Tayyip Erdoğan, Putin'den koltuk garantisi ister!..
“Her şeyi biliyoruz. Detay açıklamayacağız”...
Hürriyet gazetesinin dün manşete taşıdığı bu haberde, Amerikalı bir Dışişleri yetkilisine dayanılarak Suriye’nin düşürdüğü Türk jetinin üzerinden mesajlar verildi. İsmi açıklanmayan ABD’li yetkili gerçekten de detay vermeden çok önemli ana mesajları veriyor. Haberdeki şifreleri sizler için kıralım..
Öncelikle şunu belirteyim, haberle ilgili ben de bizim Dışişleri Bakanlığı’ndan “bir üst düzey yetkili” ile konuştum. Değerlendirmesi;
“Haberi biz de dikkatlice okuduk. İsmi olmayan, kaynağı belli olmayan açıklamalar hakkında yorum yapamayız. Bizim tutumumuzda değişiklik yok. Herkes elinde ne varsa açıklasın.”
Gelelim haberdeki kriptolara;
“Türkiye, bu konuda ne kadar çok yüksek sesle konuşursa o kadar inandırıcı olacağını düşündü. Sanırım o yüzden Başbakan’a açıklama yaptırdılar. Bu tıpkı İngilizce bilmeyen birine bağırarak konuşan Amerikalıların durumuna benziyor.”
AKP’de en büyük İngilizce sıkıntısı olan Başbakan Tayyip Erdoğan’dır. Erdoğan, bir aralar sırf bu sıkıntıyı yenmek için özel dersler aldı ama yine beceremedi. Burada, anlamlı bir gönderme var; “Ne kadar bağırdıysak Tayyip Erdoğan anlamadı.”
İstekleri yerine getirilemeyen ABD’li çok kızgın. İleriki satırlarda mesaj daha da netleşiyor.
“Üst düzey Amerikan Dışişleri yetkilisi, görüşmelerin neden seyrekleştiği ve Obama’nın vurulan uçak olayı sonrası Erdoğan’ı neden aramadığına şöyle yanıt verdi: ‘Bu tamamen Beyaz Saray’ın kendi içinde yaptığı değerlendirmelerin sonucu.’
... Bizim Suriye’de bir müdahaleyi desteklemediğimiz çok açık. Ama sebep doğrudan bu diyemeyiz. Unutmayın bu sene Amerika’da seçim yılı. Ve seçimlerde konu dış politika olunca, Amerikan seçmeni için tek önemli mesele İsrail’in güvenliği olur. İlişkilerin seyrinde bana kalırsa bunu dikkate almak gerekir.”
ABD, Tayyip Erdoğan’a sırtını çevirmiş bunu çok net bir dille ifade ediyor. Kabinede çok iyi İngilizce bilen Ahmet Davutoğlu’na da sitem var.
“Ancak Davutoğlu için bir bilanço yaparsak, bir tarafta olumlu taraflar var, diğer tarafta olumsuz taraflar. Kürecik’e konuşlandırılan radar ve Suriye, bilançonun olumlu tarafındakiler. Olumsuz tarafında ise Mavi Marmara Olayı ve Kıbrıs’ın başkanlığı sırasında Türkiye’nin AB’nin dönem başkanlığı ile ilişkileri dondurma kararı var. Türkiye’nin Kıbrıs konusunda bu aşamaya nereden geldiğini anlıyoruz. Ancak bu karar bize saçma geliyor.”
Tayyip Erdoğan sonrası AKP Genel Başkanlığı için adı geçen Ahmet Davutoğlu’nun bu sözlere çok dikkat etmesi gerekir!.. ABD, Davutoğluna, “Bak!. Tayyip, oraya-buraya oynadı, hali ortada sen de buna benzer tutumlar sergiliyorsun. Sana da verdiğimiz desteği çekeriz. Durumunu bir daha gözden geçir” diye sesleniyor.
Bence, ABD, bu haberle Türkiye’de potansiyel harcanacakların listesini vermiş..
Tayyip Erdoğan’a yerli ve yabancı basın üzerinden gönderilen mesajlarla ancak bazı noktaları görebiliyoruz. El altından neler dendiğini tahmin etmek çok güç değil. Başbakan iyice köşeye sıkıştı.18 Temmuz’da Rusya’ya planladığı ziyareti de bu çerçevede değerlendirmek lazım. Erdoğan’ın Putin görüşmesi için “Suriye” başlığı öne çıkıyor. Façası tamamen çizilmiş Erdoğan, Putin’e, “Esad’ı desteklemeyin. Suriye politikanızı gözden geçirin”, “ şu yanlış bu doğru olur” vs. gibi laflar edemez. Görüşmeden sonra atılıp tutulacaklara itibar etmeyin.
Peki ne olur?
Önce, bir hatıradan kısa alıntı;
Geçmişteki bir görüşmeden sonra Tayyip Erdoğan etrafına, Putin’in kendisini çok beğendiğini ve “Sen de Türkiye’nin Putin’isin” dediğini böbürlene böbürlene anlatmıştı. Erdoğan, hâlâ bu hayal dünyası içinde yaşıyordur. Esad gitmezse kendisinin siyasi hayatının biteceğini çok iyi biliyor. Erdoğan, siyasi hayatının son hamlelerinden birini yapacak. Putin’e, “Esad’ı bırak Tayyip’e bak” diyecek.
Putin yer mi?
Bence, zor..
Sohbet ettiğim Dışişleri üst düzey yetkilisi Rusya ziyaretinde tek gündem maddesi olarak, Suriye’nin sunulmasının yanlış olduğuna işaret etti; “Rusya ile ekonomik ve siyasi ilişkiler ele alınacak. Bu ziyaret, yüksek düzeyde siyasi istişare ziyaretidir” dedi.
Gerisini siz anlayın.
Suriye konusunda ise, Rusya’ya “beraber konuşalım” denecek. Bunda son zamanlarda Genelkurmay ve Dışişleri bürokratlarının yaptığı yoğun toplantıların etkisi var.
Dışişleri yetkilisine düşürülen uçağımız ile ilgili “tez değiştirme” politikasını ardından Genelkurmay Başkanlığı ile yapılan toplantıların ne aşamada olduğunu sordum. “Kurumlar arasında çalışmalar tüm yoğunluğu ile devam ediyor” cevabını aldım. Tüm ısrarlı sorularımdan edindiğim izlenim şöyle;
Düşürülen uçağımızla ilgili açıklamalar tamamen Genelkurmay’a bırakılmış durumda. Bu konuda bundan sonra (bir aksilik olmazsa) Dışişlerinden pek açıklama gelmeyecek.
Rus savaş gemileri Tartus’a giderken, ABD’den gelen “her şeyi biliyoruz” tehdidi ve Tayyip Erdoğan’ın Putin’e gitme kararı gerçekten çok önemli. Eğer 18 Temmuz’da Moskova ziyareti gerçekleşirse ondan sonraki günlerde olabilecek yeni siyasi krizlere hazırlıklı olun.