Tolon'un tahliyesi
Geç gelen adaletin adalet olmadığını yeniden hatırlatırken hasta yatağında tahliye kararı verilen Hurşit Tolon Paşa’yı yazmaya gayret edeceğim. Paşa’nın hastalığı konusunda gazete manşetlerinde insanlık dışı kurgular yumurtlayan malum medya “delil yetersizliği” gerekçesiyle tahliye kararına fena halde bozulmuş. Doktor raporlarına göre en az üç ay hastanede tedavi görmesi gereken Tolon’a yurtdışı yasağı konması, birileri için züğürt tesellisi olmuş.
Bugün Tolon Paşa’nın tutuklanmasından bir ay önce yaptığım sohbeti okuyucularımızla paylaşmak istiyorum. Genelkurmay Başkanlığı’nın Harp Akademileri’nde yaptığı SAREM toplantılarında karşılaşmıştık. Ümraniye Davası’nda o sıralarda adı geçiyor, yandaş medya sürekli Tolon’u hedef gösteriyordu. Sıranın paşalara geldiğine dair haber ve yorumları nasıl değerlendirdiğini sordum. “Çocuk yaşta askeri üniformayı giyen herkes Türk Silahlı Kuvvetleri’nin emir-komuta zincirine dahildir. Bireysel düşünebilen asker harekete sıra gelince asla bireysel olarak davranamaz. Bunu askeri okullarda okuyan bir kişi olarak en iyi sen bilirsin.
Harp Okulu’ndayken ünlü Talat Aydemir darbe girişimini yaşadığımızda teğmen rütbesindeydim. 22 Şubat’ta ordunun büyük bölümü emir-komuta zincirinde olduğunu düşünüyordu. İletişim bugünkü imkânlarda olmadığı için genç subaylar olarak komutanlarımızın beyanına inanmak zorundaydık.
Talat Albay’ın girişiminin Türk Silahlı Kuvvetleri’nin tamamını kapsamadığı ortaya çıktı. Bizim için de ” Harbiyelileri aldattılar “ diye beyanatlar veriliyordu. Bunun üzerine bizim aldatılmadığımızı kanıtlamak için Taksim Anıtı’na ” Harbiyeli Aldanmaz “ çelengini koyan genç subaylar arasında yer aldım. Ve bundan hiçbir zaman pişmanlık duymadım.
Talat Albay daha sonra 21 Mayıs Harekâtı’na kalkıştı. Komuta zinciri olmadığı için bu defa karşı çıktık. Ama gerek Talat Aydemir, gerekse Fethi Gürcan hiçbir şeyi inkâr etmedi. Bütün sorumluluğu üstlendiler ve erkekçe darağacına yürüdüler.
Bugünlerde benim içinde birtakım senaryolardan bahsediliyor. Şunu söyleyeyim, eğer böyle bir planın içinde olsam asla inkâr etmem. Sonucuna katlanırım. İnandığım bir davayı ucunda ölüm de olsa savunmaya devam ederim. Ama böyle bir şey yok. Ben sadece memleketin gidişatı ile ilgili endişe duyan bir vatandaşım. Türkiye’nin karşı karşıya olduğu tehlikeleri görüyor, çıkış yolları ile ilgili kafa yormaya gayret eden emekli sivil bir kişiyim. Türk Ordusu’ndan emekli olanlar kışlaya seferberlik haricinde geri dönmez.
Kısacası söylentiler gerçekten doğru olsa bunu gururla ifade etmekten imtina etmem. Gülüp geçiyorum” demişti.
Özel bir sohbet olduğu için tabii ki yazamazdım. Tutuklanmasından sonraki yazılarımda da bahsetmedim. Ancak dün tahliye haberini alır almaz Tolon’un yakınlarını arayarak hastane ziyaretinin mümkün olup olmadığını sordum. Henüz belli olmadığını ifade ettiler. Bu arada yukarıda belirttiğim hususları yazma düşüncemi söyledim. Aylardır malum medyanın bu konudaki taraflı haberlerini hatırlatarak, gönül rahatlığı ile yazabileceğimi söylediler.
Yazarken yüreğim burkuldu. Ahmet Hurşit Tolon Paşa şimdi Haydarpaşa GATA’da 50 yıllık silah arkadaşı, beş aylık mahpus yoldaşı Şener Eruygur ile hastane odasında yeniden buluştu.
İtibar infazına uğratılmaya çalışılan bu iki güzide insanın kayıplarını kim karşılayacak! Merak etmeyen var mı?