Ufka ulaşmasan bile ona uzanmaya değer (2)
Dün bu köşede, ekonomik çıkmazdan kurtulmak için önce, hukuk demokrasi ve devlette kurumsal yapıyı onarmak gerektiğini yazmıştım.
Siyasi iktidarın çok konuştuğu ve fakat yanından dahi geçemediği yapısal sorunlar da ekonomik istikrarın diğer altyapısını oluşturur.
1. Yapısal sorunların başında piyasa yapısı geliyor.
Piyasada rekabetin sağlanması, ancak tekel ve oligopol yapıların önlenmesi, spekülasyon ve manipülasyonun engellenmesi, mülkiyet haklarının güvence altına alınması ile mümkün olur.
Özelleştirme, Telekom gibi devlet tekellerinin, elektrik dağıtımı gibi halkın refahında stratejik öneme sahip hizmetlerin, et-balık gibi piyasada fiyatları düzenleyen kurumların özelleştirilmesi, tekelci, oligopol piyasalar yarattı. Bu kurumların yeniden devletleştirilmesi gerekir.
Piyasada rekabeti artırmak için devlet-piyasa optimum dengesini kurmak gerekir. Sosyal faydası yüksek eğitim ve sağlık hizmetlerinde bütçeden daha fazla yatırım yapılmalıdır.
Reel sektör-finans sektörü arasındaki dengeyi, yeniden kurmak ve finans sektörünün reel sektörü temsil edebilmesi için sermaye piyasasının ve bankacılık sektörünün yeniden yapılanması gerekir.
Bankalar kanunu değiştirilip, bankaların iştiraklerine sınırlama getirilmeli, kredi faizlerine reel faiz sınırı getirilmelidir. Bankaların gizli faiz almaları önlenmelidir. Bankaların yabancıya satışına sınır getirilmelidir. Off-shore bankacılık şeffaf kurallara bağlanmalıdır.
Tasarruf ve yatırımların da artırılması gerekir. Yatırımları artırmak için de önce mülkiyet haklarını güvence altına almak gerekir. İkincisi kırılganlığın ve belirsizliğin de önlenmesi gerekir. Belirsizliğin nedeni, uygulanmakta olan günübirlik politikalardır. Ciddi plan-program olmayınca, yatırım hesapları, fizibilite yapmak imkanı olmuyor.
Üretimde, ithalata bağımlılık oranı yüzde 45'ten yüzde 10 seviyesine çekilmelidir. Bunun için ithal ara malı ve ham madde sektöründe ithal ikamesine dayalı politikalar esas olmalıdır. Bu alanda yerli yatırımlara ve üretime yüksek teşvikler verilmelidir. Gerekirse devlet de geçici olarak bu sektörde üretim yapmalıdır.
Gelir dağılımını düzeltici politikalar oluşturmak gerekir. Gelir dağılımının bozuk olması, üretimi de etkiliyor. İşletmeler kitlesel üretim yerine, daha lüks ve fakat kârlılığı daha yüksek üretime öncelik veriyorlar. Sanayi düşük kapasitede çalışıyor. Bu nedenle üretim maliyetleri artıyor. Gelir dağılımının iyileşmesi için çalışanların maaş ve ücretlerini artırmak, yeni istihdam yaratmak gerekir.
2. Kısa ve orta dönemde para ve kur ve dış ticaret politikası değişmelidir.
Dalgalı kur politikası, cari açıkları ve dolarizasyonu tırmandırdı. Merkez Bankası bağımsızlığı zedelendi. MB prestij kaybetti. Dalgalı kur politikasını, iki veya üç yılık geçici bir zaman içinde değiştirmek ve Çin'deki gibi yarı-sabit kur sistemine geçmek gerekir.
Aynı zamanda MB yasasını değiştirerek bankanın TL yanında kuru da gözetmesi ve bankanın tam bağımsızlığını sağlamak gerekir.
Doğrudan yabancı yatırım sermayesi teşvik edilmelidir. Volkswagen, Türkiye'de yatırım yapmak istedi. Ama yapmadı. Manisa'da kurulması planlanan fabrikanın yıllık 300 bin araç üretim kapasitesine sahip olması ve yaklaşık 4 bin kişilik istihdam yaratması öngörülüyordu. 2020 yılı sonunda yapımına başlanması planlanan fabrikanın 2022'de üretime geçmesi bekleniyordu. Oysa ki Türkiye de en çok Passat satılıyor. Volskwagen'in yatırımdan vazgeçmesinin nedeni, bürokrasinin geç işlemesi ve ağır maliyetidir.
Doğrudan yabancı sermaye çekmenin önündeki bürokrasi ve bürokrasinin finansmanını ortadan kaldırmak gerekir. Ayrıca spekülatif sıcak para hareketlerini de, vergi dışında Merkez Bankası'na binde bir karşılık alarak kontrol etmek gerekir. Sıcak paranın, spekülatif sermayenin cirit attığı ekonomilere, yeni yatırımlar için doğrudan yabancı yatırım sermayesi girmez.
3. Kamu kaynaklarının etkin kullanılmalıdır.
Bütçeye yeniden Meclis ve Sayıştay denetimi getirilmelidir. Meclis denetimi dışındaki fonlar ve uygulamalar kaldırılmalı. Tüm kamu sektörünü kapsayacak, "global bütçe" uygulamasına gidilmelidir. Varlık Fonu kaldırılmalıdır. Bütçeden yapılan popülist harcamalar ve şatafat giderleri, her şehirde bir fabrika yapmak ve halka iş dağıtmak için kullanılmalıdır.
Dolaylı vergiler düşürülmeli, asgari ücretin tamamı vergi dışı tutularak, halkın satın alma gücü artırılmalıdır.
Kamuda yolsuzluklar için ağır müeyyide getirilmelidir. Zira yolsuzluklar kamuda mal ve hizmet maliyetlerinde verimliliğin düşmesine ve maliyetlerin artmasına neden olur.
Kamu-özel iş birliği kanunu tamamıyla kaldırılmalıdır. Bu yolla yapılan yatırımların halka maliyeti yüksektir. Talep garantisi dünyanın başka ülkesinde ve başka uygulamada yoktur. Talep garantisinin altında halkın aleyhine yanlışlar yatıyor. Bu yolla yapılan, köprü, tünel, yol, hastaneler, cari yatırım değeri ile devletleştirilmelidir. Devletleştirme ödemeleri, bu kapsamda yapılan yatırım gelirleri ile karşılanmalıdır.
4. Tarımsal destekler AB seviyesine çıkarılmalıdır.
Millî gelirin en az yüzde bir alt sınır olmalıdır. Organik tarıma daha yüksek teşvikler verilmelidir. Tarım sektörüne spesifik ve müdahaleler yapılmalı. Tarımsal destekler artırılmalıdır.
Elbette bütün reform; siyasi, sosyal ve ekonomik iyileştirmeler, yeni bir kalkınma planı içinde yapılmalıdır.