Tolga Çandar'da türkü...
Türkülere vurgunluğum yeni değil. Henüz dört yaşındayken 'Hacer Buluş'u dinleyeceğim' diye anotlu-katotlu radyonun lambasını yaktığımı rahmetli anam söylerdi... Hâlâ bayılırım türkülere. Sözün, müziğin kanatlarıyla gönlüme konmasından çok mutlu olurum. Ama en çok düşünce dünyamda yeni ufuklar açması etkiler beni... "Hey Onbeşli"de 1. Dünya Savaşı'na giden Tokat'lı gençleri; "Zenginimiz bedel verir, askerimiz fakirdendir" diyen "Yemen" türküsünde toplumsal çarpıklığı anımsarım. "İnsan hile yapar mı kapı bir komşusuna" diyen Söğüt türküsünde, halkımdaki 'komşu' olgusunun alkışlanacak değerini görürüm... Türküler bizim her şeyimiz. Bedri Rahmi'nin dediği gibi "Ana sütü gibi candan, ana sütü gibi temiz". Onsuz olmak zor. Ne diyor Nâzım: "İnsansız yaşayabildim, türküsüz hiçbir zaman..."
Türküler iyi hoş da, pekiyi; ya onu yorumlayanlar? İnanın, o yorumlayanlar türküler kadar önemli, türküler kadar değerli benim için. Çünkü türkünün anlattığı sevinç ve hüznü sesle yansıtmak için farklı bir 'ruh' gerekli. O ruhu taşımayanlar benim için sanatçı filan değil, sadece 'söyleyen'dir; hatta o cânım türküleri 'rezil' edendir! TRT'nin tüm eski sanatçılarını bu anlamda saygıyla anıyorum. Ancak, son on-on beş yıl içinde TRT'ye girenlerin pek çoğunu sanatçı değil, 'türkü söyleyen' olarak görüyorum.
Pekiyi... TRT dışında sanatçı var mı? Derseniz; yanıtım 'çok az' olacaktır. Bu azlardan birisi, benim için birincisi Tolga Çandar'dır!
Tolga Çandar, türküde bir farklılıktır. Bir farklı doruktur. Ankara Radyosu'nda yıllarca beraber çalıştığımız değerli dostum rahmetli Özay Gönlüm'le en son röportajı ben yapmıştım. Sorum üzerine "Radyo dışındaki erkekler içinde yalnız Tolga Çandar her türküyü, özellikle Ege türkülerini, hakkını vererek okuyor" demişti.
Tolga Çandar sadece bir ses sanatçısı mıdır? Elbette değil. O bir bilge kişi; o seçkin bir aydınımızdır. Onun bu yönünü genç bir meslektaşımın yargısı güzel anlatır... Sevgili Tolga Çandar'la 2000 yılında Yeni Düşünce Dergisi için bir röportaj yapmıştım. Ham ses bandını dergide dinlerken muhabir gençlerden birisi de odadaydı. Tolga Çandar'ın konuşmalarını hayretle dinledikten sonra "Abi bu Tolga Çandar filozof gibi bir adam" demişti. Muhabir arkadaşımı hayrete düşüren sözler Tolga'nın projeleriydi. Henüz Irak savaşı başlamamıştı ve Tolga Çandar Türkiye ve Orta Doğu'yu ilgilendiren dayanışma ve barış projelerinden söz ediyordu...
Bugün özellikle Ege türkülerindeki yorumuyla Tolga Çandar gerçekten bir önceliktir. Değil mi, diyorsunuz? Haydi o zaman; bırakalım Ege yöresini, "Selanik Türküsünü" bir diğer sanatçılardan bir de Tolga'dan dinleyiniz ve kararınızı veriniz!
O bir yazar... Bir ara Birgün gazetesinde köşesi vardı. Bu yurdu, bu yurdun insanlarını, kültürünü, bu bayrağı çekincesiz sevmesi, Birgün gazetesine sanırım fazla geldi... Gazete, Türkiye sevdasını anlatan "Yok öyle yağma" başlıklı yazısını 'yayın politikasına' aykırı bulunca, o da gazeteden ayrıldı. Ama Çandar güzel bir iş yapmış; gazetenin yayımlamadığı o yazıyı kendi sitesine koymuş. Sitesine girip 'makaleler' bölümünde Tolga Çandar'ın Türkiye sevdasına ayna olan o yazıyı okumanızı dilerim. ( www.tolgacandar.com)
O, gerçek bir sanatçı, bir bilge kişi, aydın bir yurtsever olmasının yanında; vefalı, can bir dosttur.
Selam sana bu ülkenin has evladı Tolga Çandar!