Uluslararası plan tuttu
Biliyorum, şu aralar, seçim sonuçlarını değerlendiriyor, öyle olmasa, şöyle olurdu diye, engin siyasi görüşlerinizle, siyasetçileri eleştiriyorsunuz. Ama, sonuç ne olursa olsun siyasilerden daha çok, sizlerin, kültür, namus, ahlak ve vatanseverlik değerlerinizin bir sonucu. Sonra, oturup kalkıp başkalarını, başka ülkeleri suçlamaya başlamanız gerek.
Seçim konusunda, daha önce de yazmıştım. HDP’nin, barajı geçmesi de, geçmemesi de, AKP’ye yarayacak demiştim. Bakmayın HDP’den yapılan ters açıklamalara. Bana göre bu seçim, daha önce uluslararası güçler tarafından planlanan, AKP-HDP koalisyonuna bayrak açtı. Tayyip Erdoğan, devre dışı bırakılıp, Apo İmralı’dan çıkarılıp, Başbakan Yardımcısı yapılıp, federasyon konusunda iş birliği yapacak bu iki parti. Bunun ilk adımı ve denemesi, katil Apo’nun yeğeni, Dilek Öcalan, Şanlıurfa’dan, HDP kontenjanından Meclis’e giriyor. Hele siz bir Öcalan ismine siyasette ısının, büyük balık yolda. Bana kimse özgürlük, demokrasi palavraları sıkmasın. Her zaman olduğu gibi millî danteller, uluslararası bir planın figüranı olmayı başardı.
1 kuruşu unutmuşuz!
Her gelişimde, sürekli, bizdeki kültür, ahlak, namus ve eğitim erozyonunu, üzülerek izliyorum. Hani bir zamanlar, vatanları için kan akıtan, düşman askerlerini önüne katıp denize döken dedelerimizin de kahramanlığından, yeni nesilde pek eser kalmamış gibi. Son olarak, Kıbrıs Barış Harekâtı’nda gördük. Onlar da haklı, kahramanları bu ülke, hapse tıkıyor, hainlerle el sıkışıp, baş tacı yapıyor. Siz olsanız, kahraman olur muydunuz?
Yazıya başlarken, seçim sonuçları, henüz belli değildi. Bir yandan yazıp, bir yandan, sonuçları dinliyorum. Uluslararası, ülkem aleyhine bir plana alet olma yerine, daha yararlı, ama hiç mi hiç umursamadığınız, Türkiye’nin dışarıdan görünüşünü yazacağım. Türkiye’ye her gelişimde, ülkemde, paranın değersizliği ve pervasızca harcanması, hep dikkatimi çekti. Mesela, ABD’de, nerede olursanız olun, hangi sınıfın gittiği gece kulübü, lokanta, mağaza veya sinemaya gidin, Amerikan dolarının bir kuruşu, bir centin ne kadar değerli olduğunu, görürsünüz. Bizde ise, bir kuruş, unutulmuş. Çok para kazanmak için, tahsil eğitim veya bir şeyler bulmuş olmanız şart değil. İlişkiler ve menfaatler bulmak önemli.
Türkiye geçiş noktası
Türkiye’de gözlemim, son elli yıl içinde oluşan yeni paralı takımın, büyük kesimi, uyuşturucu kaynaklı. Nereden bakarsanız bakın, Türkiye, Avrupa’ya giden uyuşturucunun ana kaynağı. Bu transit noktası olmanın yanı sıra, bir çok uyuşturucu laboratuvarının, PKK kontrolündeki bölgelerde bulunmasından da kaynaklanıyor. Bir ara, ABD’de Uyuşturucu Maddelerle Mücadele Dairesi’nde (DEA), görevli bir yetkiliye, Türkçe dersi vermiştim. Bu kişi daha sonra, Türkiye’de de görev yaptı. Ben onun haberlerini, kamyon kamyon Irak Kürt sınırından, uyuşturucu yakalatmasından duyuyordum. O da Türkiye’de giderek artan, kullanıcı sayısına dikkat çekmişti.
Her sene, dünyada yayınlanan uyuşturucu raporlarında Türkiye için, en az, beş on sayfa ayrılır. Bu konuda son rapor, Avrupa Birliği Uyuşturucu Ajansı, (EMCDDA) tarafından hazırlandı. Bu raporda da sağ olsunlar, bizi unutmamışlar. Avrupa’ya akan uyuşturucunun ana geçiş noktası, Türkiye olarak tanımlanan raporda, Avrupa’dan daha fazla, Türkiye’de uyuşturucu yakalandığı vurgulanıyor.
Haydan gelen huya...
Raporun dikkat çeken noktası, ülke içindeki uyuşturucu kullanımındaki artış. Batı ülkelerinde de aynı sorun var. Ancak bizimki gibi, dini bütün ve alkolü, sigarayı, düşman sayan bir ülke yönetimi altında, bu artışın gerçek nedeni, acaba gelecekten duyulan umutsuzluk mu, yoksa kolay kazanç mı? Bilemiyorum. İşin acısı, para kazandıkça, harcayacak yer bulamayan, o, herkesi zehirleyenlerin çocuklarının da, keyif için, bu meredi kullanıyor olması.
Gerçi, dünyanın, en pahalı ülkesinde yaşıyoruz oysa. Gıda maddesi pahalı, ev, otomobil pahalı, benzin pahalı. Tek ucuz olan insan. İnsan gücü. Mesela, ABD’de bir ev fiyatından söz edilirken, bizimkilere orası, nedense hep ucuz gelirdi. Bu biraz da, paranın kolay kazanılmasından kaynaklanıyor. Yani, haydan gelen, huya gidiyor.
Ekonomi, anlaşılan Türk seçmenin de umurunda değil. Bu seçim sonuçlarına göre, işçi memur ve emekli durumdan memnun. Zorla güzellik olmaz veya kendi düşen ağlamaz. Bakalım, sonuçları acıtmaya başlayınca, bu görüşler değişecek mi?