Türk ordusunu PKK'ya yenik ilan ettiler
Üstteki başlığın sizleri tedirgin ve rahatsız ettiğini çok iyi biliyorum. Amacım bu değil. Ayrıca kimseyi de gücendirme gibi bir niyetim de yok. Yalnız ortada oynanan orta oyunu ile nereye varılacağını ve sonucun ne olabileceğini anlatmaya çalışıyorum. Evet, acı ama gerçek bu. Ne yazık ki Türkiye’de işbaşında bulunan iktidar kendi ordusunu, kendi askerini yenik ilan etmiş bulunuyor, hem de teröristlerin ve Türkiye düşmanlarının beceremediği ölçüde. Bu yalnız benim görüşüm değil, Amerikalı bazı çevrelerin de bu konuda görüşü aynı.
Televizyonlarda görmüşsünüzdür, hatırlayın, boks maçlarında bir kural vardır. Ringdeki boksörlerden birinin menajeri boksör ne kadar dövüşmek isterse istesin havluyu ringe attı mı maç durur ve o boksörü hakem yenik ilan eder. Bizdeki durum ise bundan daha ciddi ve ağır bana göre.
Şöyle ki;
Türk Silahlı Kuvvetlerinin anayasaya göre başkomutanı Cumhurbaşkanıdır ve ordu da Başbakana bağlıdır. Asker, siyasi iktidarın aldığı kararlar ve politikalara göre savaşır, ülke savunmasını yapar. Şimdi sorarım size? Çankaya’daki, ortam uygun lafları ile bu işi başlatmadı mı? Bir gece Washington’dan içine doğan güneşten ilham alıp zamanlama konusunda laflar etti. Ondan sonra öteki aldı sazı, açılım-saçılım diye ülkenin çocuklarını öldüren katillerle masaya oturmak için her türlü girişimi yaptı. Hatta öyle girişimlerde bulundu ki işsiz kalacak kişilerin ödenecek işsizlik maaşı paralarını bile Türkiye’nin vergi kaçakçılık merkezi bölgesine aktardı. Daha önce de oralara bedava elektrik, beyaz eşya vermediler mi? Sanki Anadolu’da fakir yer yokmuş gibi.
Şimdi, askerler kendi çaplarında bu terör örgütü ile mücadele eder ve her gün bir ana babanın yüreği yanarken olayı İmralı’daki katilin yumurtlayacağı cevherlere bıraktılar. Bu milletin onuru, gururu olan askerlerini ayaklar altında ezdiler. Tam da askerin bu canilerin ağzının payını fazlasıyla verdiği bir sırada.
Diyeceksiniz ki bunu ben uyduruyorum. Hayır, efendim hayır. Hani size Washington’daki Abant toplantısında bir resimden söz etmiş ve Kürt açılımında rol alan kişilerin bu tabloda yer aldığını anlatmıştım. O resimde ise bir kişi eksik demiştim. İşte o kişi de sahneye çıktı. Bu tabloda adını vermediğim kişi Washington’da PKK’nın bürosu sayılan AKIN’ın başında bulunan ve pasaport sahtekârlığından mahkûm olan Kani Xulam’a siyasi sığınma hakkı verilmesi için referans verenlerden biri.
Henri Barkey’den söz ediyorum. Kendisi Taraf’tan Yasemin Çongar ile Cengiz Çandar’ın kadim dostudur ve geçenlerde bu Kürt açılımı konusunda yazdığı ve Haber3 adlı internet sitesinde tercümesi yayınlanan bir makalede resmen Türk ordusunun PKK’ya savaşta yenildiğini vurgulamış. Hiç mi hiç şaşırmadım. Radyo Free Europe (RFE) - ve Haber3’teki yayınlanan metne göre şöyle diyor;
“- Ordunun nihayet PKK’yla veya Kürtlerle 25 yıldır süren bu savaşı kazanamayacağını idrak eder noktaya geldiğini söylemeliyim. Türkiye tarihi boyunca çok sayıda isyan patlak verdi, fakat bu en uzun olanı ve hâlâ sürüyor. 25 yıl önce dağda kaç kişi varsa, bugün de neredeyse o kadar var. O yüzden en nihayetinde, bu savaşın sona ermeyeceği ve bitmesinin tek yolunun bir tür siyasi çözüm olduğu sonucuna vardılar. Fakat ordu için siyasi çözüm, Türk devletinin temel ilkelerinden ve öğretilerinden en azını vermek anlamına geliyor.”
Arkadaş kibarca TSK savaşı kaybetmiştir demek istiyor. Şimdi anladınız mı yaptığınızı beyler. O şehit ailelerine verdiğiniz yanıt sanıyor musunuz ki su serpmiştir. Sizler nerenizi açarsanız açın ama milletin güvenlik ve bütünlüğüne daha fazla el sürmekten vazgeçin.
Uyanın efendiler uyanın. Fenerbahçe’ye, Galatasaray’a ve Beşiktaş’a gösterdiğiniz hassasiyeti ülkeniz için de gösterin, ülkemizi, vatanımızı toprak ve millet açısından parçalıyorlar, bölüyorlar. Türkiye, İstanbul, İzmir veya Ankara’da bitmiyor. Sınırlarımızı oralara çekmeye çalışıyorlar. Unutmayın bugün baba toprağına el koyanlar yarın İstanbul, Ankara ve İzmir’e ve size de el koyacaklar. Bizlerse kumda oynayacağız. Uyanın...