Türk Silahlı Kuvvetleri'nde sizi takan yok muydu?
Sayın Bay Özkök, 2002-2006 yılları arasında tam dört yıl Genelkurmay Başkanı olarak görev yaptınız. Bunun ilk üç ayı hariç, tamamı AKP’nin iktidar süresine denk geldi. Tayyip’le çok yakın ilişkiler kurdunuz. Bu süre içerisinde sizin astınız olarak görev yapan -orgeneraller dahil- pek çok silah arkadaşınız gözaltına alındı, tutuklandı. Piyasaya bir sürü darbe-cunta masalı sürüldü.
Bay Özkök son olarak ’Balyoz Operasyonu’piyasaya sürüldü. O plan hazırlandığında (!) siz yine Genelkurmay Başkanı idiniz.
Bu konularda sizin görüşünüz nedir? Niçin suskun kalıyorsunuz? Yoksa olan bitenden haberiniz mi yoktu? TSK sizi takmıyor muydu? Ya da herşeyi bildiğiniz halde şimdi susmayı mı tercih ediyorsunuz? Alacağınız sorumluluk mu sizi korkutuıyor? O halde silah arkadaşlarınızı feda edip kendinizi mi kurtarıyorsunuz? Ya da onları aslanın ağzına atmayı içinize mi sindiyorsunuz?
Üniformaya ayıp
Bu konuda sizi arayan gazetecilere “Ben bu işlerden elimi ayağımı çektim, artık torunlarımla ilgileniyorum” dediniz.
Torunlarınızı Allah bağışlasın da, çok yanlış bir iş yapıyorsunuz Bay Özkök! Böyle ’ürkek’davranmakla sessiz ve suskun kalmakla bir yere varamazsınız. Silah arkadaşlarınız okkanın altına sokulurken sizin bu konularda edecek bir çift sözünüz yok, öyle mi! Galiba biraz ayıp oluyor beyefendi!
Birileri sizin de sıtınıza basarak TSK ve silah arkadaşlarınız aleyhine nice tezgahlar kuruyor... Ve o olayların olduğu iddia edilen tarihlerde Genelkurmay Başkanlığı makamında ben değil, siz oturuyordunuz.
O halde konuşunuz beyefendi. Örneğin deyiniz ki ’Bunlar tümüyle yalandır, iftiradır. Yapanları ve yapılanları kınıyorum....’Ya da şunu açıkça söyleyiniz: ’Evet bunlar oldu. Olmasına ben göz yumdum çünkü işin içinde ben de vardım. Şimdi konuşmak işime gelmiyor çünkü korkuyorum...’Üçüncü seçenekte ise söyleyeceğiniz şudur: ’Bunlar olurken ben önlemeye çalıştım ama astlarıma sözüm geçmiyordu. beni takmıyorlardı...’
Türkiye, Türk ordusuna ana avrat sövmelerle sallanıyor, Türk Ordusu çeşitli bahanelerle kevgire döndürülüyor, AKP iktidarı bu olanları ellerini zevkle oğuşturarak seyrediyor, gaz veriyor. Silah arkadaşlarınızın başına bir sürü belalar açılıyor, bazıları cezaevlerinde, bazıları hastanelerde sürünüyor, dışarıda olanlar dahil hepsinin evleri ve işyerleri basılmış ve yargılanıyor... Ve bu darbe masallarının olduğu iddia edilen dönemlerde Genelkurmay Başkanı olan siz ’Ben artık torunlarımla ilgileniyorum’deyip kendinizi işin içinden sıyırmaya kalkışıyorsunuz!
Hayret beyefendi hayret! Bu yaptığınız o üniformaya yakışmaz.
Belki ’Ben konuşursam yakın dostum Tayyip zor durumda kalır’diye düşünüyorsunuz... İyi de hiç değilse mağdur edilen, silah arkadaşlarınız adına, insaniyet namına konuşun. l Emin Çölaşan / Sözcü
* * *
Darbecilik genlerinde
Ahmet Altan demokrasiden yanaysa önce gazetesinin birinci sayfasına, “Benim babam darbe şakşakçılığı yapmıştır, babam da olsa darbecilere karşıyım, bu yazıyı yazan sefili babalıktan reddediyorum” diye yazsın
Taraf Gazetesi’nin Yayın Müdürü Ahmet Altan Bey, ben Necati Doğru’nun kalemi, her zaman “darbe ortamı yaratmak için katilleşenlerin, katilleri kuklalaştıranların, onları gizleyenlerin” ortaya çıkmasına, karanlık niyetlerin, demokrasi karşıtı her türlü melanetin soruşturulmasına omuz verdi. Hep bu çizgide oldu.
Ahmet Altan Bey!
Oysa sen gazetende beni de “generaller darbe yapınca faydalanacakları dost gazeteciler” arasına koymuşsun. Sana bir liste vermişler. O listede, bütün iktidar yandaşları, başbakan yalakaları, Bilderberg’ci, senin gibi Amerikancı ne kadar isim varsa “bunlar orduya diklenen, kalemleri kırılacak, kelleleri vurulacak demokrat yazarlar” olarak tasnif edilmiş. Hatta bu kellesi alınacak yazarlar arasında 2003’te tek yazdığı konu “10 derste en iyi mastürbasyon yapma teknikleri” olanlar bile var.
Biz ise... Beni ve çok sayıda “seçimle gelenler seçimle gitsin” diye her dönem yazmış demokrasiden yana, egemene, devlete, servete ve kaba kuvvete kul olmayan, ordu darbelerini hiçbir zaman istememiş olanları da “faydalanılacak yazarlar” başlığı altında toplamışsın.
Listeyi saf yayınlasan anlarım.
Yorum yapmışsın.
Hüküm koymuş, “muhtemel darbe destekçileri” çamuruyla bizi sıvamışsın. Biz iktidarı eleştiriyoruz ya aklınca ismimizi lekeleyerek bizi baskı altına almaya kalkıyorsun. Sendeki, ahlaksızlığın şahlanışı! Ahmet Altan Bey, ben kendimi biliyorum, senin bu balgamlı çamurun bana vız gelir. Sen “demokrasiyi arzulayan” bir çocuksun, sana bir yardımım dokunsun.
Kışkırtmayı tavana çıkardı
Sen önce “Babanın darbe şakşakçılığını” yazmalısın ki, okur senin samimiyetine güvensin. Senin Baban, Milliyet’te “Taş” adlı köşesinde halkın yüzde 56 oyuyla seçilmiş Adnan Menderes’in düşürülmesi için “darbe ortamı hazırlanmasına” kalemiyle katkı yapmış, öğrenci hareketlerini keskin üslubuyla desteklemiş, Turan Emeksiz adlı gencin öldürülmesi üzerine kışkırtmayı tavana çıkartmak için “bugün canım yazı yazmak istemiyor” diye döktürmüş, 27 Mayıs 1960 gecesi sabah şafak sökerken generaller, halkın oylarıyla seçilmiş Başbakan Adnan Menderes’i asmak üzerine darbe yapınca da senin baban hemen ertesi gün, 28 Mayıs 1960 günü; “Bugün canım yazı yazmak istiyor” diye coşku yükselten bir makale yazmıştı.
Bu makale tarihidir.
Senin genlerinin tarihi.
Genlerini taşıdığın Baban, bu makalede darbeyi yapan generalleri alkışlıyor ve “(...) Silahlı Kuvvetlerimizin Büyük Ata’nın yıllar arkasından akseden manevi direktifi ile yaptığı bu hareket, demokrasimizin en sağlam teminatı olarak tarihimize geçecek ve hürriyetlerden kendi sefil benlikleri için faydalanmak isteyen gafillere her zaman için unutulmaz bir ders olacaktır” diye yazıyordu.
Ahmet Altan Bey,
Gerçekten aydınsan.
Demokrasiden yanaysan.
Yazar etiğine sahipsen!
Kimse tuzağınıza düşmüyor
Yönettiğin gazetenin birinci sayfasında önce “Benim Babam da darbe şakşakçlığı yapmıştır, işte yazdığı yazı, bu yazıyı yazan sefili babalıktan reddediyorum” diye birinci sayfaya büyük puntolarla yazarak yayınla ve “Babam bile olsa ben darbecilere karşıyım” diye yaz.
Samimiyetini görelim.
Çünkü 27 Mayıs, 12 Eylül, 12 Mart darbelerinin hepsinde “darbe ortamı yaratma kışkırtmacısı olmuş” baban, dün Milliyet’teki yazısını “yanaklarından öpüyorum Ahmet’imin...” diye bitirmişti. Darbe kışkırtmacılığına doymadı, o kadar gencin günahına girdi, şimdi öz oğlu olan sen Ahmet’i kışıkırtıyor. Bu kadar aile boyu kışkırtmanıza rağmen; “generaller sizden daha demokrat” olmalılar ki, tuzağınıza düşüp darbe yapmıyorlar. l Necati Doğru / Vatan
* * *
Washington’a kadar yolunuz var!
Beni de askerci diye yazmışlar ama, o tarihte ben işsizdim iyi mi... HSBC havaya uçtuğunda, 2’si listede bulunan 3 arkadaşımla tavla oynuyordum... Dolayısıyla, kendimizi faydalandıracaktık da, nasıl faydalandıralım birader? Kod adı, “yarından sonra” ... Anayasa lağvedilecek. Parlamento lağvedilecek. Hazine, orduya bağlanacak. Polis, ordunun emrine girecek. Sivil yargı rafa kaldırılacak. Şüphe, tutuklama için yeterli... Zorunlu göç emri verilebilecek. Gerekirse mülklere el konulacak. İstihbarat Bakanlığı kurulacak. Devlet dairelerindeki tüm verilerin yanı sıra, vatandaşlara ait adresler, telefon numaraları, kredi kartı, banka bilgileri tek elde toplanacak. “Özel tümen” oluşturulacak. Önce plastik mermi, yetersiz kalırsa gerçek mermiyle, vur emri verilecek. İki milyon kişinin tıkılacağı kamplar inşa edilecek... Ulusal güvenlik senaryosu bu. ABD’nin. 2007’de yasalaştı. Belgeseli bile yapıldı.Ulusal güvenlik senaryolarını “darbe planı” diye ahaliye kakalamaya çalışan “iliştirilmiş” gazeteciler, Buş’u Buş’una kendilerini yormasınlar... Taaa Washington’a kadar yolunuz var, yürüyün, anca gidersiniz!
l Yılmaz Özdil / Hürriyet
* * *
Planı planlayanlar için hasat zamanı
Baktım kullanılacaklar listesinde olanların hepsi asker karşıtı yazılar yazmışlardı dün, kullanılmadıklarını kanıtlamak için. Bundan sonra asker yanlısı gözükmemek için AKP’yi eskisi gibi eleştiremeyecekler, çünkü listede oldukları hiç akıllarından çıkmayacak. Böylece darbe planının ilk yan ürününü dün toplamaya başladılar darbe planını planlayanlar...
l Bekir Coşkun / HaberTurk
* * *
‘Mahkemede hesaplaşacağız’
AKP yandaşı medya hiç gecikmedi, listeyi gördüğü andan itibaren listedekiler hakkında “darbeci gazeteciler” diye yayına başladı. Taraf gazetesi bu listenin doğruluğunu nasıl denetledi? Taraf için böyle soruların pek önemi olmasa gerek. Onun misyonu psikolojik savaşa sis bombası atmaktan ibaret. Bu listelerde adı geçen Prof. Süheyl Batum, kişilik haklarına saldırı dolayısıyla Taraf aleyhine dava açacağını bildirdi. Biz de açacağız. Diğer adı geçenler de açmalı... 5 bin sayfa olduğu söylenen kuşkulu bir metnin içinden çektiği sayfalarını doğrulatmadan yayımlayarak kişileri hedef gösteren bu hastalıklı kafalarla mahkemede hesaplaşmalıyız. l Melih Aşık / Milliyet
* * *
Mutfak darbesi olsa belki
Emre Aköz’ün adını da listede gören Fatih Altaylı, “Aköz sadece beleş yurtdışı gezilerine katılan, rakı balık, yazarı bir yazardı. Tutuklansa tutuklansa aşırı alkollü olmaktan tutuklanabilirdi” yazdı. 2003 yazı arşivini karıştıran Oray Eğin ise bakın Aköz’ü “hedef” haline getirecek hangi stratejik analizlere ulaştı: “l Pazar günü, müthiş bir pastırmalı yumurta isteğiyle uyandım. Sinirsiz yerinden, yağsız, 8-10 ince dilim pastırma kestirdim. Pastırmalı, kaşar eritmeli yumurta yaptım. Mest olduk. l Gusto, standart İskoç viskilerini değerlendirmiş. Para ve fırsat olduğunda aldığım Teacher’s’ın notu 5 üzerinden 4.5... l Özellikle bu kış tombul göbekleri de görür olduk. Birçok genç kadın baş kaldırdı! Geniş, yağlı, hatta ’bıngıl bıngıl’ göbeklerini açanlar oldu.”
Gözünü böylesine yemek-içmek bürümüş, muhtemelen yerküreyi “hanım göbeği” olarak algılayan biri, mutfağına baskın verileceğini haber almadığı müddetçe hangi darbe planı için tehlike teşkil edebilir ki?!
* * *
Cevapları yine kararttılar
Kozmik odanın kapısını aralayana kadar akla mantığa aykırı olmadık suikast iddiasıyla, ihbar mektubuyla, kroki, takip, tehdit senaryosuyla ortalığı birbirine katanlar, artık alışkanlık haline getirdikleri tavırla, açıklanan “temiz” raporunu köşe bucak gizlediler. İyi de kozmik odanın önünde kaç gizli bilgiye ulaşıldı diye saat tutan, merak içinde bekleyen siz değil miydiniz? Bir ayda ne değişti? Yarattığınız bilgi kirliliğinden arındırsanıza, yargısız hükümlerinizle zihni bulanan okuyucunuzu!..
* * *
Kozmik patatesler
Aramalar günlerce sürdü. Önceki gün aramaların sona erdiği açıklandı. Genelkurmay Başkanlığı Adli Müşaviri Tuğgeneral Hıfzı Çubuklu, “Arama tutanağındaki bilgiler doğrultusunda Ankara Seferberlik Bölge Başkanlığı’nın görev ve yetki alanı dışında bir faaliyetin tespit edilemediğini ifade etmemiz mümkündür” dedi.
Kozmik oda aramasından geriye kala kala “kozmik patatesler” kaldı. Dünyanın hiçbir ülkesinde silahlı kuvvetlere böyle saldırılar yapılmaz.
l Tufan Türenç / Hürriyet
* * *
MİNİ YORUM
Rastlantının birine inanıyorsun da...
Dün kimi gazeteler Anayasa Mahkemesi’nin askerlerin sivil mahkemelerde yargılanmasının önünü açan düzenlemeyi iptal kararının tam da “Poyrazköy İddianamesi kabul edilmeden önce alınmış olmasının “rastlantı” olmadığını savunuyordu. Peki “Balyoz Planı”nın servis edilmesinin, aynı konunun Anayasa Mahkemesi’nde görüşüleceği güne denk gelmesi rastlantı mıydı?