Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Mevlüt Uluğtekin YILMAZ
Mevlüt Uluğtekin YILMAZ

Türk kimdir?

Sevgili okuyucum; genç arkadaşlarım ısrarla bana 'Türk'ü tanımlamamı istiyorlar. Aslında öyle bir tanımlamayı yapmıştım. 20 Mayıs 2011 tarihinde çok okunan www.haberiniz.com sitesi için sevgili Afşın Selim'in benimle yaptığı röportajda o konuyu anlatmıştım. O röportajda, söyleşi sürerken Sayın Selim bana "Hocam Türk'ün sizdeki karşılığı nedir?" diye, bir soru yöneltti. İşte o soruya verdiğim yanıtı sizlere sunuyorum:

"Türk olmak, kendisini Türk hissetmek, dünyanın en büyük mutluluğudur... Hukukî tanımlamayı bir yana bırakırsak, şöyle diyebilirim: Benim için Türk, genel kabul görmüş tüm güzel davranış ve düşünüşlerle gönül sarayını inşa eden kişidir. Hemen belirtmeliyim ki, dünyanın hiçbir dilinde 'gönül' sözcüğünün karşılığı bir sözcük yoktur. Gönül, yalnız Türk'ün dilinde vardır. Benim için Türk, ulu Tanrı'nın dünya insanlığına bir armağanıdır. Şu gerçeği açıkça ifade etmek zorundayım: Son dört bin yıldır dünya üstünde kesintisiz olarak adından söz ettiren iki millet var; biri Çinliler, diğeri ise Türkler! Çinlilerin dört bin yıl boyunca kesintisiz kendinden söz ettirmeleri çok kolay olmuştur. Çünkü Çinliler yurt değiştirmeden kendi yurtlarında varlıklarını sürdürmüşlerdir. Ama Türkler öyle değil. O dört bin yıl içinde Pasifik Okyanusu'na burun veren Kamçatka yarımadasından, Adriyatik'e kadar uzanan bir coğrafya hareketliliği içinde var olabilmek, çok zordur. Dünya insanlık ailesi içinde, bunu yalnız Türkler başarabildi. Bu görkemli durum, bir kuru övünme değil. Türk'ü ötelemeye çalışan kimi ahmak zavallılar için bir kesin gerçeği daha ifade etmeliyim. Yabancı tarihçiler, "Dünya tarihinden Türkleri çıkartınız, tarih ilginçliğini kaybeder" diyor. Tüm bu sözlerimden, bir 'Avrupa hastalığı' olan kaba bir ırkçı yaklaşım anlaşılmasın. Öylesi bir ırkçılık Türk'ün dünyasında barınamaz. Ama şu da var ki; Türk'ün aşağılandığı, yok sayıldığı, sıradan bir 'etnik grup' olarak sunulmaya çalışıldığı yerde, 'Türk'ün ne olduğu' bilmeyenlere en keskin biçimde bildirilir; bildirilmesi de gereklidir. Bence Türk -durağı uçmak olsun- Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu'nun dediği gibi- "Ulu Tanrı'nın soylu gözdesi"dir. Türk'ün ruhunu bir coğrafya parçası ile sınırlandıramazsınız. Türk'ün gönlü önce yurduna, sonra dünyaya açılan bir ulu saraydır. Türk'ün sevgisinden tüm yaratılmışlar pay alır.

Pekiyi... Türk kimdir? Türk; M.Ö. 201 yılında Peteng yaylasında Çin ordusunu kuşatan, sonra da affedendir. Türk; 12. yüzyılda Türk ordusu karşısında perişan olan Haçlı ordusunun yaralı askerlerine ekmek, su veren; onları tedavi edendir... Türk; 1171 Karamık Beli-Düzbel (Miryokefalon) savaşında, Malazgirt'ten sonra Bizans'ı ikinci kez yenince, Malatya Süryani Patriği Mihail'e "Efendim, bu savaşı sizin dualarınızla da kazandık" diyebilen bir 2. Kılıçarslan'dır... Türk; Çanakkale savaşlarında 16 yaşındaki silahsız ANZAK askerini öldürmeyen Mehmetçiktir. Türk; Başkomutanlık Meydan Savaşı bitiminde, savaş meydanına serili Yunan ölüleri arasında 17 yaşında çelimsiz Yunan askerini görünce "Ah çocuk sen niye geldin buralara" diye üzülen bir Mustafa Kemal Paşa'dır! Türk, korkusuzluktur! Türk, öfkesine sabır gemi vurandır. Aynı zamanda Türk, yüce değerler için hiç düşünmeden kendini feda edendir. Türk öncelikle ve kesinlikle toplumcudur! Kısacası, Türk olmak zordur. Ve ben dünyamızdaki haksızlıkların, yoksullukların, açlığın, savaşların; ancak Türklerin dünyada çok etkin olmasıyla son bulacağına inanıyorum. Bu sözlerimden dolayı, bana 'hayâl âleminde yaşıyor' diyenler de olabilir. Desinler! Ben sadece insan, insanlık adına, lekesiz, gölgesiz, görkemli bir tarihin bana öğütlediği katı bir gerçeği ifade ettim."

(İliştiri: Gaziantep Üniversite'sinden, Türk dünyasının gözü-kulağı olan değerli akademisyen Sayın Erdal Bay'ın ilettiği "Kosova'daki Türk Okulu için yardım" konusunu gelecek hafta duyuracağım.)

Esen kalın efendim.

Yazarın Diğer Yazıları