Uluslararası bubi aptal tuzakları
Tayyip Bey bu gündemi karambole getirme konusunda gerçekten de usta. Herhalde ustalık unvanını bu yüzden istiyor. Mesela ülke geleceğini etkileyecek, milleti incitecek bir olay veya konu mu var, derhal gündeme bol gürültülü bir başka konu oturtuyor. Öteki partiler ve boyalı basınla bizler de gerçekten sazan gibi yeme atlıyoruz.
Bugün yem dışındaki başka konulara gireceğim. Bunların başında şu yerel seçim ve referandum konusu da var. Tabii payanda partinin desteğine rağmen, Meclis’te takılan bu oylama için Abdullah Gül’e dikkat ettiniz mi hiç? Yaptığı açıklamalarda bile, sanki birisinden çekinerek yasa tasarısını veto ettiğini söyledi gibi geldi bana.
Biz Suriye girdabında boğulurken eloğlu bizi kullandığını söylemekten çekinmiyor. ABD Başkan Yardımcısı Biden, katıldığı bir televizyon tartışmasında “Kendilerinin el, Türkiye’nin eldiven olduğunu” söylemekten çekinmedi. Ben duymadım ama bu açıklamaya Ankara’dan tepki gösterildiğini siz duydunuz mu? Sanmam.
Türkiye resmen artık Batılı bir ülke olmaktan koparılarak hızlı bir şekilde doğunun cehalet çukuruna gömülüyor. Aynı Suudi Arabistan ve öteki Arap ülkelerinde olduğu gibi. Ama bu durum ne yazık ki bizim çakma muhalefette tepkiye neden olmadı.
Barzani ailesinin en küçük boyu, Kürt bölgesinin başbakanı Neçirvan Barzani, geçenlerde İngiliz yayın kurumu BBC’ye bir demeç verdi. Demeçte dikkat çeken taraf “Derhal ateş kes, katil Öcalan’ın cezaevi koşullarının iyileştirilmesi, Türkiye’nin silahların bırakılmasını amaçlayan PKK ile doğrudan ve ön koşulsuz görüşülmesi” gibi başlıklar vardı.
Hani Başbakan Erdoğan’ın kadim dostu olan, Barzani’nin akrabası bu kişi daha fazla cevherler de yumurtladı. Hani Kandil’deki yılanın başı Murat Karayılan’ın silahların bırakılması konusunda verdiği “Bu teslimiyet anlamına gelir, kabul etmeyiz” şeklindeki demece de atıfta bulunarak, “Bu zaten gerçekçi değil. Önce diyalog başlatılmalı, ardından da silahların bırakılması talep edilmeli” şeklinde konuştu. Merak ediyorum, Esad’ın gırtlağına kendisini ilgilendirmeyen bir konuda sarılan Başbakan, ülkemi sırtından hançerleyen bu aşiret takımına ne tepki verecek. Şu ana kadar çıt yok. Hadi onda yok, iktidara payanda olan ve milliyetçi geçinen muhalefet partisi neden susar ki?
Her gün şehitler gelirken evlatlarımız bir kan gölünde boğulurken, Suriye’deki yobaz ordusundan bana ne. Başta da söylediğim gibi Suriye girdabındaki ülkem ve tüm bu aymazlıklardan gurur duyan halkım bu kışı nasıl geçirecek? Ben asıl onu merak ediyorum. AB ülkeleri ve ABD, İran’a yönelik yaptırımları daha da artırdı. Bildiğim kadarı ile bizim İran’dan aldığımız doğal gaz da bu yaptırım kapsamına giriyor. Tek kaynağa kalacağız, yani Rusya’ya.
Rusya akılcı bir dış politika izliyor. Karadeniz’de deniz altından Bulgaristan’a bağlanmaya başlanan boru hattı inşası devam ederken, Rusya şimdilik Türkiye’yi tedirgin etme niyetlisi değil. Bu yüzden yalnızca bizi tersleme yerine, bir iki jestle ve sakince, olayları kırmadan geçiştiriyor. Ama devlet deneyimi ve devlet adamlığı eğitimi olmayan Ankara’daki iktidar çevreleri bunu anlayabilecek düzeyde değil.
Onlar aslında Batı’nın bizden temelli yüz çevirdiğini de anlayabilecek durumda değiller. AB raporuna hem AKP’li Anayasa Komisyonu Başkanı hem de AB’den sorumlu Bakan’ın tepkisi, şayanı takdir toplayacak boyutta. O kadar anlayamadılar ki durumu, birbirlerine ödüller vermeyi tercih ediyor.
Aslında durum çok ciddi ama bugüne kadar Türkiye’de gördüğüm, çoğunluğun işi ciddiye almadığı. Daha önce ülkenin parçalanması konusunda oturup seyrettikleri gibi, şimdi de ekonomik açıdan ülkenin çöküşünü izliyorlar. Benzin oldu beş lira. Daha önce oynadıkları oyunu oynuyorlar, önce indirip sonra iki katı fiyatı yükseltme. Kimsenin aklında artış kalmıyor ama ne hikmetse o tuzak indirim, var. Ama AKP gazetelerinde zam haberleri yıllardır verileceği söylenen emekli ve memur zamları. Ağızlar balık gibi havaya açılmış, zamla bugünü geçirmeyi bekliyorlar. Aynı sazan gibi...