Timsah gözyaşları

Ölüm de var...
Ölmeyecek gibi, dünyaya kazık çakacakmış da yolu ahiretten hiç geçmeyecekmiş gibi yalanda, dolanda, talanda pervasızlığın tavan yaptığı seçim arifesinde, vefatıyla bunu bir kere de Zeki Alasya hatırlattı;
Bir de riyakârlığı!
Ölüm haberinin duyulmasından sonra özellikle iktidar kanadından yayınlanan mesajlara baktım; yok almıyor midem artık bu sahtekârlığı...
“Usta” ymış, “yüzlerini güldüren adam” mış!
Sormak lazım;
Alasya’nın neyi/nesi sizde bu kadar hayranlık uyandırdı?
Devekuşu Kabare mi mesela?
Peki aynısını bugüne uyarlasaydı/ bugün oynasaydı?
O unutulmaz siyasi hicivlerinin başrolünde Demirel değil de “The Başkan” lık rüyaları gören o uzun adam olsaydı mesela? Hepimiz biliyoruz ki nefes aldırmazdınız, nefes;
Varsa tiyatrolarını kapatmak, televizyon programlarını kaldırtmak, gösterilerini yasaklamak için elinizden geleni ardınıza koymazdınız... Salon salon gezer izlemeye gidenleri fişlerdiniz;
“Terörist” , “anarşist” , “çapulcu” , “gezizekalı” ...
“Mason” manşetlerini canlandırabiliyorum gözümde, toprağa kavuşana kadar sabredemediniz işte, dün ekranlarınızda “dinsiz” diye bas bas bağırarak, ölünün ardından, kalanlara da zehir etmek için çoktan kaldırdı haysiyet cellatlarınız giyotinlerini!
Ki, en iyi Alasya biliyordu zihniyetinizin gasp ettiği bir ülkede “sanat” yapmanın, muhalif aydın duruşu geliştirmenin bedelini. Aşağıdaki ifadeler ona ait; çok değil 2 yıl önce söyledi:
“...Sesimizi kesecekler. İçeride Genelkurmay Başkanı’ndan gazetecilere kadar binlerce insan var. Belki biz de birkaç sene oturacağız içeride.”
Boşuna o timsah gözyaşları; busunuz işte; sağır sultan biliyor, ölüleri alet etmeyin ikiyüzlülüğünüze!

Yazarın Diğer Yazıları