Türkiye’yi cehalete teslim etmeyelim
Dağ tepe yollarda geçen ve pek sık buluşamadığımız son birkaç günün ardından yeni haftaya Sizden Gelenler’le başlayacağız da, Diş Hekimi Mehmet Kulaksız’dan gelen yazı tam 40 sayfa! Yine de oturdum okudum özetledim bu zamansızlıkta. “Aklı erenler ermeyenlerin ülkeyi heba etmesine izin vermesin” diyor Kulaksız kısaca;
“....Daha idealist yöneticileri seçebilmek için milletimizi sorgulayan, düşünen bir topluma dönüştürme yani eğitme noktasında daha hızlı hareket etmek durumundayız. Problemlerimizi çözebilmek, gelişimi sağlamak, ileri ülkeler arasına katılabilmek için buna mecburuz. Ülke idaremiz öyle veya böyle yine de eğitilmiş insanlarımız ile götürülmektedir. Fakat iktidara gelip iktidar nimetlerinden istifade etmek isteyen kişi, zümre veya gruplar her zaman idealist olmuyor. Toplumun dinsel, etnik veya farklı yanlarını kullanıp toplumun bütünlüğünü bozuyor, enerjisini yiyor, gelişimini bozabiliyor. Devlet neticede eğittiği, öğrettiği insanlar vasıtası ile görevini yapıyor, devlet çarkı dönüyor. Ülke lokomotifini çekenler eğittiğimiz insanlarımız. Mühendisler, avukatlar, doktorlar, iktisatçılar, eğitimciler, hakimler, savcılar, işadamları, sanatçılar, sporcular, askerler v.b Bu grup hem demokrasimizin, hem de ülkemizin koruyucusudur. Olmak zorundadır, çünkü varlıkları buna bağlıdır. Bu gruplar görevini yapmazsa ülke vagonunun yürümesi mümkün değildir.
...Eğer ülkede eğitim oranı iktidar seçimini değiştirebilecek oranlarda değilse, iktidara karşı demokrasinin kendini koruması zorlaşır. Çünkü gelen iktidar demokrasinin kuralları ile oynamaya başlayabilir. İktidar demokrasi anlayışını art niyetlerden, eğitimsizlikten, menfaat odaklarından beslerse ülkelerin ileri gidişi duraksar, geriler ve çıkmazlara girer. Bundan dolayı eğitimli kesimler mutlak denetimci olmalı ve yapılanları takip etmelidirler. Bu kesimler farklı düşünse dahi ülke menfaatleri, demokrasi kuralları noktasında ortak tavır göstermek zorundadır.
...herkes bilsin Türkiye Cumhuriyeti oy vererek kurulmadı, kazanılmadı. Türkiye Cumhuriyeti Anadolu’da savaşlarda, hastalık ve sefaletlerde verilen 2,5-3 milyon şehidin, Rumeli’de göçlerde, savaşlarda, hastalık ve sefaletlerde verilen 3-3,5 milyon şehidin kanları ile kuruldu. Bu günkü sayılara vursak belki 25-30 milyon şehittir. Öyle kazanılan vatanımızın, böyle harcanmasına izin vermeyelim. Yoksa şehitlerimizin vebali çocuklarımızdan çıkacaktır. Oy verirken işte bunlar gözümüzün önüne gelsin.”