'Ucube'nin koruması Kültür Bakanı çıktı!

“Ermenistan’dan gözükecek kadar yüksek” bir “özür” anıtı yapmak uğruna tarihi katliama imza atan eski Belediye Başkanı Alibeyoğlu’nun “Anıtın yapımının durdurulmasına en çok o üzülür ve müdahale eder” dediği Ertuğrul Günay yıkım kararının uygulanmaması için canını dişine takmıştı

Geçtiğimiz yılın son günleriydi... Çok değil iki buçuk, bilemediniz üç hafta önce...
Kars’ı aradım;
“Anıt ne oldu anıt!”
İlin mülki amirinden, yerel yöneticisine hemen hiç kimsenin verecek “net” bir cevabı yoktu bu soruya. Hazine arazisi üzerine ruhsatsız olarak yapılan, iki ayrı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun “yıkılsın” dediği beton yığınını bulunduğu yerden, yani geçen her dakika birkaç payandasını daha çökerttiği Timurpaşa Tabyası’nın hemen üzerinden almaya gücü yetmiyordu hiçbirinin!
Devleti temsil eden makamlarda oturanlar; devletin koyduğu yasaları uygulamıyorlardı; hem de istemelerine rağmen!
Mantığımın almadığı bu “durum komedisi” diyemeyeceğim “durum dramı!” karşısında, “Resmi olarak” yıkın “kararı varken” yıkamıyor “olmanız mümkün mü, samimiyetle söyleyin” yıkılmasın “mı istiyorsunuz siz?” dedim sonunda.
Ağız birliği etmişlerdi sanki:
Kars Valisi: Tam tersine bence yıkılmalı!
Kars Belediye Başkanı: Yıkılmalı!
Kars Kültür Müdürü: Yıkılmalı!
MHP Kars İl Başkanı: Yıkılmalı!
Kars basını: Yıkılmalı!
Dünkü gazetelerde “anıtın gerçek sahibi” olarak takdim edilen Kars halkı: Yıkılmalı!
“Eeee yıkın o zaman!”

***

Bürokrasinin siyasete nasıl göbekten bağlı olduğunu, “devlet” dediğimiz yapının nasıl zaman içinde “hükümet”e dönüştüğünü gösteren küçük bir fısıltı kulağımda:
“Ertuğrul Günay engelliyor!”
Hazine arazisine ruhsatsız anıt yaptıran eski belediye başkanı -ki eski AKP’li, yeni CHP’lidir kendileri- Naif Alibeyoğlu’nun “Anıtın yapımının durdurulmasına başta Kültür Bakanımız Ertuğrul Günay çok üzülür ve müdahale eder” sözü boşa değilmiş demek ki!
Nitekim neydi öyle o telaşı Kültür
Bakanı’nın:
“Başbakan anıta değil türbe etrafındaki gecekondulara “ucube” dedi!”
Yok ya? Velev ki anıta demedi de; “türbe etrafındaki gecekondular”a “ucube” dedi?
Onların “gecekondu” olduğundan emin misiniz siz pekala? Osmanlı döneminden kalma konaklar, Selçuklu’dan İlhanlı’dan kalma hamamlar vs. olmasın o “gecekondular” Sayın Günay! Velev ki siz doğrusunuz, Kars’ta tarihse eğer “ucubeleşen”, bunun suçlusunu “Kültür Bakanı” olarak “ayna” dan başka adreste arama hakkınız var mı sizin!

***


En fecisi medyanın hali...
Hasankeyfçi medya...
Allioni’ci medya...
HES’lere karşı “kalkan medya” haykırıyor:
“Yıkılmamalı!”
SİT alanı üzerine, hem de bir tarihi eserin sırtına bindirme suretiyle yükseltilen o beton yığınının avukatlığını yapıyor!
Aylardır “hukuk guguk olmasın” diye yırtınanlar şimdi hiç utanmadan “Anıt SİT alanında bulunan hazine arazisi üzerine ruhsatsız yapılıyor olabilir; bunlar ne anıtın oraya yapılmamasının nedeni ne de kaldırılmasının nedenidir! Türkiye’de hazine arazisi üzerinde olmayan, ruhsatlı kaç anıt vardır ki?” diye yazabiliyor...
Erdoğan “ucube” dediyse, hiç incelemeye, arayıp sormaya soruşturmaya lüzum yok orası kesin dünyanın 8. harikası olmaya namzettir ya...
Sormak akıllarının ucundan bile geçmiyor:
Ey Kars’ın eski Belediye Başkanı Naif Alibeyoğlu, nasıl olur da hazine arazisinde, hem de SİT alanı olduğunu bile bile, ruhsatsız “yapı”ya izin verebilirsin?
Ey Tayyip Erdoğan, bu ucubeyi yasadışı yollarla oraya konduran Belediye Başkanı senin partinden değil miydi?
Ey Mehmet Aksoy, o anıtı yıkmak “sanat düşmanlığı” da, 500 yıllık tabyayı “sanat” ı mazeret gösterip ezmek ne? Madem Ermenistan’la hiçbir ilgisi yok; o zaman neden anıtı ille de o tepeye ve ille de “Ermenistan’dan gözükecek kadar büyük” yapmak istedin? Kars’ta başka yer mi yoktu?
Ey “aydın”ım, tarihinin en şerefli sayfalarının üzerine beton döken başka bir ülke daha biliyor musun? Nasıl olur da değil tonlarca betonu, demiri taşıyıp anıt yapmak, çivi bile çakılamayacak olan SİT bölgesindeki tarih, kültür, sanat katliamını savunabilirsin?
Ve ey devlet;
Madem Erzurum Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nun, 02.11.2006 tarihli kararı, “2863 sayılı yasa kapsamında korunması gerekli taşınmaz kültür varlığı olarak tesciline, tepenin en üst noktasında yapılmakta olan uygulamanın durdurulmasına, alanda yapılacak her türlü uygulama için Koruma Kurulu’ndan izin alınmasına karar verildi...” diyordu... Madem aynı kurul 10.9.2008’de, bu kez de alanda “hiçbir uygulamada bulunulamayacağı ve mevcut yapıların yıktırılması gerektiği” yönünde karar aldı, nasıl olur da buna riayet etmeyenlere ödetmezsin bedelini...

***

Heykeltraş Mehmet Aksoy, Erdoğan’a dava açacakmış “ucube” dediği için “eser” ine!
Geçtiğimiz yıl Kars dönüşü yazdığım yazıya baktım; bana da “garabet” gibi görünmüş o “eser”!
“Yakıştıramamışım” sanatın, tarihin bertaraf aracı yapılmasına!

***

Velhasıl...
“Türban” paranoyası yüzünden asıl tehlikenin farkına varamayan, “laiklikten taviz vermemek” tavrını “din düşmanlığı” na kaydırarak bu ülkenin inançlı insanlarının AKP’nin kucağına atılmasında “oscarlık” rol oynayan medya, bugün benzeri bir hataya daha imza atmakta...
Adam yasayı çiğnemiş, yasayı çiğneyeni korumuş, yasanın uygulanmasını engellemiş... Ne alakası var kardeşim “sanat düşmanlığı” yla... “Heykeli put sanma”yla... İlle de çakacaksan, “yıktırmam da yıktırmam” diyen Kültür Bakanı’na çaksana...
Ha bir de bu gücü nerden aldığını sorsana!


+++

Erdoğan yaptırmadı ki
gücü yıktırmaya yetsin

Hadi medyaya yeni bir hedef gösterelim!.. Bir gün “anıt” diye anılan o şey yıkılırsa, Tayyip Erdoğan’dan çok MHP Kars İl Başkanı Oktay Aktaş’tır müsebbibi(!) Temelinin atıldığı 23 Mart 2006 tarihinden itibaren önce durdurmak, sonra da yıktırmak için hukuk mücadelesi başlatan o! Bu yönde kamuoyu oluşturan o! The Economist’inden tut, BBC’sine, The İndependent’ından Die Welt’ine kadar, heykeltraş Mehmet Aksoy’un “dünya” diyerek arkasına aldığı cenahın her adımını takibe aldığı kişi o! ‘Tecavüzcünün, katilin insanlığı mı olur’ diyerek “İnsanlık Anıtı” adını... ‘Azerbaycan’da işgalci olanlarla mı barışacağız’diyerek “Barış Anıtı” adını değiştiren... Şimdi de “Atatürk’ü alet edemezsiniz” diyerek, “Yurtta sulh cihanda sulh” adını değiştirmeye azmeden o! Ermenistan’ın Türkiye sınırlarında kaldığını iddia ettiği topraklarıyla bütünleşme arzusunu sembolize ettiği gerekçesiyle “Kucaklaşan iki insan figürü” olarak tasarlanan şekle itiraz eden o! Haliyle onsuz “anıt” polemiği olmaz... Derhal aradık, “Erdiniz sonunda muradınıza” dedik. “Ben oraya kazma vurulana kadar yıkılacağına inanmıyorum” demesin mi! Evvelce ortaya attığı “Kars Belediye Başkanı yıkmak istese de ona bu anıtı yıktırmayacaklar!” iddiasını hatırladım.
- Hala böyle mi düşünüyorsunuz?
- Heykeltraşın “dünyaya anlatamazsınız” açıklamasından anlaşılıyor ki yıkamayacaklar.
- İyi ama karar?..
- Ya diasporanın kararı? Bu heykeli Erdoğan yaptırmadı ki yıktırmaya gücü yetsin!
Bu sırada başında Osman Kavala’nın bulunduğu Anadolu Kültür A.Ş.’yi işaret ediyor...
- İyi ama yıkamayacaksa niye yıkacağını söylesin Erdoğan?..
- Kars’a yapılacağı vaad edilen “Lojistik Köy” projesinin merkezinin Sivas olduğu anlaşılınca burada kendisine tepki gösteren Karslıların gönlünü alması gerekiyordu. Anıtın yıkım sözünü vererek hem Karslıların gönlünü almayı denedi, hem de milliyetçi oylara göz kırptı. Yoksa o anıtın yapım iznini veren de o dönemin AKP’li Belediye Başkanı’ydı. Anıtlar Yüksek Kurulu bunca yıl durdu durdu da, Erdoğan’ın Kars ziyaretinin arifesini mi buldu “karar”ı bildirmek için!

+++

‘Yukarıdan birileri engelliyor’ demişti
Erdoğan’ın niyeti “milliyetçi seçmen”e şirinlik yapmak mıdır değil midir bilemem ama Kars Belediye Başkanı Nevzat Bozkuş’un göreve geldiği günden bu yana “anıtı yıkmak” eğiliminde olduğunu biliyorum... Hep aynı şeyi söyledi: “Resmi yazısı gelse hemen yıkacağım!” Hatta “Evet “yıkılsın” diye karar var ama bize el altından gelmiş. Resmi yolla dağıtımı yapılmadan, ben nasıl yıkayım” diye isyan etti “dağıtım izni vermeyen” Kültür Bakanlığı’na kaç kere!
Sözünü sakınmadı söyledi: “Koruma Kurulları’nın kararları var ama “yukarıdan birileri” engelliyor.”
Dün aradım Bozkuş’u. Anıtlar Yüksek Kurulu’nun 6 Ocak 2011 günü aldığı iddia edilen kararı henüz geçmemiş ellerine. “Ama yıkılması yönünde olduğunu düşünüyorum...” dedi. Nasıl olacak, parçalanacak mı, taşınacak mı? Bütün bu sorulara “kararı gördükten sonra” cevap verebileceğini söyledi. Ha bir şey daha vardı söylediği... Heykeltraş Aksoy’a: “Anıt yıkmak Taliban kafasıysa, kanuna uygun olup olmadığına bakmadan, kültür varlıklarına zarar vermek ne?”

+++

Anıt ayakta, meslek etiği yerle bir
2006 yılında Ermenistan’a karşı iyi niyet göstergesi olarak yapılan heykel sit alanına dikildiği gerekçesiyle zaten Erzurum Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu tarafından durdurulmuştu. Şimdi Başbakan’ın emriyle “ucube” ye benzediği için yıkılacak.
Tufan Türenç / Hürriyet

***

Bir toplumun gelişmişliğinin ölçüsü beş yıldızlı otel sayısı değildir. Dünyanın birçok ülkesinde dağ taş beş yıldızlı otel doludur, ama o toplumlar hâlâ geri toplumlardır çünkü heykelleri, resimleri yoktur, sanatları yoktur. Heykeller çoğaldıkça, heykeller ucube değil sanat eseri olarak görüldükçe, kitapların zararlı değil yararlı olduğu öğrenildikçe o beş yıldızlı oteller zaten kendiliğinden çoğalır.
Okay Gönensin / Vatan

***


Ermenistan ile kapılar açılsın, barış olsun diye Azerbaycan’ı bize düşman eden Başbakan, Ermenistan’dan görülen ’Barış Heykeli’nin ucube olduğunu söylemiş ve yıkılmasını istemiş.
Barış Heykeli yıktıran Başbakan olarak tarihe geçecek zaar...
Olur tabii... Burası Türkiye...
Nihat Sırdar / Akşam

***

Böylece Başbakan’ın başka özellikleri yanında bir de plastik sanatlar eleştirmenliğine eğilimi ve yeteneği olduğunu da öğrenmiş bulunuyoruz.
Ama bu öyle bir tür eleştirmenlik ki beğenmediği bir sanat eserini, yıkıp yok etmeye kadar varan bir öfkeyi de içeriyor!
Eğer tarih boyunca her eleştirmenin beğenmediği sanat eseri yok edilecek olsaydı, geçmişten günümüze hiçbir şey de kalmazdı.
Mehmet Y. Yılmaz / Hürriyet

***


Başbakan dilediği sanat eseri için dilediği yorumu yapar. Tabii bir şartla:
Başbakan bir heykele “ucube” dediği anda...
“Demeçten vazife çıkaran” yalakaların, sevimsiz bir telaşla o heykeli bulunduğu yerden kaldırmamaları gerekir.
Ahmet Hakan / Hürriyet

***

Başbakan, Erdoğan bütün yaptıklarını örtecek, demokratik davranışlarını sunileştiren; hukuk, ahlak, kültür ilkeleriyle çelişen çok yanlış bir şeye karar vermiş görünmektedir. Karakterinin özünü ortaya koyacak bu hatasını görmeli, ve nasıl isterse öyle, vazgeçmelidir. Benden yazması, bu kararın yükünü Başbakan Erdoğan değil, kimse taşıyamaz!
Anıt oradan kaldırılırsa, gölgesi orada kalır, o gölge Erdoğan’ın yaptıklarını, resmini ve sesini kapatır! Karar kendinindir!
Tarhan Erdem / Radikal

+++

Bu ne garip buluşma!
Cezayir Lokantası... Sol sosyetenin ve Cihangir entelektüellerinin uğrak yeri... O akşam bir salon kapatılmıştı. ’Balyoz’konuşulacaktı. Kamuoyunda ’Balyoz Paşası’olarak bilinen Çetin Doğan’ın kızı Pınar Doğan ve ekonomist eşi Dani Rodrik aylar süren çalışmaları sonucu soruşturmada buldukları açıkları paylaşacaklardı. Powerpoint dosyalarından sunumlar hazırladılar, projeksiyon kurdular, Cezayir Restoran’da davetlileri beklemeye koyuldular. Ahmet İnsel, Amberin Zaman, Aslı Aydıntaşbaş, Kadri Gürsel, Ayşe Buğra, Hakan Altınay geldi... Davetli oldukları halde Hasan Cemal, Şahin Alpay, Mustafa Karaalioğlu, Eyüp Can Sağlık, İsmet Berkan, Umur Talu, Alper Görmüş, Ali Bayramoğlu ve Kürşat Bumin ise gelmedi. Kim bilir ne mazeretleri vardı...
Bir ilginç not da Cezayir’deki gecenin organizatörüyle ilgili... Kamuoyunda ‘Kızıl milyarder’ olarak bilinen Osman Kavala bu buluşmayı düzenledi.
Oray Eğin / Akşam

+++

Hata rekoru...
* Tarhan Erdem Radikal’de, heykelin yapımına 2009’da başlandığını yazdı oysa çalışmaya 2006’da başlandı...
***
* Hemen bütün gazeteler adına “İnsanlık Anıtı” diyor. Oysa “anıt” defalarca isim değiştirdi en son “Yurtta Sulh Cihanda Sulh Anıtı” adında karar kılındı...
***
* Vatan’ın MHP Kars İl Başkanı diye tanıttığı kişi aslında Kars’ın AKP’li Belediye Başkanı!

Yazarın Diğer Yazıları