Türk Milletine Çağrı...
Kaçmaktan kovalamaya fırsat bulamıyoruz. Sevgi Ablam bir ay önce bahsedip, aktif görev almamı istemişti. Vakit fukaralığı mı yoksa ihmal mi adını siz koyun. Gayret gösteremediğim için üzgünüm. Ama bu çağrının altına onurla imza attığım gibi tüm okuyucularımızın imzalayacağından eminim. Sadece bireysel imza yetmez. Bu çağrıya milyonlar ses vermeli. Saygıdeğer büyüğümüz, hocaların hocası Prof. Dr. Mustafa Kafalı, gazetemiz yazarlarından Sadi Somuncuoğlu, Prof. Dr. Ahmet Bican Ercilasun, Prof. Dr. Ümit Özdağ’ın öncülüğünde hazırlanan bildiri şöyle:
“Aşağıda imzası bulunan bizler, Türk Milletinin aklı selimine sesleniyor, tarihin bu dönemecinde Türk Milleti adına hareket edenleri aşağıdaki hususlarda uyarıyoruz!..
1- Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu ve sahibi olan Türk Milletinin adı, vatandaşlık tarifinden ve Anayasadan çıkarılamaz.
2- Devletimizin eşit ve şerefli üyeleri olan aziz vatandaşlarımız, ırklara ve mezheplere ayrıştırılamaz.
3- Anadolu Coğrafyasında Selçuklu ile başlayıp Osmanlı ile devam eden Türk Milletinin kesintisiz egemenliğini esas alan büyük Atatürk’ün kurduğu milli devlet yapısı ortadan kaldırılamaz.
Şu ana kadar aralarında Prof. Dr. Halil İnalcık, Alev Alatlı, Prof. Dr. İlber Ortaylı, E. Org. Edip Başer, TBMM eski Başkanı Hüsamettin Cindoruk, BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, HEPAR Gnl. Bşk. Osman Pamukoğlu, Devlet eski Bakanlarından Hasan Celal Güzel, DGM eski Savcısı Talat Şalk gibi isimlerin bulunduğu ikiyüzü aşkın bilim ve devlet, siyaset ve edebiyat adamı bu bildiriye imza attı. Dün Ankara Sürmeli Otelinde bir basın toplantısıyla kamuoyuna açıklanan bildiriye siyasi partiler, vakıf, sendika ve derneklerden oluşan gönüllü kuruluşlardan yoğun destek bekleniyor. Bir ay içinde 20 milyon imza hedefleniyor. Kendi adıma bu rakamı ikiye katlayacağımıza inanıyorum. Şu sosyal paylaşım sitelerinde birkaç satır yazıp görevini yerine getirdiğini sanan insanlarımız bu bildiriye gereken ilgiyi gösterirse AKP ve BDP ittifakının getirmeyi planladığı bölücü anayasa en başından çöpe atılmış olur.
Gelelim Başbakan Erdoğan’ın, MHP lideri Bahçeli’ye “Sen kimi vuruyorsun...” polemiğine... Recep Bey’in, Bursa’daki muhteşem mitingde “onun da zamanı gelecektir” sözlerini neresinden anladığı belli değil. O “Obama’nın sesini özlemeye” devam etsin. Türk Milletinin özlediği ses Türk Milletine Çağrı’dır. Ve Bahçeli’nin “Bugün de sözlerimin arkasındayım” diye başlayan sözleridir.
“Asla dilemeyiz ama, hükümetin teslim olduğu, teröristlerin hakimiyet kurduğu, Türk Milletinin bölündüğü, son yurdumuzun parçalandığı bir ortamda bizim duyarsız, tepkisiz kalacağımız mı zannedilmektedir? Herkes bilsin ki, yeri ve zamanı geldiğinde ne yapacağımız ve neyi göze alacağımız mutlaka görülecek, tümüyle de anlaşılacaktır. MHP geçilmeden hain niyetler amacına ulaşamayacaktır. Türkiye sevdalısı cesaret timsalleri aşılmadan Türk Milleti ayrılmayacak, dağıtılamayacak ve Türk Vatanı ufalanamayacaktır. Bizim sözlerimizden dolayı tarihi hata yaptığımızı söyleyen, miting meydanımızın kalabalığından kabuslar gören bilinci kaymış zavallılar da; tarihi ihanetin içine çoktan battıklarını, milletimize tarihi kötülüğün daniskasını yaptıklarını günü geldiğinde idrak etmek durumunda kalacaklardır” diyen Bahçeli’nin sözlerinin altına da imza atmamak milli anlayışı inkar etmek anlamını taşır.
Dolayısı ile gerek Türk Milletine çağrı metnine gerekse Sayın Bahçeli’nin açıklamalarının arkasında durmayı önemsiyorum.