Türk'e Sövmenin Dayanılmaz Hafifliği
Türklüğe küfretmenin dayanılmaz cazibesine kapılanlar görevlerini itina ile yerine getiriyor. Okyanus ötesinden kurgulanan oyunu memleketimizde sahneye koymakla vazifeli olanların son yıllarda TBMM’den geçirdiği yasaları alt alta sıralamaya çalışsak pehlivan tefrikası olur. Kısaltılmış hali ile AKP olan partinin ismi üzerine bir çırpıda onlarca açılımı art arda sıralayabilenlerin öfkesi bir yana, söz konusu kuruluşun lejyonerliğini yapan dönme-devşirme tayfası bile Anayasa Mahkemesi’nin açtığı davanın kapatma ile sonuçlanacağını itiraf ediyorlar. Ve bu arada AB’nin imdada yetişerek Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM)’e gidilerek sonuçta kararın bozdurularak AKP’nin yeniden açılacağının işaret fişeğini patlatıyorlar.
Üstelik kapatmadan sonra yeni kurulacak partinin 2009’da yerel seçimlerle birleştirilecek bir seçimde yüzde 70’lere varacağını ifade ediyorlar.
Atmanın sınırı yok tabii... Yalanın, yönlendirme ve bilgi kirliliğinin fişi, faturası dahası vergisi olmadığı için at babam at... AKP kapatılsa da yasaklar gelse de Tayyip Erdoğan bağımsız milletvekili seçilebilir, yeni partiyi daha da güçlendirebilirmiş. Yargısız infazı alışkanlık haline getirenlerin demokrasi-insan hakları ve hukuk adına yedikleri herzeyi herkes biliyor. Dünün eski tüfek sosyalistleri, ateistleri, cemaat gazeteleri ile AKP yağdanlığı yaparak holding kasasına para aktaranlar kiraya verdikleri kalemleriyle AB ve ABD muhipliği yapanlar AB yolundaki tek engelin 301’inci madde olduğunu savunuyor.
Duyan gören de pirince son bir haftada gelen yüzde yüz zammın 301’inci madde yüzünden geldiğini zannedecek. Pazardaki limon fiyatları ile okullardaki eğitim seviyesinin düşüklüğü de şüphesiz 301’inci maddeden kaynaklanıyor. 301 kalkınca kiracılık dönemi sona erip, AB fonlarından AKP hükümeti bedavadan ev sahibi yapacakmış. İşsizlik oranı düşecek, AB, kapılarını pasaportsuz vizesiz sonuna kadar açacak, vatandaş Rıza Eyfel Kulesi’nin dibinde kokoreç satacak, Sen Nehri kıyısında çiğ köfte tezgâhını da Abdulrezzak kuracakmış...
Tayyip Bey aile dostu, Gül ve Babacan’ın mesai arkadaşları “Türk’e ne kadar çok söverseniz o kadar demokrat olursunuz. İç ve dış borcunuz sıfırlanacak” diye buyurmuşlar ya... Küfretmenin dayanılmaz hafifliğine kapılanlar Türk’e ne kadar sövülürse kredi kartlarına olan yüz milyardan fazla borcun azalacağına inanmaya başlamış.
2002 yılında 16 milyon kredi kartı sahibi 2007 sonu itibarıyla 56.284’e yükseldiğine göre 301 mutlaka kaldırılıp bu sayı ikiye katlanmalı öyle mi?
2002’de toplam borç 263 milyar dolar iken Eylül 2007 itibarıyla 454.2 milyar dolar yani şimdi 500 milyar doların üzerinde yiğidin kamçısı borca sahip milletin idarecileri “Kuru kuruya sövmekle bir şey olmaz” diyorlarsa bir bildikleri vardır elbet. Bunca şeyi bilmeseler yüzde 46 oy alırlar mıydı?
AB’nin koskoca Barruso’su gelip “Aramızdaki dostluğun, ortaklığın tek engeli 301 kaldı. Ankara’ya gelip, İstanbul’da içtiğim kahvenin hatırına kaldırın 301’i de gerine gerine sövüp, içimizi rahatlatalım, akrabalığımızı artıralım” dedi ya... Kumkapı Hali’nde kendisine hediye edilen canlı istakozu AB’nin hijyen kurallarına uymadığı için kabul edemeyen zavallı adamcağızın hatırına şişman istakozlara hijyen dersi verip AB’ye giriş engellerini bir azimle aşalım...
301’inci maddeyi kaldırmayı kafaya koyduğumuz gün, yani 2002’de borsadaki yabancı payı yüzde 40’ın altındayken, “her türlü küfürü itina ile edebilirsiniz” açık çekini verip 301’i kaldırmak için TBMM’ye teklif verildiğinde bile (Eylül 2007) de borsadaki yabancı payı yüzde 72’ye fırlamış. “Söverse sövsünler kardeşim, kaldıralım 301’i de borsadaki yabancı payı yüzde 98 olsun, yolumuzu bulalım” diyenlerin tekerine niye çomak sokuyorsunuz!
Memleket acayip çağ atlıyor. 2002’de karşılıksız çek sayısı 743 bin iken Aralık 2007’de 1 milyon 324 bin 664’e çıkmış. Kaldırın 301’i, karşılıksız çek sayısı beş yüz kat artsın!..
Sevr Sendromuna kapılan Köylü Mehmet Ağa : “Ulan herifler bize sövünce iyi de biz onlara gözünün üstünde kaşın var deyince niye cıvıtıyorlar” yakınmalarına bakmayın. 301 bir kalksın Köylü Mehmet Ağa’nın tohumu bedava, gübrenin üzerine para, traktör yerine de Mercedes verecekler. Kasketini geri atıp, göbeğini kaşıya kaşıya keyiflenecek...
Bunca pembe tablodan sonra kim tutar seni.