Türkiye’deki 7 Haziran Milletvekili Genel Seçimleri sonuçlarına göre AKP’nin Kasım 2002’den beri tek başına sürdürdüğü iktidarı sona erdi. Sonuçlara göre ya koalisyon hükümeti kurulacak ya da erken seçime gidilecektir. Siyasi belirsizliğin önümüzdeki günlerde süratle çözümlenmesi gerekmektedir. Uzayacak bir süreç Türkiye’nin ekonomisini olumsuz yönde etkileyeceği gibi ülkenin idaresinde de zafiyetlere neden olabilir. Kıbrıs sorununda çok önemli bir aşamaya gelindiği bu kritik günlerde Türkiye’de zayıf bir yönetimin olması veya uzunca bir süre belirsizliklerin yaratacağı muhtemel karmaşalar Kıbrıs Türkleri olarak bizleri de olumsuz yönde etkileyecektir. Özellikle para piyasalarındaki aşırı dalgalanmaların KKTC iç piyasasını etkilemesi beklenmektedir. Benim üzerinde durmak istediğim, Türkiye’deki seçim sonuçlarının sürdürülmekte olan müzakerelere ve Kıbrıs sorununa nasıl yansıyacağıdır. Müzakerelerin yeni başlamış olması ve iki liderin özlü konuları ele alarak al ver sürecine geçileceği aşamaya kadar bir zamana ihtiyaç olduğu ve bu süreçte Türkiye’deki siyasetin kendini toparlaması ve istikrarlı bir hükümetin kurulması Kıbrıs Türkleri açısından önemlidir. Önümüzdeki süreçte güçlü, gelişmelere anında ve kararlı bir şekilde tavır koyabilecek, Kıbrıs millî davamıza sahip çıkabilecek bir hükümetin Türkiye’de işbaşına gelmesi dileğimi paylaşmak istiyorum.
Tek yanlı karar
Güney Kıbrıs’ta son günlerdeki bazı gelişmelere, Rum tarafının, Kıbrıs Türkleri ve Türkiye ile kriz yaratabilecek gelişmelere dikkat çekmek istiyorum. Konu Rum Yönetiminin ısrarla tek yanlı kararlar aldığı doğal gaz ve petrol ile ilgilidir.
Delek şirketinin, “Afrodit” parseli olarak bilinen 12. parselin Ticari Elverişlilik Deklarasyonu’nu (Declaration of Commerciality) Tel Aviv Borsası’na resmen sunduğu ve bu beyanla, Güney Kıbrıs’ın söz konusu parselle ilgili araştırma-bulma aşamasını tamamlayarak üretme-değerlendirme aşamasına geçtiği bildirildi. Fileleftheros gazetesi “Doğalgaz Üretimde... Afrodit Yatağının Ticari Elverişlilik Deklarasyonu Delek Tarafından Resmen Sunuldu” başlık ve spotuyla manşetten aktardığı haberinde, bu deklarasyonun, 12. parselin gerçek değerine kavuşacağı ve bu parselden istifade etme çalışmalarının başlayacağı anlamına geldiğini yazdı.
Gazete, Ticari Elverişlilik Deklarasyonu’nun Türkiye’nin üst düzey yetkililerinin yaptığı açıklamalara yanıt niteliği taşıdığını ve bu deklarasyonun, Türkiye’nin Güney Kıbrıs’ın tek yanlı ilan ettiği “Münhasır Ekonomik Bölgesi” içerisindeki hidrokarbon yataklarından faydalanmasının söz konusu olmadığı mesajını verdiğini öne sürdü. 25-28 Mayıs tarihleri arasında İstanbul’da gerçekleşen 6. Dünya Enerji Düzenleme Forumu’nda Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yaptığı konuşmada Kıbrıs’ın enerji kaynaklarıyla ilgili politikalarından taviz vermelerinin söz konusu olmadığını belirtmiş ve bu konudaki kararlılığı bir kez daha teyit etmiştir.
Meydan boş değil
Türkiye’nin düne kadar bölgemizdeki enerji kaynaklarının çıkarılması konusundaki pozisyonu budur. Türkiye seçim ve seçim sonrası ortaya çıkan durum ile ilgilenirken, faşist EokacıAnastasiadis ve Rum tarafı meydanı boş bulduğu zannına kapılarak, ‘ben yaptım-oldu bitti’ zihniyetiyle yeni bir kriz yaratmaktan kaçınmalıdır. Anastasiadis petrol ve doğal gaz konusunu Kıbrıs sorununun çözümünden sonra görüşmek istemektedir. Türkiye’nin bu konudaki kararlı tutumunu bilmesine rağmen Anastasiadis yine bildiğini okumaktadır.
Müzakereler yeniden başlamıştır ve yıl sonuna kadar sonuç alınması hedeflenmektedir. Anastasiadis ve Rum tarafının çözüm istemediği ve anlaşma taraftarı olmadığı bu nedenle de bir dizi planı devreye koyarak süreci torpillemeye çalıştığını ibretle gözlemlemekteyiz. Anastasiadis rahat durmamaktadır, petrol ve doğal gaz satışına başlayacağını açıklaması büyük bir tahriktir. Türkiye buna sessiz kalacak mıdır? Bence kalmayacaktır. Navtex dahil bazı başka tedbirleri de devreye koyacaktır ve maalesef sürecin, Anastasiadis’in istediği gibi, yine tamamlanamadan kesintiye uğraması olasıdır.
