Tavuk bile kesemezmiş!
Bayramlar zehir oluyor artık bana. Bayramlar bayram olana kadar da bayram kutlaması yapmayacağım. Gazetecilik mesleğine sporla başladım. Doya doya futbol yorumu yazma isteğim dün yine depreşmişti. Brezilya yolunun çoktan kapandığını, Fatih Terim’in gayretlerine rağmen Hollanda’dan yediğimiz 2 ucuz golü değerlendirecektim. Ama olmuyor. Yaşadığım ciddi sağlık sorununun ardından doktorların stresten uzak, bir süre istirahat edeceksin tavsiyelerine uymaya gayret etsem de gazete ve televizyon haberleri sürekli taciz ediyor. Sabahları kısa yürüyüşü bahane edip bayiye uğrayıp gazeteleri aldım. Yeniçağ ve Aydınlık haricindekiler zaten 8-10 dakikamı alıyor. Başbakan’dan bayram harçlığı isteyen televole muhabirleri, bakan ve AKP il başkanlarından bahşiş kabul eden diğer gazetecilere içimden geldiğince verdim veriştirdim. “Asıl kanser medyada” manşeti cuk oturmuş. Gazetemizin “Öcalan’ı bırakacaklar” ve “Paket, PKK’ya bayram şekeri” başlıkları diğerlerine kapak olsun. Asıl asabımı bozan Hürriyet’teki Bülent Arınç röportajı oldu. Esra Kaya ortalamış, Arınç golü boş kaleye yuvarlamış.
Arınç’ın Siirtli mi, Manisalı mı yoksa Bursalı mı olduğunu hiç tartışmayacağım. Ailesi, babası, dedesinin kim olduğu da beni ilgilendirmiyor. O’nu merhum Erbakan’ın Ticaret Odası başkanlığından beri okuyarak tanıdım. Milli Görüş çizgisinde politika yaparken gördüm. Asıl ilgilendiğim konu hukukçu kimliği idi. 12 Eylül’den sonra sıkıyönetim mahkemelerinde avukatlık yaptığı ile övünür hep. Dahası ülkücü tutukluların ücretsiz avukatlığını üstlendiğini seçim zamanları gündeme getirir. “Darbe ve İnfaz” adlı kitabımda (Bilge Oğuz Yayınları 2009) yazdım. Ege Sıkıyönetim Mahkemesi’nde Av. Cemal Çakmak savunmasında:
“Bu mahkemelerdeki anlayış bana Orta Çağ’daki Engizisyonları hatırlatıyor. Engizisyon mahkemelerinde bilindiği gibi itham asıldı. Sanık suçsuzluğunu ispat etmek zorundaydı. Ama o tarihlerin ben çok gerilerde kaldığını sanıyordum. Engizisyonda insanlık dışı işkenceler yapılıyordu. Tarih bu hatadan döndü. CMUK’ta artık itham asıl değildir. İddia makamı sanığın suçlu olduğunu delillerle ispat etmek zorundadır. Bu mahkemede bunu ne yazık ki göremiyorum” diye ateşli savunma yaparken, savunma sırasında Çakmak’ın hemen yanında oturmakta olan diğer meslektaşı masanın altından cübbesinin ucunu çekerek uyarır: “Fazla ileri gidiyorsun, mahkemeyi suçlar haldesin. Bu gidişle başımız belaya girecek”
Uyarıyı yapan Av. Bülent Arınç’tır.
Evet, Bülent Arınç’ın o günlerde başı belaya girmedi. Ama darbe koşullarında bile hukuk vardı. Nitekim o duruşmalarda ceza alanlar yüksek yargıda beraat ettiler.
Arınç röportajında gizlice kurban derisi topladıklarını, fakirlikten sadece kurban bayramında et yiyebildiklerini, 5 torununu nasıl sevdiğini falan anlatıyor. Bakanlar kurulunda Hüseyin Çelik’in espri yaptığını, Zafer Çağlayan’ın bağlama çalıp türkü söylediğini bir bakıma hükümetin televolesini anlatıyor. Bu arada Başbakan Erdoğan ile bayramlaşmalarını ifade ederek kamuoyunda aralarının bozuk olduğu imajını silmeye çalışıyor.
Arınç bu arada “komutanlara bayram mesaj yazarım” demeyi de ihmal etmemiş. Vay ki vayy!.. Acaba Sayın Arınç, Silivri, Hasdal, Hadımköy, Maltepe, Şirinyer, Mamak ve Sincan’daki tutuklu komutanlara da bayram mesajı gönderdi mi sorusu takıldı kafama. Bir de kurban bayramı sohbetinde “tavuk bile kesemem!” lakırdısına taktım kafayı...
Aşkolsun be Sayın Arınç...
Bu sözler üstelik hukukçu kimliğine hiç yakışmıyor. “İyi ki bu komutanlarla savaşa girmemişiz” diye dert yanıyordunuz. Suriye’de dökülen Müslüman kanı sizi hiç rahatsız etmişe benzemiyor. Demek tavuk bile kesemezsiniz Sayın Arınç öyle mi?
Kurban Bayramı öncesi Türk ordusunun güzide askerlerinin kör bıçak ile kurban edilmesine ne diyorsunuz? Onların derisini de gizlice toplayıp cemaat vakıflarına mı götüreceksiniz? Beşinci torununuzun ismini “Hanzade” koymuşsunuz. Allah analı-babalı büyütsün. Sağlıklı güzel günler versin. Benim asıl merakım bakanlık maceralarınızdan sonra tonton dede olarak torunlarınıza anılarınızı anlatırken Silivri mahkemelerindeki kararları savunup savunmayacağınız yönündedir. O torunlarınızdan biri günün birinde “Dede, niçin Adaletin öldürülmesine göz yumdunuz” diye sorsa ağlayacak mısınız?
Kusura bakmayın Sayın Arınç “başımızı belaya sokacaksın” dediğin günden beri tanıyoruz sizi...