Türkiye’nin yeni baş belası!
Frene basmasına rağmen, ABD’nin Orta Doğu’daki konumu ile ilgili tartışmalar, yeni ve “derin” kuşkular doğuruyor. ABD’nin askerlerini tamamen Irak’tan çekmesi veya çekememesinin, yeni badirelerin doğmasına yol açması bekleniyor.
“el-Kaide” tehlikesi de göz önüne alınırsa, ABD’nin projelerini uygulama şansı azalıyor.
Gerçi, ABD “muamma” gibi görünen projelerini biraz da Orta Doğu’da bulunan bazı liderlere güvenerek sürdürmeye çalışıyor.
Üstelik Fas gibi, sakinleştirdiği Libya gibi Arap ülkelerinden “olumsuz” sesler yükselmeyeceği umuluyor.
Madalyonun öbür ucunda Mısır halkının beklenmedik yeni ve bitmeyen direnişi, her şeyden önce diğer Arap ülkelerine umutsuz olsa da “cesaret” veriyor.
Belki de Mısır, uzun yıllardan sonra, ilk defa ABD’ye karşı iki tavır içinde kalıyor.
Zaten Tunus, başı çekmenin heyecanını yaşıyor.
Çok yaygın görüşlere göre; ABD’den her şeyden önce, İsrail’in güvenliğinin yanı sıra özellikle Orta Doğu’da petrol ve su yollarını denetim altına almak asıl gayesiyle devreye sokmadığı GOP yerine yeni planlar bekleniyor.
Bölgedeki Arap ülkelerine başta “demokrasi” olmak üzere “huzur” ve “sükûn” vaat eden, bir yerde de Bin Ladinvari eylemler yüzünden potansiyel tehlike görünen “gücü” sakinleştirme operasyonlarını başlatması beklenen ABD projeleri, beraberinde bakalım ne sürprizler getiriyor?
Dileriz ki, yeni projeler kalıcı ve adil barıştan yana olsun ve de “Yıldız Savaşları Projesi” gibi sadece “tehdit” amaçlı bir mekanizma oluşturmasın.
Görünen şimdilik odur ki, ABD’nin aklı fikri, başta İran olmak üzere bütün İslam ülkelerine odaklanmış bulunuyor.
Oysa, gelişmeler sonunda hazır frene basmışken ABD’nin dünya jandarmalığından artık usul usul vazgeçmesi gerekiyor.
Öte yandan, gerek ABD gerek Türkiye’nin el-Kaide orijinli örgütlerin eylemlerinden zor duruma düştükleri de artık Batı medyası tarafından dillendiriliyor.
Nitekim, New York Times Gazetesi ve Reuters Ajansı’nın, uzun süredir bilinen fakat bir türlü gündeme esaslı bir şekilde getirilmeyen el-Kaide’nin tehlikeli varlığını ve tehditlerini dünyaya yaydığı görülüyor.
New York Times Gazetesi’ndeki Tim Arango imzalı analiz, Türkiye’nin Suriye politikasında düştüğü zor durumu değerlendiriyor.
Başbakan Erdoğan’ın ve Türkiye’nin Suriye’deki savaşın başından bu yana muhaliflerin en büyük müttefiki ve destekçisi olduğunun belirtildiği haberde radikal İslamcıların gücü ellerine geçirmesinden sonra Türkiye ve özellikle ABD’nin zor durumda kaldığı ifade ediliyor.
Arango, ABD’nin kimyasal silahların yok edilmesi konusunda Beşşar Esad ile beraber çalıştığını hatırlatıyor.
Türkiye’nin ABD desteğinden de mahrum kaldığının altını çiziyor.
Geçtiğimiz hafta içinde Türkiye’nin sınırda el-Kaide’ye bağlı gruplara ateş açtığına dikkat çeken Arango bunu ’radikal İslamcıları desteklemediklerine’ dair dış dünyaya bir mesaj olarak yorumluyor.
Analizde, ayrıca Türkiye’nin ABD’nin askeri müdahaleden vazgeçmesine sinirlendiği Esad’ı iktidardan indirmenin tek yolunun ’zor kullanmak’olduğuna inandığı yorumu yapılıyor.
İngiliz haber ajansı Reuters ise, Suriye’nin kuzeyinde el-Kaide’nin güçlenmesinin, Türkiye’yi yeni bir güvenlik tehdidiyle karşı karşıya bıraktığını yazıyor.
Reuters Ajansı’nın yorumuna göre, uzun süredir Suriye’nin parçalı muhalefetine desteğin liderliğini yapan Türkiye, bunun Beşşar Esad yönetiminin devrilmesini hızlandıracağını ve radikal İslamcı unsurların denetim altında tutulmasını sağlayacağını savunuyor.
Ancak yoruma göre, el-Nusra Cephesi ile Irak ve Levant İslam Devleti (ISIL) gibi radikal İslamcı grupların, son haftalarda Türkiye sınırına yakın bazı bölgelerin kontrolünü ele geçirmesiyle, Ankara’nın stratejisinin hatalı olduğu giderek ortaya çıktığı ileri sürülüyor.
el-Kaide orijinli örgütler yüzünden ABD ile Türkiye’nin “derin” bir görüş ayrılığına düştüğü yorumları da yapılıyor.
Özetle, el-Kaide’nin Türkiye’nin başına bela olduğu şimdi daha açık bir şekilde belli oluyor.