# TeröristlerSerbestÜlkücülerMahkum

Başlıktaki -sosyal medya jargonuyla söyleyeyim- “etiket”, son iki gündür internet ortamında en çok tartışılan, konuşulan, yorumlanan konu başlıklarından biri. Önceki gün “twitter” da, bu “etiket”lerin tekrarlanma oranına göre otomatik olarak güncellenen “Türkiye gündemi” listesinde “altıncı” sıraya kadar yükseldi. (“Papa16”, “Cimbom”, “NuriKantar” gibi çok daha “popüler” olan konular arasından sıyrılıp, kendini bu kadar çok “konuşulur” kılmak az buz iş değil.)

***

#TeröristlerSerbestÜlkücülerMahkum etiketinin Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı İstanbul İl Başkanlığı’nın resmi twitter hesabında oluşturulduğunu öğrenince Ocak Başkanı Gökmen Kantar’ı arayıp sorma ihtiyacı duydum:
- Hayırdır?
Haber ajanslarında, gazete ve televizyonlarda yer almayan, yazık ki çoğu habercinin dahi “haberdar” olmadığı (yahut habersizmiş gibi davrandığı, yok saydığı, görmezden geldiği, es geçtiği) çok önemli iki haber verdi:
1. Ankara Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya Fakültesi’nde eğitim gören 12 ülkücü öğrenci hakkında 2’şer ay “uzaklaştırma” cezası verildi.
2. Marmara Üniversitesi’nde okuyan 20’ye yakın ülkücü öğrenci hakkında soruşturma başlatıldı.

***

Buradan sonrasını okurken gözlerinize inanamayabilirsiniz. Sakın paniğe kapılmayın, sanrıyla alakası yok. Sizin şuurunuzla değil başkalarının şuursuzluğuyla ilgili, soruşturmaya maruz kalan öğrencilerin “ilgilenenleri” bilgilendirmek üzere hazırladıkları “suç listesi” (Suçlamalar hem şekil, hem içerik olarak Silivri idddianamelerini aratmıyor. Dolayısıyla benim bu köşeden aktarabildiklerim ancak iddialardan birkaçının özeti):
- Tarih 11 Ekim 2012.. Marmara Üniversitesi Göztepe Kampüsü girişinde bildiri dağıtan grup ellerinde bıçak ve sopalar olduğu halde “polis nezaretinde” okula giriyor, kampüs içinde karşılaştıkları ülkücü öğrencilerin üzerine soda şişeleri fırlatıyor, provokatif sloganlarla ağırlıklı olarak ülkücü öğrencilerin bulunduğu kantine yürüyor. Grup bu aşamada “polis zoruyla” dışarı çıkarılıyor. “Kavga”sız, tek taraflı “saldırı” ve polisin geç müdahalesiyle sonlanan günün ardından, bütün yaşananlar ters yüz ediliyor ve “Ülkücülerin diğer öğrenci grubuna saldırmaya çalıştığı, polisin de engel olduğu” iddiası ortaya atılıyor. (O gün ülkücü öğrencilere saldıranların bazıları şu anda KCK tutuklusu.)
Haklarında soruşturma açılan öğrenciler olay çıkmaması için polisten müdahale etmesini isteyenin bizzat kendileri olduğunu, bütün ısrarlarına rağmen okuldaki kamera kayıtlarının incelenmediğini ileri sürüyor.
Gencecik insanların hayatlarının tamamını etkileyecek kararlara imza atmadan önce üniversite yönetiminin en azından bu çok basit araştırmayı yapması gerekmez miydi?
- Tarih 18 Ekim 2012... Marmara Üniversitesi öğrencisi Ömer Faruk Kacar, eğitim gördüğü okulun yemekhanesinde uğradığı saldırıda kalbinden yaralanıyor. Arkadaşlarının başına gelen trajik olaydan sonra ülkücü öğrenciler biraraya gelerek, Rektörlüğe “okulda can güvenliklerinin olmadığı”nı belirten bir dilekçe vermek ve konuyla ilgili basın açıklaması yapmak istiyor. Haklarında “düzeni bozmak, hakaret, tehdit”ten soruşturma açılıyor.
Hale bakın;
Bıçaklı saldırganlar değil de o gün kalbinden yaralanan Ömer Faruk var “soruşturulanlar” arasında!
- Tarih 15 Kasım 2012... Marmara Üniversitesi Göztepe Kampüsü’nde “faili meçhul” bir bıçakla yaralama olayı yaşanıyor. Üniversite yönetimi, görgü tanığı, kamera kaydı gibi herhangi bir somut veri, delil bulunmaksızın olaydan 4 ülkücü öğrenciyi sorumlu tutuyor. Öğrenciler mahkemeye çıkarılıyor. Yargılama “beraat”la neticeleniyor. Yargılamayı yapan hakimin mahkemede gülerek söylediği şu sözler manidar:
“Sizi neye göre getirdi bunlar!”
Üniversite yönetiminin “soruşturdukları”arasında, hukuken aklanmış olan bu öğrenciler de var!
İşte “iyi bir geleceği olur” ümidiyle evlat emanet ettiğiniz üniversitelerin hali; böyle uzayıp gidiyor ülkücü öğrenciler hakkındaki “suçlama”lar.
Mesela daha “Türk Kültürü ve Araştırmaları Kulübü toplantısı çıkışında terör olaylarını protesto eden sloganlar atmak” suçu var...
“Muhammed adlı bir ‘PKK’lıya kötü niyetli bakış atmak” suçu var...
“Atatürk Eğitim Fakültesi kantininde karşı grupla bakışmak” suçu var...
Var da var...
Öğrenciler okul yönetimine şifaen sormuşlar cevap alamamışlar. Basın yoluyla sorulursa belki “ses” gelir diye bir de bizim aracı olmamız ricasında bulundular. Merak ediyorlar:
-Hangi yasada, yönetmelikte “bakışmak” diye bir “suç” var?
Hayır “Bilelim” de diyorlar; “Hakikaten suçsa okula gelirken kitap, kalemle birlikte bir de yanımızda gözbağı getirelim...”
Şöyle bir gözümde canlandırdım da; tam da iktidarın hayalindeki neslin resmi kıyafet namzeti!
Dilek Hanif’ten rica etsek, THY’deki işi bitince bir de “makbul üniversiteli kıyafeti” tasarlayabilir mi!
Şöyle bakmayı, görmeyi, konuşmayı engelleyen, körleştirici, sağırlaştırıcı, susturucu, duyarsızlaştırıcı bir tasarım mesela!

***

Bakmayın bu üslupla yazdığıma; işin şakası yok! Soruşturmaya uğrayanların birçoğu, daha öncede benzeri haksız süreçlerden geçmişler, aralarında, hem de azımsanmayacak sayıda “ceza” aldığı takdirde okulla ilişiği kesilecek olan öğrenci var. Üniversite öğrencisini cezalandırmak, ilkokuldaki çocuğa işaret parmağını sallamaya, liselinin kulağını çekmeye (Ki bu tip durumlarda bile hesap sorulur o öğretmenden, yöneticiden) benzemez. Sizi daha yüksek makamlara getirebileceğini umduğunuz zihniyete yanaşma, yaranma uğruna ezip geçtikleriniz; içinde bulunduğunuz hırsla göremiyor olabilirsiniz; sizin de geleceğiniz. Geleceğimiz. Hayatlarını, yarınlarını, yıllardır sahip olmak için dirsek çürüttükleri mesleklerini o gençlerin elinden, hem de böyle ucube iddiaları gerekçe göstererek çekip almanın vebalini nasıl ödeyeceksiniz!

***

Bir yandan konuyla ilgili kamuoyu oluşturmaya, diğer yandan da hukuk mücadelesi başlatmaya hazırlanan Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı İstanbul İl Başkanı Gökmen Kantar’ın yorumu manidar: “Marmara Üniversitesi Rektörümüzün en kısa sürede YÖK Başkanı olacağına yürekten inanıyoruz; sonuna kadar hak ediyor!”

Yazarın Diğer Yazıları