Tetikçi gazeteciler işbaşında!
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu''nun başdanışmanı Rasim Bölücek, tek merkezden kumanda edildiği belli olan bir kampanyanın yine hedefinde… Farklı gazete ve internet sitelerinde, aynı cümleler, aynı ithamlar ve aynı iftiralar, tek elden çıktığı belli olan aynı senaryolarla…
İnsan utanır o şablon metinlerle sözde gazetecilik yapmaya ama bıkmadan usanmadan devam ediyorlar… Genellikle seçimler öncesinde depreşen bu ''mevsimlik saldırılar'' madem aynı cümleler ve iftiralarla devam ediyor, biz de Bölücek''i o gün nasıl savunduysak bugün de aynı cümlelerle tekrar altını çizerek savunalım:
Rasim Bölücek''i 1980 darbesinden sonra ülkücülerin yeniden ayağa kalkmaya çalıştığı yıllardan beri tanırız... Yokluk yıllarında omuzunu mücadelenin altına sokanlardandı... Babası ''Cemal Amca'' ülkücüler için, özellikle de rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu için özel bir insandı ve ''mânevî baba'' niteliğindeydi... Ağabeyi Hasan Bölücek, 80 öncesi ve sonrasındaki mücadelesiyle ülkücü hareketin sembol isimlerinden birisi olarak değer buldu...
Rahmetli Yazıcıoğlu iki kardeşe hep öz kardeşi muamelesi yaptı... Rasim Bölücek tıp doktoru olmasına rağmen propaganda ve reklam alanında uzmanlaştı... Uzun yıllar MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli''ye danışmanlık yaptı ve 1999 seçimlerindeki kampanya başarısının mimarlarından biri oldu...
Bugün siyaseten durduğu yeri, başka yerde olanlar veya onlar adına tetikçi gazetecilik yapanlar eleştirebilir ama ona böylesine ağır bir ithamda bulunmak hiç kimsenin haddi olamaz... Hele hele bu darbecilere yıllar yılı ''partnerlik'' edenlerin hiç olamaz... Bu iftira, sadece iftiranın sahibini vurur...
Bölücek''in sosyal medyadan paylaştığı şu sözleri aslında her şeyi özetliyor: "İzan ve akıl dışı iftiralarınızın, namussuzca yaptığınız itibar cellatlığının hesabını hukuk önünde vereceksiniz. Sizden âlâ FETÖ''cü mü olur?"
***
O Rasim Bölücek şimdi yine gündemde… Bu defa da Enver Altaylı üzerinden vurulmak isteniyor… Kendi telefon hattından bilmem ne kadar görüşmüşler!..
Rasim Bölücek''in en önemli vasıflarından birisi ileri derecede zekî olmasıdır… Onun bir terör örgütü adına üstelik kendi telefon hattından görüşebileceğini düşünmek, iddiaları en baştan komik hâle getirir… Kaldı ki o zekâyı ve özgürlük tutkusunu, aklı bir başka akla ciro etmeye kurgulu herhangi bir cemaat veya örgütün kalıpları arasına sıkıştırmak, imkânsızlık ötesi bir durum… Onun herhangi birine veya örgüte tabi olması ve aklını devreden çıkarması, onu gerçekten tanımamaktır…
"Enver Altaylı''yla bir şekilde görüşmüş olanlar bir adım öne çıksın" talimatı verseniz, milliyetçilerin arasında arka sıralarda kalan pek çıkmaz… Sadece milliyetçiler değil, özellikle sağın diğer partilerinin yönetici takımının pek çoğu için geçerlidir bu…
Buradan hareketle Rasim Bölücek''i, FETÖ''yle ilişkilendirmeye kalkışmak, o hep söylenegelen "At izi it izine karıştı" sözünü doğrulamaktan başka bir işe yaramaz…
***
Zaten kendisi, yazıldığı üzere Ankara Büyükşehir Belediyesi''ne bağlı Metropol A.Ş.''nin yönetim kurulu üyesiydi… Söz konusu şirket, Ortak İş Sağlığı ve Güvenliği Merkezi kurduğu için kural gereği Metropol A.Ş.''nin yönetim kurulu üyeleri Çalışma Bakanlığı aracılığıyla güvenlik soruşturmasından geçiriliyordu…
Güvenlik soruşturması sonucu Rasim Bölücek''in sicilinin temiz olduğu bir kez daha teyit edilmişti… Kamu gücünün tüm imkânlarıyla çalışıp bir şüphe bulamadığı Rasim Bölücek için herkese düşen aksi ispatlanana kadar ''masumiyet''e gölge düşürmemekti…
Bugün seçimler dolayısıyla güncellenen bu saldırılar, aslında acizliğin ve siyasî gelecek kaygısının işareti… Hukukî ve vicdanî hiçbir değeri yok… Şahsiyetten sıyrılmış gazetecilik örneklerinden başka bir şey değil…