TL kaybı yüksek oldu
Şubat ayı finansal yatırım araçlarının, aylık ve yıllık nominal ve reel getiri oranları TÜİK tarafından açıklandı. En fazla dikkat çeken, mevduat faizinin bir yıllık reel getiri oranının eksi 25,50 olmasıdır.
TÜİK''in açıklamasına göre son bir yılda mevduatın yıllık nominal faizi yüzde 15,06 oldu. TÜFE olarak enflasyon da yüzde 54,44 oldu. Sonuçta TL, mevduat tasarruf sahibine yüzde 25,50 oranında reel kayıp getirdi.
2021 Şubat ayında bankaya 100 liralık ve bir yıllık mevduat hesabı açanlar bu bir yılda ortalama yüzde 15,06 nominal faiz aldılar. Ellerine 115,06 lira geçti. Ama aynı yılda TÜFE oranı yüzde 54,44 olunca, yatırdıkları 100 liranın satın alma gücü 74,50 liraya düştü. 2021 Şubat''ında tanesi bir liradan 100 lirası ile 100 yumurta alan tasarruf sahibi, 2022 şubatında tanesi 1,5444 liraya çıkan yumurtadan 74,50 adet alabiliyor. Bankalar eksi reel faiz vererek, tasarruf sahibinden 25,50 lira gizli vergi ya da haraç almış oluyorlar.
Tasarruf sahibinin bankadan faiz alması günah, ama bankanın tasarrufların yüzde 25,50''sine el koyması günah değil. Bankanın reel faiz vermesi günah, ama alması günah değil.
Türkmenistanlı bir iş adamı tanımıştım. Türkiye Türkçesini çok iyi bilmiyordu. Ama fahiş yanlışlar için tek bir söz söylerdi; "Acayip"
Tasarrufa yüzde 25,50 oranında eksi reel faiz veren hiçbir ülkede ekonomi dikiş tutmaz. Bunu bilmek için iktisatçı olmaya gerek yok. Kaldı ki biz fiilen yaşıyoruz. Yine de faiz konusunda direnen siyasi iktidarın bu faiz takıntısı altında, kendi bildiği nedenler var. Ama bu nedenlerin ülkeye ve halka maliyeti çok yüksek oluyor.
Bu maliyetlerin başında kur artışı ve hiper enflasyona gidiş var.
2021 Şubat ayında ortalama dolar kuru 7,0876 idi. 2022 Şubat ayında 13,6671 liraya kadar yükseldi. Nominal olarak dolar kuru yüzde 92,83 oranında arttı. Merkez Bankası TÜFE bazlı reel kur endeksi 2021 Şubat ayında 69,54 idi. Yani TL yüzde 30,46 oranında daha düşük değerde idi. 2022 Şubat''ında aynı endeks 54,78 oldu. Yani TL yüzde 45,22 oranında daha düşük değere geriledi.
Hiper enflasyona gidiş yalnızca arz-talep dengesi ve tekelci piyasa yapısı ile açıklanamaz. İktidara olan güvenin dip yapması da aynı zamanda toplumda panik yarattı. Bu panik hem TL''ye olan güvenin daha da düşmesine ve hem de enflasyonun tırmanmasına neden oldu.
Aslına bakarsanız, AKP iktidar olduktan sonra bir süre IMF''nin güçlü ekonomiye geçiş programına sadık kaldı. İşler tam rayına girerken, iktidar sıcak para serabına kapıldı… Bu nedenle Türkiye önce kırılgan beşli içine girdi, sonra dünyanın en kırılgan ülkesi ilan edildi. Böylece ekonomide bugünkü krizin temeli atılmış oldu.
TÜFE endeksini 2002 Mart ayında 100 alırsak, 2022 Mart ayında 1,088''e yükseldi. Aynı tarihler içinde, dolar 1,36''dan 14,08''e, altınının gramı 12,84 liradan 935,76 liraya çıktı. Bu kadar kırılganlık elbette kriz yaratacaktır.
Dahası, Dünya-Global Ekonomi enflasyonsuz ve düşük işsizlik yılları yaşarken, bizde enflasyon ve işsizlik kronikleşti.
Özetle; bugünlere birdenbire gelmedik. Zaten popülizm ve siyasi İslam ideolojisi üstüne kurulmuş politikaların egemen olduğu bir anlayıştan başka bir sonuç da çıkmazdı.