Ülküdaşlarımın yeri MHP’dir!

Devlet Bahçeli referandum öncesi yaptığı çağrıyı tekrarladı:

MHP’yi hedef alan “kaset” ler gündeme geldiğinden bu yana hep “olay” ı irdeledik. Biraz da “hedef kitle” üzerindeki yansımasına bakmalı belki. Ülkücü camianın bu süreçten nasıl etkilendiğinin en gerçekçi göstergesi “meydanlar” Devlet Bahçeli’ye göre. Ona göre ava giderken avlandı “kasetçiler”...
“Bu haksız saldırılar birlikte duruşu kuvvetlendiriyor. Milliyetçi Hareket Partisi’nin kaynaşmasına, bütünleşmesine yarıyor. MHP’li olup da parti faaliyetlerine kayıtsız kalan arkadaşlarımız bile şu an harekete geçmiş durumda.”
Ülkücülerin zeki insanlar olduğunu vurgulayan Bahçeli referandum öncesinde yaptığı çağrıyı da yineliyor:
“AKP, ’bağımsız ülkücüler’kapsamında kabul ettiği kişilerin hiçbirini aday listelerine koymadı. Şimdi bu aldatmayı nasıl içine indirecek bu arkadaşlar. Bütün ülküdaşlarımı, hepsini çağırıyorum. Türkiye’nin bu kritik eşiğinde bütün milliyetçilerin, ülkücülerin, vatanseverlerin, Türkiye sevdalılarının hepsinin birlikte ve bir yerde olarak ülkeyi AKP’den kurtarması lazım.”


“Bırak” dedikleri tarih manidar
Peki ya Bahçeli’ye 18 Mayıs saat 10:00’a kadar görevi bırak çağrısının yapıldığı son “tehdit mektubu” ?
“ Ciddiye alınacak tarafı yok. Tehdit olarak algılamamız mümkün değil. Bir merkezden yönlendirilmiş yıpratıcı kampanyanın küçük bir unsuru” diyor Bahçeli.
Mektupta seçilen isim, tarih ve kavramlar, “aynı merkez” in ne derece profesyonel çalıştığını da gösteriyor aslında. Bahçeli’ye çekilmesi için tanınan sürenin son günü olan 18 Mayıs, MHP’nin Alparslan Türkeş’in vefatından sonra yaptığı olağanüstü kongrenin de yıldönümü aynı zamanda. Nitekim mektubu yazanlar da kendilerini “Başbuğ’un ülkücüleri” olarak konumlandırıyorlar. Bahçeli ise bunu anlamaya yarayacak çok basit, temel bir ölçü koyuyor ortaya:
“Başbuğ’un ülkücüleri Başbuğ’un oğlunu AKP’ye kaptırmaz. Yahut oğlu oralarda olduğu sürece ona göre bir strateji tayin eder.”
“Yeni kasetler yolda” iddialarının hatırlatılması üzerine bir “hodri meydan” geliyor MHP Genel Başkanı’ndan:
“Devam etsinler. Bu MHP’yi durultur, arındırır, daha sağlam temeller üzerine gelişmesine vesile olur.”


Cemaat ekseninde siyasete hayır
Her fırsatta siyaseti cemaat ekseninden çıkarmak konusundaki kararlılığını tekrarlıyor MHP lideri. Burada “cemaat” le kast edilen tek bir yapı değil. “Camiamızın içerisindeki insanların inançları doğrultusunda bir takım yerlere sempati duymasına karışmayız ama MHP kurumsal olarak Türkiye’de var olan bütün tarikat ve cemaatlere eşit mesafededir. Hiçbiri ile kurumsal ilişki kurmaz, hiçbirini siyasi amacı doğrultusunda kullanmaz, kendisini de hiçbirine kullandırtmaz” sözleriyle ortaya koyuyor ilkelerini.
Bu net tavra karşın, Bahçeli’nin geçtiğimiz aylarda Fethullah Gülen’e yaptığı çağrı hayli tartışılmıştı... Acaba MHP camiasında içinde kırılma yaşanır mı?
Bahçeli’nin cevabı açık:
“Oraya sempati duyan, ilişki içerisine giren ülküdaşlarımız olabilir. Buna saygı duyarız. Fakat Milliyetçi Hareket’in gelişmesine engel teşkil edecek bir faaliyeti kim yaparsa yapsın, ülkücü hareket bunu fark ettiği gün kendi iç direnciyle karşı durmaya çalışır.”
Türkmenistan ve Kazakistan’a yaptığı geziler sırasında kendisinin de Gülen okullarını ziyaret ettiğini anımsatan MHP Genel Başkanı, ülkücü camianın da Gülen’e -eğer var ise- sempatisinin büyük oranda bu faaliyetlerden kaynaklandığı söylüyor. Ama... Evet önemli bir “ama” var bu sözlerin sonunda:
“Biz filan yerde açtığı okulu inkar etmiyoruz ama ülkücülerin kendisine olan sevgi ve saygısı azalma eğiliminde. Cemaatin her gün MHP’ye veya ülkücülere saldıracağı yerde oturup düşünmesi lazım. Varlık sebebini gözden geçirmesi lazım. MHP üzerindeki şuurlu saldırı ve organizasyona karşı tedbir almak bizim hakkımız.”
Bahçeli, Erdoğan’ın “Gülen’in işi gücü yok mu da Bahçeli’nin sözlerini takip etsin. Kendisi ihanet içerisindedir” sözlerine karşılık olarak da “Bir gerçeği ifade etmek ihanet olmaz. Başbakan’ın sözleri ” eşkenar üçgen “ tespitimizin doğru olduğunu ortaya çıkarıyor” demekle yetiniyor. MHP Genel Başkanı geçtiğimiz günlerde “Türkiye Erdoğan, Gülen, Öcalan eşkenar üçgeni ile kuşatılmıştır” demişti.


Obama’dan rica edin Gülen gelsin!
Baykal’a gelmişti, peki acaba Bahçeli’ye bir mesaj gelmiş mi Gülen’den “kasetler” e dair. Kısa ve oldukça net bir “Hayır” çıkıyor Bahçeli’nin ağzından. Üzerine basa basa ekliyor:
“Böyle bir şeye ihtiyaç da yok!”
Bahçeli’ye göre Gülen’in, eğer kendisini İslami bir cemaatin lideri olarak konumlandırıyorsa mesaj yollaması gereken yer MHP değil, kamuoyu. MHP lideri, birisinin ayıbını açığa çıkartarak toplumun genel ahlakının bozulmasına katkı sağlamanın bir İslami cemaatin savunabileceği iş olmadığını kaydederek, Gülen’in bu konuda duyarlılık geliştirmemiş olmasına dikkat çekiyor. Cemaat tam bu noktada “varlık sebebi” nden ayrılıyor MHP Genel Başkanı’na göre:
“Kendini İslami bir cemaat olarak ifade eden bir zümrenin veya bir kişinin bunları konuşması, tartışması mümkün değil. Onun için biz daha önce bir açıklama yapmıştık. ” Türkiye’deki olaylardan dolayı zan ve töhmet altında kalıyorsunuz, buna bir açıklık getirin, getiremiyorsanız belli bir dönem faaliyetlerinizi dondurun “ diyoruz. ”
Gülen’e yaptığı “Türkiye’ye dön” çağrısının da bu paralelde anlaşılması gerektiğini belirtiyor Bahçeli:
“Sayın Başbakan Obama’dan istirham etsin. Sayın Gülen gelsin ve olayları yakından takip etsin. Olaylara ikinci, üçüncü şahıslar aracılığıyla vakıf olmasın.”

Başbakan’ın gözü dönmüş; Bütün bunlar şerefsizlik!..

MHP yönetimi, Faruk Bayındır ismini gündeme getirmesine neden olan belgeleri İstanbul Cumhuriyet Savcılığı’nın talebi üzerine bugün veya yarın “adalete teslim etmeye” hazırlanıyor. “Bayındır’ın kredi kartının nerede, nasıl kullanıldığı, kaç lira harcandığını içeren bu ” resmi “ belgelerin, konunun gün ışığına çıkması yönünde çıkış noktası olacağı inancını koruyor Bahçeli:
” Bugüne kadar açılmış çok yönlü davalar var. Hiçbirisi 2010’un, 2011’in olayları değil. Ta 1960’lara inen olaylar var. Demek ki günü saati geldiğinde hesap sorulabiliyor. Önemli olan devletin kaydına veya hafızasına düşmüş olması.
Erdoğan’ın internetteki paylaşım sitelerini hedef alarak söylediği “Herkes adına buralardan her türlü ahlaksızlık yapılabilir” sözlerinin hatırlatılması üzerine de manidar bir soru yöneltiyor Bahçeli:
“Demek ki Sayın Başbakan yöntemi biliyor. Bunu bildiğine göre araştırması lazım, acaba bugüne kadarki kasetler böyle midir, değil midir?”
“Başbakan’ın gözü dönmüş” MHP liderine göre; “İktidardan düşmenin büyük korkusunu yaşıyor. Ben akşamları kabus gördüğü kanaatindeyim.”
Özellikle “kadın tacizcisi” yakıştırmasına sert tepki gösteriyor Bahçeli: “Tamamen edepsizlik. Çıldırma hali.”
Ankaralı gazetecilerden biri, isim de vererek “AKP içinde de var böyle yaşayanlar” diyor. Ama Bahçeli uzatmaktan yana değil bu konuyu:
“Ben şahsen böyle bir bilgi elimde olsa dahi kullanmam. Çünkü bu bir adilik, şerefsizlik. Mücadele fikir yönüyle olmalı.”
Partisine dönük operasyonun içinde devlet birimlerinin olduğu yönündeki yorumlara “Biz bilemeyiz ama Başbakan bilir” diyerek cevap veriyor Bahçeli:
“Madem onlar bu olayın partimizin içinden olduğunu, CHP’nin başına gelenin partinin içinden olduğunu söyleyecek kadar duruma vakıflar gerçeği de ortaya çıkarmalılar.”

Arabasında “Boynu Bükük Şarkılar” çalıyor

1 Ekim 2010’dan bu yana aylardır gününün ve gecesinin önemli bölümünü yollarda, makam aracının içinde geçiren MHP lideri çalışmak dışında ne yapıyor yol boyunca?
Müzik dinliyormuş. “Kasetler var, vereyim size” diyor gülerek. Ama Bahçeli’nin önerdiği şarkıları dinlemeden önce kağıt mendil stoğuna sahip olmak gerektiğini bilen gazeteciler yanaşmıyor bu teklife. İsim beklediğimizi görünce son günlerdeki favorilerini açıklıyor: Ferdi Tayfur’un “Boynu Bükük Şarkılar”ı ile Şevval Sam’ın “Has Arabesk”i.

“Püskevit” severlerin kuşatması altında

Ilgın’da “püskevit” dağıtan partiliden sonra Doğanhisar’da gençler bir tepsi gül lokumlu “püskevit” ile karşılıyor MHP liderini. Konya dönüşü mola verdiğimiz Kulu Makas’ta gözden kayboluyor bir ara. Çok geçmeden fark ediyoruz ki MHP Genel Başkanı iki otobüs dolusu “püsvevit” sever çocuğun kuşatması altında. Masaya döndüğünde “Böyle bir şey görmedim” diyor. İnternetteki paylaşım sitelerinde neredeyse ışık hızıyla yayılan “püskevit” uyarlamaları ilk gününde bir milyon “tık” ı geride bıraktı; ki bu bir rekor. Şaka gibi ama “püskevit” neredeyse tek başına sürüklemeye başladı MHP’nin seçim kampanyasını. Daha önce de Bahçeli’nin “kiriştek” sözüne kilitlenmişti medya. Samanpazarı’ndaki gezisi sırasında bir esnafın kendisine “kiriştek” hediye ettiğini ve bunu partideki odasına koyduğunu anlatıyor tebessümle.

Yeni fenomen adayı: Velesbit
Geçen sohbette de yazmıştık “yeni Adana tabirlerine hazır olun” diye... “Mesela ” andelüt “(umarım doğru yazmışızdır) var” diyor.. Anlaşılması zor anlamına geliyormuş. Ha bir de “velesbit” ifadesini kullanıyor son sohbetimiz sırasında. “Bisiklet” demekmiş. Erdoğan’ın miting meydanlarında yaptığı kaset propagandasını anlatırken kullanıyor Bahçeli bu kelimeyi: “Eskiden sinemalar üç günde bir film getirirlerdi. Velesbitin üzerine konan o filmlerin propagandasında olduğu gibi, ” aşk, macera, fırtına... “ bu iktidarda her şey var.”


İlk Hilal Kart’ın sahibi belli
Keyfi yerinde; “Siz Hilal Kart’ımı görmediniz daha” diyerek, miting meydanlarında halka anlattığı alışveriş kartının sembolik örneğini uzatıyor masadaki gazetecilere. Kartın üzerindeki isim çekiyor dikkatimizi, “Atakan Türk”. “Benim ortaya koyduğum isim” diyor. İsim de “sembolik” anlayacağınız.

Arınç seçime kadar sussun

Bülent Arınç’ın TSK’yı hedef alan “Artık topuk selamı veriyorlar” sözüne karşılık “Sayın Bülent Arınç’ın seçim bitinceye kadar konuşmaması lazım” diyor Bahçeli; “Bu talihsiz bir açıklama olmuştur. TSK’dan özür dilemelidir. O kişi Silahlı Kuvvetler’e zarar veremez, artık her konuşması partisine zarar veriyor. ”

Yazarın Diğer Yazıları