Ülkücü iradenin talebi ne?
Konuyla ilgili görüşümü geçen hafta yazdım. MHP yönetimi kurultayı toplamalıdır, dedim. Cumartesi günü toplanan MYK toplantısı sonrası ortaya çıkan manzara bu görüşümde ne kadar haklı olduğumu gözler önüne serdi.
1 Kasım sonrası büyük bir moral bozukluğu ve hayal kırıklığı yaşayan Ülkücülerin gözü Cumartesi günü yapılan MYK toplantısındaydı.
Peki ne oldu?
Böylesine önemli, en azından Ülkücü irade tarafından önem atfedilen bir toplantı ile ilgili açıklama dahi yapılmadı.
Düşünebiliyor musunuz, milyonlarca MHP'linin tüm dikkati ile beklediği MYK toplantısının sonuçları ile ilgili bir yazılı açıklamaya dahi rastlamadık. Ayrıntıları öğrenmek için tanıdık MYK üyelerine ve siyasi kulis haberlerine başvurduk.
MHP'nin nasıl yönetildiğini görmek için başka bir örneğe gerek var mı?
Anlaşılan o ki 1 Kasım seçim sonrası ortaya çıkan manzara MHP yöneticileri tarafından çok da yadırganmıyor. Eğer öyle olsa idi kötü gidişata "dur" deme niyetiyle bir müdahale, "Ülkücü irade"yi rahatlatacak bir açıklama gelirdi.
Gele gele muhalefette oluşması muhtemel birliktelikleri akamete uğratmaya matuf hamleler geldi. Genel Başkan Yardımcılıklarına yapılan yeni atamaları da bu "stratejik" hamleler bahsinden sayabiliriz. Önümüzdeki günler, bu manevranın başarılı olup olmadığını gösterecek.
MYK'dan gazetelere sızan muhalif kanatta yer alan isimlerle ilgili eleştiriler ise şaşırtıcı değil, bu süreçte bu tip açıklamalara, köşe yazılarına çokça rastlayacağız.
***
Kulislere sızan "kayyuma devir" haberleri MHP yönetiminin MHP'yi olağanüstü kongreye götürmemek için şartları zorlayacağının bir göstergesi.
Halbuki MHP Genel Merkezi'nden gelen "Ülkücü irade karar verir" açıklamaları sonrası ortaya çıkan manzarayı istişare etmek isteyen Ülkücülerin sesine kulak kabartılacağını zannetmiştik.
Bizimki "ham hâyâl" imiş...
"Ülkücü irade" işaret edildikten sonra "kayyuma da gidilir" sözleri ile mahkemenin işaret edilmesi kara mizah gibi. Delegenin tüzükten doğan talebini görmezden gelecekler, mahkemeye gidilince de "partiyi kayyuma teslim edecekler" diyecekler.
Ülkücüler de buna inanacak öyle mi?
**
Eğer söyledikleri gibi Ülkücü irade karar verecekse bununla ilgili sürecin başlatılması gerekmez mi? Bence MHP yöneticileri Ülkücü irade kavramını açmalı. Kimdir bunlar, nasıl bir şeydir?
Mesela çoğu MHP genel merkezi tarafından göreve layık görülen 249 MHP kongre delegesi notere gidip MHP olağanüstü kongresi için imza verirse Ülkücü irade sayılır mı?
Yoksa, imza verene kadar Ülkücü irade, verdikten sonra "dış mihrak" veya en hafifinden "oyuna gelmiş gafiller" zümresine mi dahil olacaklar?
Bu konu izaha muhtaç.
Meseleye "ciddi" yaklaşmak lazım.
Genel Başkan'ın da dediği gibi Ülkücü iradenin sesine kulak vermek lâzım. Önümüzdeki tablonun başarı olduğunu kimse iddia edemez; etmiyor da. MYK toplantısından sızan haberlere göre Bahçeli de etmiyor.
O zaman MHP yönetiminin olağanüstü genel kurulu toplayarak güven tazelemesi gerekir.
Neticede buna karar verecek olan MHP delegesi. Bu delegelerin çoğunun genel merkez onayı ile seçildiği ortada iken hâlâ "dış destek", "operasyon" iddiaları ile Ülkücü iradenin tecelli etmesini engellemek, durumu kurtarmak için vakit kazanmaktan başka bir şey değil.
Bu yanlışa düşülmemeli.
Kişisel ikbalimiz için vakit kazanırken MHP'nin ve ülkenin kaybettiği vaktin hesabını Allah'a veremeyiz.
***
MHP'yi yeni bir heyecana kavuşturmanın yolu gayet sofistike yazılmış twitter mesajlarından geçmiyor.
Daha "sahici" hamlelere ihtiyaç var. Bunun için öncelikle kongre yapılmalı ve MHP yönetimi güven tazelemeli. Eğer delege irade koyarsa tüzük değişikliği ile seçimli kongrenin yolunu açabilir. Bu durumda da zaten Ülkücü iradenin desteğini kaybeden bir yönetimin iş başında durmasına gerek yok.
Netice-i kelam, ister seçimli ister seçimsiz olsun Ülkücü iradenin olağanüstü kongre talebinin yakında ete kemiğe büründüğünü göreceğiz.
Eğer Ülkücü iradeye saygı "samimi" bir yaklaşımsa, iradeyi serbest bırakalım bakalım neyi talep ediyor?