Tüketici kriz var diyor
Merkez Bankası ve Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK)''in birlikte hazırladıkları ''''Aralık ayı Tüketici Güven Endeksi'''' açıklandı.
Bu anket tüketicilerin harcama davranışlarının ve beklentilerinin değerlendirilmesine yönelik yapılan bir ankettir. Bu anket ile tüketicilerin, genel ekonomik duruma, hanehalkının maddi durumuna, iş bulma olanaklarına, tasarruf ve tüketim beklentileri anlaşılıyor.
Endeksin, 100''den büyük olması tüketici güveninde iyimser durum, 100''den küçük olması tüketici güveninde kötümser durumu gösteriyor.
Tüketici Güven endeksi 2003 yılından beri açıklanıyor. Endeks Aralık ayında bu güne kadar geçen 19 yılın en düşük seviyesine geriledi.
2008 - 2009 Dünya Finansal Kriz yıllarından da daha düşük seviyeye geriledi:
* 2008 Aralık ayında 69,9,
* 2009 Aralık ayında 78,8,
* 2021 Aralık ayında 68,5 oldu.
Tüketiciye sorulan soru bazında endekslerde tüketici güven endeksi "dip" yaptı.
* Tüketici geçen seneye göre hanehalkının maddi durumunun bozulduğunu söylüyor. Geçen sene Aralık ayında 64,9 olan endeks değeri, bu sene yüze 19,1 oranında düşerek 52,5'' e gerilemiş.
* Son bir yılda ülke ekonomisinin nerede olduğuna dair Tüketici Güveni endeksi geçen seneye göre yüzde 27,7 düşerek 44.0''e geriledi. Endeksin bu kadar düşmesi tüketicinin ''''ağır kriz yaşıyorum ''''demesidir.
Aralık ayı tüketici Güven endeksinde bir yıl sonrası için beklentiler de aynı şekilde sert düşüş var.
Beklentiler, ekonomik konjonktürü etkiler. Bu konuda iktisatta iki teori var:
1956 yılında Amerikalı iktisatçı Phillip D. Cagan tarafından geliştirilen Adaptif beklentiler yada "Uyarlayıcı bekleyişler" iktisadi ajanların hane-halkı, firmalar, devlet gelecekle ilgili beklentilerini, geçmişe bakarak şekillendirmesidir.
John Muth''un geliştirdiği ''''rasyonel beklentiler hipotezi''''nde kararlar ileriye dönük alınmaktadır.
Ne olursa olsun, iktisadi ajanların beklentileri iktisadi konjonktürü etkiler.
Bunun içindir ki, Tüketici güven endeksleri ekonomiye ilişkin istenmeyen yönelimlerin önceden tespit edilmesi ve gerekli önlemlerin zamanında alınmasına imkan verir.
Ne var ki, bu günkü iktidar kendi yayınladığı verilere kulak asmıyor. Eğer kulak verse, önce istikrar programı yapar. İktidar kendi dünyasında yaşıyor.
Ama eğer tüketici güveni dip yapmışsa, yani tüketici bu günkü iktidarlarla ekonominin daha kötüye gideceğini düşünüyorsa, kendi maddi durumunun kötüleştiğini ve kötüleşeceğini söylüyorsa, kendini bu duruma sokan iktidara neden oy versin?