Türk Ellerinde Hatıralarım ve Iğdır Tarihi
“İnsanlar bilirim ölse de diri/İnsanlar bilirim sürüden biri” demişizdir bir şiirimizde. Sürüden biri değil, ölse de diri olan insanlar, tarihe tanıklık yanında, tarihin aktörü ve yazıcısı da olurlar çoğu zaman. Böylesi insanlardan biri de büyük Türkçü ve mücadele adamı Fahrettin Erdoğan’dır. 1800’lü yılların sonunda o günkü Osmanlı gizli servisince görevlendirilir Erdoğan. Bulgaristan’a, Romanya’ya gider önce, oradan vapurla Batum’a. 93 Harbi ile Ruslar verilen illerde Türkçü direnişler örgütleyecek, Osmanlı’ya istihbarat toplayacaktır. Kars’a geçer bu amaçla ve Sarıkamış Asboğa Köyü’ndeki akrabalarının yanına yerleşir. Rusların gözünden kaçmaz çalışmaları, yakalanıp Rusya içlerine gönderilir. Orenburg şehrinde mecburi ikamete tabi tutulur Fahrettin Bey. Burada Türk esirleri örgütler, Orta Asya, Ural-Altay ve Kafkas Türkleri ile sıkı ilişkiler kurar. Çar yönetiminin sarsıldığı günlerde kaçar. Özbekistan, Türkmenistan, Azerbaycan ve Gürcistan yoluyla yeniden varır Kars’a. 1918 yılında Sarıkamış ve Kars’ın ilk kurtuluşlarını da, aynı yıl mütareke mucibince ordumuzun tekrar 93 Harbi sınırlarına çekilmesini de yaşar. Mütareke sonrası, Kars ve çevresini Ermenilere vermek isteyen İngilizlere karşı koyabilmek için, Kars’ta Cenubî Garbî Kafkas Cumhuriyeti Hükümeti kurulur. Fahrettin Bey, Dışişleri Bakanı olur bu hükümetin. İngilizler, Kars’a Ermeni sokmamaya kararlı olan bu hükümeti dağıtırlar, üyelerini de Malta’ya sürerler. Erdoğan o sırada Erzurum’da olduğu için kurtulur bu sürgünden. Ankara’da TBMM açılıp da Karabekir’e “Yürü!” denildiğinde, ordumuzla birliktedir kahramanımız, Sarıkamış’ın, Kars’ın, Gümrü’nün alınışını görür, sonra da Kars Milletvekili olur. Başından geçenleri “Türk Ellerinde Hatıralarım” adıyla kitaplaştırmıştır Fahrettin Bey. Son baskısını Mevsimsiz Yayınevi yeniden yapmış bu eserin. Ne güzel...
Kendisinden ve eserinden söz edeceğim sıradışı ikinci insan, Nihat Çetinkaya’dır. Iğdırlı’dır, benim kadim dostumdur. Gençliğinde Kars ve Erzurum’da Türkçü mücadeleler verdikten sonra, üniversitelerin kaynaşmaya başladığı 1970 yılında İstanbul Ülkü Ocakları başkanlığı yapmıştır. Sonraki yıllarda, çeşitli partilerin il başkanı ve Azerbaycan Derneği Başkanı olarak gördük onu. Elçibey cumhurbaşkanı olunca, Çetinkaya’ya Azerbaycan yolu gözüktü, o fırtınalı yıllarda danışmanlığını yaptı Elçibey’in. Sonra yine Türkiye. Artık kalem vardı elinde, değerli eserlere imza atıyordu. Onun “Kızılbaş Türkler” adlı kitabından söz etmiştim bir yazımda, hatırlarsınız. Bugün de “Iğdır Tarihi” nden aktarmalar yapacağım. Çetinkaya, “Iğdır Ovası, tarih boyunca kaynayan bir Türk kazanı olmuştur” tespitini yapıyor. Önce Hunlar gelmiş bu yurda. Oğuzların Üç-Ok koluna başkentlik etmiş. Selçuklular karıncalar gibi kalabalık gelmişler Iğdır’a. Osmanlı’yı kuran Kayı Boyu’nun da ilk durağı burası. Osman Bey’in de doğum yeri. Iğdırlılar 1918’de tıpkı Karslılar gibi bir Cumhuriyet kurdular, adı: “Aras-Türk Cumhuriyeti”. Atatürk Iğdır’ın kurtarılmasına büyük önem verdi ve Karabekir Paşa tarafından tekrar anavatana kavuşturuldu. Nihat Çetinkaya dostum, Türk Dünyası Araştırmalar Vakfı tarafından yayımlanan kitabını üç bölüme ayırmış, Iğdır tarihi yanında, Iğdır’da yer adları ve oymaklar için de bölümler var.
Bugün 30 Ekim, Kars’ın kurtuluş günü. Böyle günlerde, o günleri ve o coğrafyayı tarihiyle birlikte aktaran eserler tanıtmak gerek. Bunu yapmaya çalıştık biz de.