Türklük, din, memleket aşkı özveri ve Yasin Haşimoğlu...
Yasin Haşimoğlu'nu hatıralarını okudum. Dr. Erdal Aydoğan yayına hazırlamış, Salkımsöğüt Yayınları'nca yayımlanmış.
1895 doğumludur Oltulu Yasin Bey. Onun çocukluk yıllarında Oltu, Rusların elinde, Rus okullarında okuyor, birincilikle bitiriyor, ödül olarak Rusya içlerine geziye götürülüyor. Oralarda hangi milletten olduğu sorulduğunda, birileri gibi saklamıyor, "Rusya Müslümanıyım" demiyor, göğsünü gere gere "Türküm" diyor.
O Türküm diyor da, Ruslar bizimkilerin Türküm demelerinden hiç mi hiç hoşlanmıyor. Türklüğü silmek için de bizim din adamlarımızı kullanıyor. Yasin Bey anılarında o günleri şöyle anlatıyor:
"Mektepte din serbest olduğu gibi Türk talebeye dinî ders vermek için ücreti hükümet tarafından verilerek, Hoca Yakup Efendi tayin edilmişti. Hıristiyanlar kendi milletiyle övünürdüler. Onlara yasak değildi. Türklere milliyetçilik yasaktı. Ben Rus'um, Müslüman'ım dedirtmeye ve bu suretle millî hisleri söndürmek ve halkı din yoluyla uyuşturmak, Rusların ana prensibi idi."
Bütün bunlara karşı bulduğu yöntem şu: "Her Türk genci Türklüğünü yaymalı ve onu soğukkanlılıkla müdafaa etmelidir."
O öyle yapıyor, Oltu'nun kurtarılıp yeniden ana vatana katılması için uğraşıyor. Sarıkamış Harekâtı öncesi bu oluyor ama kısa sürüyor... Sonra sürekli mücadele... Nihayet 25 Mart 1918 yılında Ordumuz Oltu'ya giriyor, o gün Yasin Haşimoğlu'nun en mutlu günü oluyor. O yılın Ekim ayında Mondros Mütarekesi imzalanıyor, ordumuz yine 93 Harbi sınırlarına çekilecek. Çekiliyor ve harbin galibi İngilizler geliyorlar Oltu'nun bağlı olduğu Kars'a. Ermenilere verecekler oraları. Karslılar "Cenubi-Garbi Kafkas Cumhuriyeti Hükümeti"ni kuruyorlar. Buna bağlı olarak Oltu'da da "Şura Hükümeti" kuruluyor, başında Yasin Bey'in ağabeyi Yusuf Ziya Bey. Yasin Bey de Kars'a gidiyor bir askeri birliğin başında, Kars Kalesi'nde bir tabyada komutan. İngilizler dediklerini kabul ettiremeyince Kars'ı işgal ediyorlar, Cenubi Garbi Kafkas Cumhuriyeti Hükümetini dağıtıyorlar ve yetkililerini Malta'ya sürgüne yolluyorlar.
Haşimoğlu, askerini bu badireden kurtarıp Oltu'ya dönüyor. Oltu'ya sokmuyorlar Ermenileri.
Son Osmanlı Mebusan Meclisi'ne Oltu Mebusu olarak seçilir Yasin Bey, fakat gidemez, o Meclisin dağıtıldığı haberi gelir, Ankara'ya gider, yeni Meclise. 25 yaşındadır. 23 Nisan 1920 tarihine yetişememiştir, 19 Mayıs 1920'de Meclise takdim edilir, yaptığı konuşma gözyaşları ve alkışlarla karşılanır.
Mebusluğu bitince Oltu'ya döner Haşimoğlu. "Askerlik yapmamışsın, gel" derler, gider, Kars'ta komutanlık yaptığı tabyada er olarak askerlik yapar. Sonra memuriyetler, ticaret, siyaset... Ama hep ülkesi, hep Türklüğü... Birinci Meclisin üyelerine maaş bağlanmasına bile karşı çıkar, "Milletin boynuna yük etmeyin" diyerek.
1986 yılında uçmağa vardı Yasin Haşimoğlu, bu kitapta yok ama rahmetli Hasan Pulur'un yazdığı son derece çarpıcı bir anıyı aktararak bitireyim yazımı: Oğlu Dinç, babasının Mustafa Kemal imzalı İstiklal Madalyası cüzdanının arasında, dörde katlanmış askerlik terhis belgesini bulur. Altına el yazısıyla şunları yazmıştır: "Ben Millî Mücadele'de mebusluk yaptıktan sonra, bir de komutanlık yaptığım yerde, memleketime er olarak hizmet ettim. Hayatta en çok gurur duyduğum vesika budur."