Türk müsünüz, değil mi, buna karar vereceksiniz!..
Geçen gün Mehmet Ali Birand 32’nci Gün’de Erdoğan ile konuştu. Bu konuşma Birand’ı bilenleri şaşırtmadı. Erdoğan’a çanak soru yöntemi uyguladı. Normal, çektiği yağlardan stüdyo vıcık vıcıktı. Ben geçmişi bilmeyen bazı okurlarıma Mehmet Ali gerçeğini anlatmak istedim.
Yıllar önce KKTC Devlet Başkanı Rauf Denktaş, Rum lider Klerides ile Birleşmiş Milletler gözetimindeki görüşmeler için New York’taydı. Talat da Başbakan. Gece Birleşmiş Milletler’in karşısındaki otelin barında gazeteciler toplanmıştık. Biraz sonra Denktaş da geldi ve hepimizi selamladıktan sonra Birand’a “Ne haber Karen Fogg çocuğu” dedi. Mehmet Ali gülerek neden bana öyle dediniz diye sordu. Denktaş “Sana o... çocuğu diyemediğim için” yanıtını verdi.
Bu konuşma sonrası Mehmet Ali gazetecilerden bu diyalogun yazılmamasını istedi. Ben ve o zaman TV8’de çalışan Yılmaz Polat cevap bile vermedik ve yazdık. Sonradan öğrendik ki Birand o zaman TV8 Haberin başında bulunan rahmetli Turan Yavuz’u arayıp, Yılmaz Polat’ı işten atmasını istemiş ama Turan’dan olumsuz yanıt almış. Benim için de böyle bir girişimde bulundu mu bilemiyorum, sormadım bile.
Bunu anlatma nedenim, Birand-Erdoğan görüşmesi sonrası manşet atmışlar. Çocuklar, Başbakanın “gönlümde başkanlık yatıyor” lafını manşete çekmiş. Ama Erdoğan ben böyle bir laf etmedim diye inatlaşınca, Birand yalakalık aşkına manşeti atan çocuğa “Hüseyin kovuldun” diye bağırmış. Oysa video geri sarıldığında Erdoğan’ın bu sözleri söylediği açık ve net görülüyor. Hiç düşünmeden bir garibin ekmeği ile oynar.
Birand beni hiç şaşırtmadı. Askerlik yapmamış olmasına rağmen öyle askerlik üzerine kitaplar yazdı ki dilimiz damağımız kurudu. Bunlardan biri bizim 21 Mayıs 1963 darbesi ile ilgili 1986 yılında Milliyet yayınları tarafından yayınlanan “Emret Komutanım” adlı kitap. Birçok arkadaşım kitabı okuyunca nasıl uçtuğunu görüp şaşırdık. Mehmet Ali’yi işte bu uyduruk kitabı yüzünden Türk Silahlı Kuvvetleri sevmedi. İdeolojisi veya görüşleri için değil.
Mehmet Ali biliyorsunuz, sarı basın kartı olmayan ender gazetecilerden. Nedeni, TRT’ye 32’nci Gün programını yaparken yolsuzluktan yargılanıp mahkûm olması, açılan ikinci yolsuzluk davası da karar aşamasına gelirken oynanan hukuki oyunlarla zaman aşımından düştü. Bu yüzden kendisine sarı basın kartı verilmedi.
Mehmet Ali’nin siyasetçilere yalakalığı Tayyip Erdoğan ile ilk değil. Süleyman Demirel, Başbakan olarak ABD’yi ziyaret ederken, Washington’da düzenlediği basın toplantısında Mehmet Ali elini kaldırıp söz istedi. Demirel’e, “Ben bir son soru sorayım sonra basın toplantısını kapatalım” dedi. Demirel bunu, “Bu toplantının ” master of ceremonies “ı (MC toplantıyı yöneten kişi) benim, ben açar ben kapatırım basın toplantısını” diye azarladı. İnsan bu azarı işitince yüzü kızarır değil mi, ama o, otel çıkışında oğlunu getirip Demirel’in elini öptürdü.
Türkçesi olmayan, Türkçeyi konuşamayan Mehmet Ali sunucu olur ödül alırsa bu milletin Tayyip Erdoğan’ı seçmesine neden şaşarız ki.
Sevgili okurlarım, bu seçimlerden önceki son yazım. Aslında demokrasi ve özgürlük olmayan bir ülkede seçim olmuş, olmamış bir şey fark etmez. Bunu siz de biliyorsunuz. Ama göstermelik seçim sonucunu Türk kadını belirleyecek. Ama unutmayın Tayyip Bey’in dalga geçtiği Orta Asya’da Türk ulusunda hakanlar bile kadınlarına her zaman eşit hak ve güç vermiştir. Hanım lafı da oradan gelmiştir, “Benim hanım, beyim” demekten.
Türk olmayanlarda durum başka. Ve siz de bu Pazar karar vereceksiniz, Türk müsünüz, değil misiniz...