Türkiye’nin eksensiz dış politikası
ABD, Irak’tan askerlerini çekti. Cumhurbaşkanı’nın Sünni yardımcısı, Şii başbakan Maliki’den kaçıp Erbil’de Kürtlere sığındı. Başbakan Maliki, ABD’nin çekilmesinin ardından Kürtlerle ittifak arayışıyla Irak’ın kuzeyine giden Haşimi hakkında, korumalarına kendisini öldürtmeye çalıştığı iddiasıyla yakalama kararı çıkarttı.
Haşimi, Türkiye’nin duruma müdahil olmasını istiyor. Türkiye ise işgal sonrası Irak’ın merkezi yönetimiyle iyi ilişkiler içerisinde değil. Türkiye doğrudan Irak’ta inisiyatif alma yeteneğini de büyük ölçüde kaybetmiş durumdadır. Türkiye, Irak’taki iç çatışmanın büyümemesi için ABD’ye “Irak Başbakan’ı Maliki daha fazla şımartılmamalı” mesajını verdi. Ankara’nın Malikiye verdiği diğer mesajlar da şöyle: Seçim öncesi verdiğiniz sözleri tutunuz. ABD, Irak’tan çekildi diye bir mezhebin ülkede hakim olma ısrarından vaz geçin. Irak’taki durumu Suriye ile ilişkilendirmeyin. Suriye’nin iç işlerine karışmayın.
Irak, Türkiye’nin mesajlarını dikkate almamış görünüyor. Zira Irak, Türkiye’nin Suriye üzerinden Orta Doğu’ya açılmasına ilişkin kara yolu hattını Irak’a çekme girişimlerine Suriye’yi zayıflattığı için karşı çıkıyor.
Türkiye fiilen İran, Irak ve Suriye tarafından, yani “Şii Hilali” tarafından güneyden kuşatılmış durumdadır. Bu nedenle olacak Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Türkiye’nin Orta Doğu bölgesinde hiçbir kutuplaşmaya taraf olmadığını söyleyerek, “Bölgesel bir ’soğuk savaş’çıkarmak isteyenler var, bunu açık söyleyeyim. Bölgesel bir soğuk savaşı engellemeye kararlıyız. Bölgesel bir mezhep gerilimi, bütün bölge için bir intihar olur” uyarısında bulundu.
Ahmet Davutoğlu bu bağlamda Tahran’ı ziyaret öncesinde “ister İran-Arap gerilimi, isterse belli eksenler oluşturma çerçevesinde olsun Türkiye bütün bu kutuplaşmalara karşıdır. Benim Tahran’a götüreceğim önemli mesajlardan biri de budur” dedi.
Ahmet Davutoğlu’nun gözden kaçırdığı şey, bölgede mezhep ilişkisinin ülkeler arasındaki ilişkilerden daha fazla karşılığı olduğudur. Davutoğlu’nun “biz bölgede bütün gruplarla iyi ilişkiler kurmak istiyoruz” türünden yaklaşımları mezhep söz konusu olduğundan anlamını yitiriyor.
Diğer yandan Beşşar Esat ile Türkiye ilişkisinin aynı zamanda Türkiye ile Maliki ve Türkiye ile Ahmedinecat ilişkisi olduğu gerçeğini de gözden ırak tutmamak gerekiyor. Türkiye ABD ilişkisinin aynı zamanda Türkiye İsrail ilişkisine indirgenmesi söz konusu olduğu gibi.
Ayrıca Türkiye ile İran hem birbirleriyle iyi ilişkiler hem de birbirlerinin karşıtlarıyla birbirlerine karşı tavır içinde bir görüntü veriyor. Türkiye, İran’a karşı NATO (ABD) Füze Kalkanı radarını Malatya’ya konuşlandırarak böyle bir tavır sürdürüyor. Bunu yaparken yalnızca “kediye kedi” demiyor. İran da Türkiye’nin Fransız Parlamentosuna Ermeni tasarısına en sert tepkiyi verdiği sırada, İran Cumhurbaşkanı Ahmedinecat, Sergisyan’ın davetlisi olarak Erivan’a gitmişti. İran ile Türkiye ilişkilerinin, bu yönden bakıldığından düz bir çizgi üzerinde yürümediği görülüyor.
Aslında Irak, mezhep temelinde fiilen bölünmüş durumdadır. Suriye, İran ve Irak’ın şii yönetimleri ortak hareket eden bir görüntü veriyorlar. Her üç yönetimin de Türkiye’ye karşı tavrı giderek sertleşiyor.
AKP iktidarının, ABD’ye endeksli olarak yürüttüğü dış politika Türkiye’yi bağlı olduğu jeopolitikten kopartmıştır. Davutoğlu’nun yürüttüğü, herkesle iyi ilişkiler kurmaktan herkesle başkası için kavgalı olmaya evrilen bir dış politikadır. Türkiye, mevcut haliyle eksen kayması değil eksensiz kalmasıyla sonuçlanacak bir dış politika yürütmektedir.