Türkiye Washington'dan nasıl görünüyor?

Türkiye kendi derdine düşmesi gerektiği bir sırada gene magazin haberleriyle uğraşırken ABD’de önemli gelişmeler yaşanıyor. Hatırlarsanız bu yıl Kasım ayında ABD Başkanlık ve milletvekili ile senato üçte bir yenileme seçimleri yaşanacak. Ancak ekonomi de olduğu gibi Amerikalı seçmenin de kafasının karışık olduğu ortada.
Cumhuriyetçilerin çıkardığı aday McCain’in yaşı ve sağlığı önemli bir faktör. Eğer seçilirse 75 yaşındaki McCain Amerikan tarihinde başkanlığa seçilen en yaşlı aday olacak. Cumhuriyetçi adayın en önemli engeli ise Bush’un ülkeyi getirdiği ekonomik bunalım. Birçok seçmen bu durumdan ancak başka bir partinin, Demokratların başa geçmesi ile kurtulacaklarına inanıyor.
Ama Demokratlar içinde önemli bir engel var. Etnik olarak bir siyahın başkan olmasını tutucu seçmenler istemiyor. Bunun en son kanıtı beyazların ve seçimlerde karar noktası olan eyaletlerde siyahî Obama’ya destek vermemeleri. Hillary ise ne yazık ki, giderek geri kalmaya başladı ve ara açılıyor. Sorunun büyük parti kurultayında çözülmesi bekleniyor.
ABD Başkanı Bush ise giderayak Ortadoğu bunalımı ve Filistin-İsrail sorununu çözmeye soyundu. Önce bölgeye Dışişleri Bakanı Rice’ı yolladı sonra da kendisi bölgede temaslar yapacak. Samimi olarak söylemek gerekirse kimse bu sorunun Bush tarafından çözüleceğine inanmıyor. Bu ziyaretin gerçekte seçim sırasında Suudi Arabistan’ın ve bazı ülkelerin petrol üretimini artırarak kendi partisi üzerindeki yükü, daha doğrusu günahını hafifletmeye çalışmak şeklinde değerlendiriliyor.
Ekonomi rezalet durumda. Akaryakıt fiyatlarının artış göstermesinden başka, resmen durgunluğa giren Amerikan ekonomisinde işten çıkarmalar hızlandı. Oto fabrikaları satamadıkları yüksek jeep tipi araç alanlara 3 yıllık bedava benzin vermeyi öneriyor.
Bu Amerikan ekonomisi için çok önemli, zira Amerikalı’nın otomobili yoksa kent dışındaki yerleşim yerlerinde oturmak, alış veriş merkezlerine gitmek, çocukların okullarına taşınması hep yatar ve ABD ekonomisi resmen göçer.
Tüm bu durum devam ederken Türkiye nasıl Amerika’nın gündeminde. Veya her gelişimde sorulduğu gibi ABD’den Türkiye nasıl görünüyor. Sevgili okurum, bu toz duman arasında ABD’den Türkiye görünmüyor. Amerikan dış politikası ve siyasetinde Türkiye öyle ses getiren, gündem oluşturan bir konu değil.
Ama Türkler birkaç konuyla kendi arasında ve Amerikan basınında gündemde. Benim dikkatimi çeken Amerikan basınının son günlerde Fethullah Gülen olayını irdelemesi. Bu neyin habercisi önümüzdeki günlerde göreceğiz ama ben bunun hayırlı bir anma olduğuna inanmıyorum. Sanki ABD başındaki belayı veya topu bizim sahaya atmaya hazırlanıyor gibi.
İkinci konu ise bu hafta sonu Türk Amerikan derneklerini çatısı altında birleştiren Asamblenin ATAA’nın yıllık toplantılarının başlaması. Bu toplantıların geçmiş yılların düzeyinde olamayacağını görmek de acı. Bir de kendi içindeki anlamsız kavgalar. Her iki taraf da kendilerinin haklı olduğunu savunuyor ama bence zarar Türk toplumuna.
Türklerin bir başka olayı ise Egemen Bağış’ın her sene Federasyon başkanı iken kullandığı New York’taki Türk yürüyüşü. Her ne kadar biz yıllardır bu yarışı izleyip muhteşem oldu falan desek de gerçekte bu yürüyüş Türkler tarafından izlendi ve Amerikalıların ilgisini pek çekmedi. Ama Bağış bunu kullanarak Türkiye’den politikacılar getirip bugünkü yerini hazırladı.
İşte dünya önemli bir aşamaya girmeye hazırlanırken, Türk basını İngiltere kraliçesinin tacı, Abdullah Gül’ün smokini ve Elizabeth’in tek kelime anlamadan camide kur’an dinlemesini şişire şişire kullandı. Oysa onları oraya getiren ve 20 gündür aç olan seçmen, gözleri önünde bayıldı. Türkiye’deki açlık hangi boyutta, yanan bir bebek için hastane hastane dolaşılması iyi değerlendirilmesi ve kaderini, dağıtılan yiyecek poşetlerine bağlayanların da hesaplarını ona göre yapması gerektiğini düşünüyorum.

Yazarın Diğer Yazıları