TBMM Meydan Muharebesi
Azınlığın çoğunluğa tahakkümünü TRT’nin sansürüne rağmen izledik. Yüzde 47 oy ile TBMM’de 3’te 2’lik çoğunluğa sahip olan Başbakan Erdoğan ve AKP’nin eleştiriye, dahası gerçeklere tahammülü olmadığı bir kere daha kanıtlandı. Azınlığın çoğunluğa tahakkümü baskısı demiştim. Eksik bıraktığımın farkındayım. Değerli okurlar, kör, topal devam etmekte olan demokrasi tarihimizde geçtiğimiz akşama benzer bir tablo ile hiç karşılaştınız mı? Doğrusu TBMM oturum salonu ile kulislerde yüzlerce olay cereyan etmiştir. Hatta kuliste silah çekilmiş. Bir milletvekili kazayla ölmüştür. Yumruklaşmalarda dudak patlamış, burun kanamış, göz morarmıştır ama top yekün bir taarruz yaşanmamıştır.
Bulgaristan Başbakan’ına “Doğalgaza zam yapılacak mı?” diye soru yönelten TRT muhabirinin cehaletini izleyip içimiz sızlarken TRT ve Meclis TV’nin sansür ile beraber yandaş yayın yapmasına da ilk defa tanık oluyoruz.
Ön teker nereye giderse arka teker de oraya gider. Erdoğan, “Seni ben seçtim” edasıyla TBMM Başkanı’na “Böyle Meclis mi yönetilir?” fırçası çekerse, Arınç da aynı hakkı kendisinde görerek Başkan Vekili Güldal Mumcu’nun odasını basma cesareti sergiler elbet.
Meclis’teki ceylan derili koltuklarda oturmamama rağmen gelişmeleri orada bulunan milletvekillerinin çoğundan daha yakın takip ederim. Bugüne kadar yapılan kavgalar ile ilgili haber ve yorumları üşenmeden tek tek incelerim. Sinirlerine hakim olamayan vekilleri, başta grup başkan vekilleri ve idare amirleri olmak üzere grubundaki arkadaşlarını yatıştırmak için çaba sarf ettiklerine bizzat tanık oldum. Hele hele bakanlar kurulu koltuklarında oturan kabine üyelerinin böylesi olaylara müdahil olduğunu ise ilk defa görüyorum.
Domuz gribi aşısının mimarı Recep Akdağ, “Patron” dediği Erdoğan’dan fırçayı yiyip gözden düştükten sonra dün kendisini ispatlamak, sadakatini kanıtlamak için “Gel lan buraya” naraları savurması ne kadar ahlâkidir? Devlet Bakanı Hayati Yazıcı’nın MHP Grubu’na yapılan taarruzda Ulubatlı Hasan özentisi ile yüklenişi hangi nezaket kurallarında vardır?
Evet, hepimiz etten ve kemikten yaratıldık. Tahammülün sınırları konusunda herkesin kendine göre zaafı vardır ama devlet adamına hele hele başbakanda bu zaaf olmamalıdır. Erdoğan bunu belediye başkanlığı döneminde yapsa hadi neyse diyeceğiz. Hiddeti yüzünü kızartan Erdoğan hasbel kader bu memleketin 7 yıldır başbakanlık koltuğunda oturmaktadır. Çıktığı TBMM kürsüsünde tartışmaları yatıştırmak yerine ateşe benzin dökmesi bir devlet adamına yakışmamıştır. AKP grubunun 100’den fazla milletvekili MHP grubunun arka sıralarından yaptığı kuşatma harekatı ile taarruzu TBMM tarihine kara leke olarak geçmiştir.
Erdoğan’ın Kasımpaşa ağzıyla sarf etmiş olduğu sözleri AKP’liler kanıksamış olabilir. Bakanları yedikleri fırçayı sindirebilir. AKP milletvekillerinin çoğu emir eri muamelesine boyun eğebilir ama millet asla görmezlikten gelemez. Vatandaşın ipini çoktan çektiği, artık yandaş anketlere bile yansırken iktidarının avuçları arasından kayıp gitmek üzere olduğunu fark eden Erdoğan ve AKP, derhal yüce Türk milletinden ve TBMM’den özür dilemelidir. Aksi halde evet aksi halini bile düşünmek istemiyorum.