tuna, 165 Sumer kelimesini, hem anlam hem de fonetik bakımından uyan Türkçe kelimelerle eşleştirmiş, bu savını ABD’de Türkolog ve Sumerologların bulunduğu bir kongreye sunmuş, bu sav itirazsız kabul görmüş. Tuna’ya göre ilk ana Türkçe, 10 bin yıl geriye gidiyor.
İ.Ö. 2400’lü yıllarda yazılmış çivi yazılı belgelerde Türk adları var: “Yarlagan” ve “İnkişi” gibi.
Sumerliler kendilerine Kingir, Kenger diyorlardı. Azerbaycan’da bugün bu adda yerler var.
“Sumerliler’in atalarımız olduğu yakında kesin olarak kanıtlanacak” diyor büyük Sumeroloğumuz Muazzez İlmiye Çığ. Çığ’ın Kaynak Yayınları arasından çıkan “Uygarlığın Kökeni Sumerliler/Tarihte İlk Edebi Eserlerden Seçmeler” adlı kitabını okuyorum. “Sumerli Şair Ludingirra’nın Kitabı” nı okumuştum yıllar önce, hayretlere gark olmuştum. Şimdi bu kitapla önümüze yeni ufuklar açıyor Çığ Hanımefendi.
Biliyor musunuz Sumer okullarında, tabletlere yazılmış atasözleri öğretiliyordu. Dr. Edmond Gordon adlı bir bilim adamı 170 tabletten oluşan iki atasözü kitabını bulup çıkarmış. Bunların birinde 202, diğerinde 164 atasözü var. 4000 yıl önce derlenip yazılmış bu atasözleri. Bir örnek verelim bunlardan: “El ele adamın evi yapılır, mide mideye adamın evi yıkılır”. Ve bizimle tastamam aynı olan atasözlerinden biri: “Gözden uzak, gönülden uzak”.
Tarihin ilk kadın şairi de Sumer topraklarından yetişmiş. İlk Akad Kralı Sargon’un kızı. Sumerliler şiiri şöyle tanımlıyorlar: “Şiir, şarkıların kalbi, göz alabildiğine uzanan mavi sularıyla kafamızdaki sıkıntıları alıp enginlere götüren, hafif hafif esen rüzgârın okşamalarıyla bize huzur veren bir deniz gibidir. Şiir, bilgiler öğreten, onları kuşaktan kuşağa götüren bir bağdır”. Ne hoş, ne doyurucu bir tanım öyle değil mi?
Tarihte ilk savaş acılarını şiire döken de Sumerliler. Muazzez İlmiye Çığ, Sumer ağıt ve mersiyelerinden de örnekler veriyor.
Sumerli bir şair, Kazma ile Saban’ı atıştırmış. Kazma, Saban’ın sataşmalarına şöyle yanıt veriyor: “Ben büyütürüm/Sen neyi büyütürsün?/Su hızlanırsa onu bentlerim./Sepeti toprakla dolduramazsın sen/Çamuru karamaz, tuğla yapamazsın sen/Temeller atamaz, evler yapamazsın/Eski surların altını onaramazsın sen/Saygın adamın çatısını düzgün yapamazsın sen/Caddeleri düzeltemezsin/Saban ben büyütürüm, sen neyi büyütürsün/Ben genişletirim, sen neyi genişletirsin.”
Sumer’de mal-mülk vardı, bunların belgeleri de var.
Ve son bir bilgi: Bugün elimizde bulunan (İstanbul Arkeoloji Müzesinde) Sumer tabletleri, Osman Hamdi Bey’in ileri görüşlülüğü sayesinde elde edildi.