"Türkiye’nin etnik parselasyonu!"
Arapça kökenli Azap (azab-azep) sözcüğü Selçuklu’da ve Osmanlı’da bir askerî sınıf adıydı. Ama bu ad, özellikle İç Anadolu’da yüzyıllardır yoksulluğu da tanımladı. 1960’lı yıllara kadar köylerimizdeki yoksul aileler, yetişkin erkek çocuklarını kendi köyünde veya başka köylerdeki varlıklılara ‘Azap’ olarak verirlerdi. Azabın görevi; bağ, bahçe, tarla işleriyle uğraşmak; evin hayvanlarına göz-kulak olmaktı. Azaba -yaptığı işe göre devede kulak- yıllık bir bedel de ödenirdi. Ama azap ailesiz, kimsesiz ise; yandı! Böylesi, evin ahırında yatar; her işe koşulurdu... Kısacası bu insanların, Azap sözcüğünün bir diğer anlamı olan “eziyet” ile örtüşen çileli bir yaşamları vardı.
Şimdi size bir “Azap”tan söz edeceğim:
Adı: Ziya Hızıroğlu... 75 yaşında. Köy kuran bir ailenin çocuğu olmasına karşın; ataları tüm topraklarını köyün zalimine kaptırınca; babası da, kendisi de azaplıkla büyür... Azaptır ama beyni özgürdür. İlkokul eğitimiyle memuriyete girer. Dışarıdan Ortaokulu, Liseyi bitir; Ankara’da Çankaya ilçesine Nüfus Müdürü olur! Ve Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk’ten takdirname bile alır... Bitmedi; toplumcu düşüncelerini bıkmadan, yılmadan, sürekli olarak kitlelere ulaştırır...
75 yaşındaki bu Atatürk genci, geçtiğimiz yıl; başında Kuvayı Millîye kalpağıyla ART televizyonunda sevgili Saygı Öztürk’ün konuğu oldu. Heyecanını, başarma azmini, yurt sevgisini Türkiye ile paylaştı. Ve daha bir kalıcı olsun diye; “Azabın Oğlu ve Anıları”yla yaşadıklarını,“O’nun Gözüyle Mercek” de şiirlerini,“Doğal Sevgi mi, Tanrısal Korku mu?” ile de araştırmalarını kitaplaştırıp topluma sundu. Doğal çığlıklar içeren bu eserlere 312 580 86 55 numaralı telefondan veya ziyahiziroglu@hotmail.com e.posta adresinden ulaşabilirsiniz.
Kültürden, kitaptan söz etmeyi sürdürelim...
Süreyya Köle’nin romanı olan “Yakası Kürklü Yeşil Parka” bir başka azaplı (eziyetli) yılları anımsatıyor bizlere... 1970’li yılların bunalımında küçücük bir işçi kızının toplumsal olayları algılayışı dile getiriliyor. Okurken o zor yılları yaşıyorsunuz. Yazarın toplumcu bakışı olayları değerlendirmede size ölçüt oluyor. Gerçek yalın biçimde sunuluyor. Süslü sözler, olay kurgusu yok. Yazar yaşadıklarını, her an kendisini gözlemleyen bir başkasına anlattırıyor. Evet, bu roman okunmalı! Eser Broy Yayınevi ürünü. Kitabı, 212 513 79 00 numaralı telefondan edinebilirsiniz.
Kaan Turhan, Türkiye’nin gizlenen ‘yaralarını’ göstermeyi inadına sürdürüyor... Ülke geleceğini karartan uygulamaların dile getirildiği “Madenler ve Emperyalizm” den sonra “Sivil Casus” ve “Devşirme Gençlik” ile karşımıza çıktı. “Sivil Casus”ta çok beğendiğim bir bölüm var:“Türkiye’nin etnik parselasyonu!” Bırakınız her sayfasındaki belgeli zıpkın gibi sözleri; bu kitap, sadece bu bölüm için okunmalı! “Devşirme Gençlik” de öyle. Bu ülkede dönen dolapların belgeli açıklamalarını öğrenmek isteyen herkes Kaan Turhan’ı okumalı!
Kaan Turhan’ın kitapları Asya Şafak yayını. Bu harika kitapları 212 513 79 00 numaralı telefondan isteyebilirsiniz.
Aktarmada geç kaldığım bir bilgiyi de vermek istiyorum: Berfin Bahar’ın Kasım sayısında ağabey Alper Akçam’ın; ‘soykırım uzmanı’ Taner Akçam’a yönelik sözleri yayımlandı. Alper Akçam’ı, bilgelik teknesinde yoğrulmuş bu sözlerinden dolayı gönülden kutluyorum. Anneleri Kırıkkale Lisesi’nden saygıdeğer bir öğretmenimdi. Ermeni diasporasının rüzgârındaki Taner Akçam’ı tanımak için, Alper Akçam’ın yazısı
kesinlikle okunmalı, diye düşünüyorum.
Haftaya buluşmak dileğiyle...