Türkiye'nin müzakere maskaralığını noktalayacak gücü var mıdır?
KKTC Cumhurbaşkanı Dr.Derviş Eroğlu geçen hafta önemli açıklamalarda bulundu. Cumhurbaşkanı Eroğlu KKTC’yi Koruma Derneği heyetini kabulü sırasında yaptığı açıklamada Rum tarafı ile sürdürülmekte olan müzakerelere değindi. Rum tarafının Avrupa Birliği’ne girdikten sonra müzakereleri uzlaşmamak için sürdürmeye başladığına, bunun en son örneğinin son zirve öncesi Rum Ulusal Konseyin’den 4 konuda çıkarılan “hayır” kararı olduğuna işaret etti. Eroğlu açıklamasında “Peşinen hayırlarla gelen bir tarafla anlaşmaya varmak tabii ki mümkün değildir. O nedenle biz onlara saygı duyarken, onların da bizim haklarımıza saygı duyması, karşılıklı saygı çerçevesinde müzakere edilirse bir anlaşmaya varılabileceğini karşı tarafın da bilmesi gerekir. ‘Ben nasıl olsa devletim, Avrupa Birliği üyesiyim. Dolayısıyla bir anlaşmaya ihtiyacım yok’ diyerek müzakereleri ileriye atma gayretleri sergilemenin de bir anlamı yoktur. Anlaşma niyetin yoksa, çıkarsın adam gibi ‘Ben bu şartlarda herhangi bir anlaşmaya ihtiyaç duymuyorum’ diyebilirsin. Dolayısıyla 48 yıldır devam eden müzakerelerin daha fazla devam etmesini kabullenmek mümkün değildir” diyerek Rum tarafıyla sürdürülmekte olan müzakere maskaralığına artık nokta koymanın zamanı geldiğini belirtti.
Cumhurbaşkanı Eroğlu’nun bu açıklaması 50 yıla yakındır sürdürülmekte olan rezaletin sonlandırılması açısından oldukça memnuniyet vericidir. Neredeyse 50 yıldır Rum’un esiri olduk ve masa başında yeterinden fazla zaman kaybettik. Enerjimizi devletimiz KKTC’nin tanınması için harcayacağımıza, katillerimizle ’ortak federasyon ’kurmak için boşuna sarfettik. Rumla anlaşmak kadar anlaşmamak hakkımızın olduğunu, uzlaşmaz Rumun keyfini artık bekleyemeyeceğimizi dünyaya anlatmalıyız. Rum uzlaşmazlığını vakit kaybetmeden belgeleriyle bütün dünyaya duyurmalıyız.
Cumhurbaşkanı Eroğlu müzakerelerle ilgili görüşlerini NTV - BRTK ortak yayınında da açıklamaya devam etti. Eroğlu kendilerine göre, devam eden görüşmelerde son bir gayretle de bir sonuç alınamazsa, bunun müzakereleri sürdürmenin hiçbir anlamı olmayacağı anlamına geleceğini söyledi. Eroğlu, 1 Temmuz’dan sonra federasyon formülünün masada kalıp kalmayacağına ilişkin olarak da, Genel Sekreter ve BM’nin gerçekleri görme zamanı geldiğini, dünyada federasyonların dağıldığını, böyle zamanda Rumların federasyona karşı çıkmalarına rağmen federasyon peşinde ısrarla koşmanın bugüne kadar sonuç doğurmadığı gibi ihtimalinin de azaldığının görülmesi gerektiğini ve BM’nin bunların ışığında strateji geliştirmesi gerektiğini düşündüğünü belirtti.
Cumhurbaşkanı Eroğlu “Sayın Hristofyas sadece ‘alma’ kelimesini biliyor, verme kelimesini bilmiyor. Bu karşılıklı al-verlerle çözülecek bir konudur. Rum tarafının al-vere girme niyeti yok. Alayım ama bir şey vermeyeyim. Hristofyas, geçen gün Bizim Türklere vereceğimiz bir şey yok ama alacağımız çok şey vardır dedi. Böyle bir düşünce içerisinde olan tarafla müzakere masasında oturuyoruz. Ben, anlaşma isteyen ve müzakere masasında oturan bir kişi olarak anlaşma umudumu yitirmekteyim. Rum tarafının müzakere masasındaki tavrını ve anlaşma niyetinde olmadıklarını görüyorum” diye sürdürdüğü açıklamasında sabırlı bir siyasetçi olmasına rağmen Rum tarafının sabırları taşırdığını da vurguladı.
KKTC Kurucu Cumhurbaşkanı Denktaş Rumlarla sürdürülen müzakerelerin önemli bölümünde, yıllarca Kıbrıs Türkünü temsil etmiştir. Özel bir görüşmemizde “bana kalsa bu Rumlarla çoktan görüşmeleri keserdim. Birkaç kez yaptım da.
Ancak daha sonra Türkiye’nin yüksek çıkarları söz konusu olduğu için masaya dönmek zorunda kaldım. Konu Türkiye olunca akan sular durur. Allah Türkiye’ye güç versin.Güçlensin de bizleri masaya oturmaya mecbur bırakmasın.Kabul edemeyeceğimiz planları onaylamamızı istemesin” demiştir.
Mesele budur. Soru basittir: Anavatan Türkiye’nin müzakere maskaralığını noktalayacak gücü var mıdır,yok mudur?