Türkiye’ye Fenerbahçe kadar önem verin
Bir süredir Türkiye’yi gözlüyor, yeni Türkleri, yeni Türkiye’yi anlamaya çalışıyorum. Derler ya tarih tekerrürden ibarettir diye, gerçekten öyle, yalnız süreleri ve aktörleri farklı. Bayramın birinci günü Antalya’dan yolcu bekliyordum. Bir yol kenarı kahvesinde beklemek için oturup çay içerken, birkaç köylü geldi. Tertemiz giyinmişler. Öyle pahalı değil ama temiz bayramlıklar. Benimle ve kahvede bulunan herkesle bayramlaştılar dengeli bir saygı içinde. Komşularım, yoldan geçerken durup bayramlaştı. Kapıya hiç tanımadığım köylü çocuklar geldi. Ben hazırlıksızdım ama küçüklere şeker ve para verdim, isterdim benim gibi bir mendil içinde alsınlar parayı. Dedim ya hazırlıksız yakalandım. Bayram, yani hem askeri hem de sivil olanı bir araya geldiği için bazı kişileri şaşırtmış. Böyle günlerde her evin penceresine asılan Türk bayrakları önce parmakla sayılacak kadar azdı. Ben de babamdan kalan koca Türk bayrağını astım camdan aşağı. Onu görünce içim bir tuhaf oldu. Sizler bilmezsiniz, gurbet ellerde Türk bayrağına duyulan özlemi, İstiklal marşı söylemenin verdiği hazzı. Bayram mesajları aldım. Kimi yalnız şeker bayramını, kimisi de yalnız 30 Ağustos’u kutluyordu. Bu da Türk halkındaki bölünmüşlüğün bir başka şekli galiba.
Gazetelere bakıyorum, 30 Ağustos’ta kim vermiş resepsiyonu, hükümet ne açıklama yapmış genelkurmay internet sitesi veya dinleme telefonların üzerinde yorumlar falan filan. Yani bir çuval laf salatası. İşin gerçek tarafı, Türk silahlı kuvvetleri, bana göre, görünüşte yenik ve sürekli ricat halinde bir ordu şeklinde. Askerin giydiği üniformayı şerefi onurlandırır. Bunun töreninde ne taşıdığı, nasıl durduğu falan işin cilası teselli ise martaval.
Kafasına torba geçirilmiş, hesap sorulmamış. Genelkurmay karargâhındaki gizli konuşmaları internete sızmış. Kozmik denen gizli mekânlarında birileri cirit atmış. Başkalarının iznine bağlı ülke topraklarını koruma operasyonları, kendi topraklarında işgal ordusu muamelesi. Bu ordunun ne silah taşırsa taşısın, nasıl yürürse yürüsün, o askeri ve orduyu güçlü olduğu anlamına gelemez. Biliyorum yazdıklarım size garip gelebilir. Ama elimde olmadan ABD ile kıyaslıyorum da iktidarı muhalefeti her Amerikalı askerlerine her alanda her konuda sahip çıkar. Asker Amerikalıların başkaları için olmasa bile kendileri için onur ve gurur kaynağıdır. Ülkesi için ölen askerlerin her cenazesi için Amerikan başkanları ya törene katılır veya ülke topraklarına getirilişinde karşılar. Asker aleyhine konuşan her siyasetçinin siyasi ömrü kısa olur. Amerikan halkı gelecek dönemde onlara oy vermez. Bizde ise asker trafik polisine dönmüş gibi.
Türkiye’de gördüğüm kadarı ile siyasi muhalefet de yok gibi. Mesela CHP genel başkanının ne işi var Somali’de. Ne yani Erdoğan ile mi yarışıyor, hazırladığı gündemde dans ediyor. Zaten bu partiler hazırladı AKP’nin iktidara gelişini. Ana ve küçük muhalefetin katkısı yok mu?
Bayram ziyaretlerinde bakıyorum anayasa tartışıyorlar. Kardeşim bu güne kadar iktidar partisini hangi konuda değişiklik, fikirlerinde sapma yapabildiniz. Ne yani uzlaşma ruhunu mu temsil ettiğinizi halka göstermek istiyorsunuz? Yok öyle bir şey. Boşuna kendinizi kandırmayın. Bu kadar yıldır hangi yönde bir kırılma veya eğilme sağlayabildiniz, Cumhuriyetin, laikliğin temeline dinamit konulurken. Sizlerin yapacağı, köy köy, kapı kapı dolaşarak halkla konuşmak, anayasada neler yapılmasını istediklerini belirlemek ve bunlara dayanarak bir taslak hazırlamak. Gerisi gene AKP akıntısında salınan bir dal parçası misali onların oyununa gelmekten öte bir şey olamaz. Bu tür olayları ben hem gazetecilik hayatımda, hem de yaşadığım dönemde çok gördüm. Gençler hatırlamaz ama ben Demokrat Parti, Ecevit iktidarı ve Turgut Özal dönemlerinde yaşananların değişik frekanslarda Türkiye’de yaşandığını gördüm. İçimi acıtan ise, bir Fenerbahçe için kavga eden taraftarın, ülkesi için bu kadar yaygara koparmadığı.
Kardeşlerim, topraklarına, vatanına sahip çıkmazsan, gün gelir üzerinde ezan okuyacağın, futbol oynayacağın toprakları da Irak’ta, Mısır’da, Libya’da, Tunus’ta olduğu gibi elinden alırlar sen de ağzın açık seyredersin.