Tahrir'in parolası: Doları takip et!
Türkiye’deki iktidar borazanı gazeteler dünkü manşetlerinden şöyle buyuruyordu:
Mısır’da “Arap Baharı” rüzgarıyla göreve gelen Muhammed Mursi’ye karşı gelişen muhalefet “Göbeğini kaşıyan adam sendromu” ymuş! Tahrir Meydanı’nda son günlerde yaşananlar “AK Parti iktidarının ilk yıllarındaki Cumhuriyet mitinglerini aratmıyor” muş!
“Tahrir; varolan dünya sistemine, bu sistemin bölgede oluşturduğu statükoya, adaletsizliklere, fakirliğe, onursuzluğa karşı direniş” miş... “Bölge insanına yol” açmış... “Sistemi kendiliğinden değiştirme gücüne sahip oldukları” nı göstermiş!
Şimdi ise “Mısır’da bir “karşı devrim” tezgahlanıyor” muş?
***
New York Times hiç de öyle demiyor ama:
“Mısır’daki 6 Nisan Gençlik Hareketi de, Bahreyn’deki İnsan Hakları Merkezi de, Yemen’deki gençlik lideri Ensar Kadhi de, Cumhuriyet Enstitüsü (IRI), Demokrasi Enstitüsü (NDI) ve Freedom House’dan eğitim ve finans desteği almışlardır... Bu örgütler Amerikan Kongresi tarafından oluşturulmuş ve gelişmekte olan ülkelerde “demokrasi” fikrinin aşılanması için kullanılmaktadır. Bu oluşumlara finansal destek veren Demokrasi Fonu (NED) her yıl kongreden yaklaşık 100 milyon dolar alır!” (Nisan 2011)
***
Elin Amerikalısının lafıyla memleketimin strateji dehası gazetecilerini yargısız infaz edecek değiliz tabii.
Sorgulayalım:
Hadi New York Times “kendi görevi”ni yerine getiriyor, rutin işlerinden biri olarak bilgi kirliliği yaratıyor.
İyi de ya Tahrir tellalı “gençlik önderleri”nin “Demokrasi Fonu” ödülü almak üzere Beyaz Saray’a koşmaları?
Bu, “Amerikan kuklası diktatörlerce sömürülmekten bıkmış idealist genç” davranışı mı?
Hem bir “facebook” organizasyonu olan “Tahrir”in “insanlara interneti değil meydanları nasıl kullanacaklarını öğretmeyi” temel alan Amerikan politikalarının zaferi olduğunu ilan eden bizzat ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton değil miydi?
30 yıl boyunca Mısır’ı İsrail’in kapısının önüne kurulmuş “bekçi kulübesi” gibi kullanan ABD’nin yevmiyeli çığırtkanları “devrimci”, bu tiyatroya karşı çıkanlar “devrim karşıtı”!
Öykündükleri “Wall Street devrimi” olmalı;
Malum “kapitalizmin can evini işgal eden(!)” cesaret abidesi gençler de George Soros’tan 4 milyar dolar fon alan The Tides Vakfı’nın çıkardığı Adbusters dergisinin çağrısıyla toplanmıştı! Elebaşları “kıdemli devrimci” İvan Maroviç daha önce de yine Soros destekli yürütülen ve Yugoslavya’yı bölen sokak hareketlerinde rol almıştı!
Ve Maroviç’e göre de “Devrimci bir eylemin planlanmasında hiçbir şey kendiliğinden değildi!” (Foreign Policy)
Bu nedenle olması muhtemeldir, NED, NATO üsleri manzaralı Tunus’ta;
“Demokrasi kültürünü” yaymak üzere örgütlenen ve “yerel gençlik projeleri” düzenleyen Özgür Düşünce için El Cahid Forumu’na 131 bin dolar,
İlköğretim öğretmenlerine “demokrasi kültürü” aşılayan Eğitimi Güçlendirme Derneği’ne 27 bin dolar,
Genç sivil aktivistlerden oluşan Muhammed Ali Eğitim Araştırma Merkezi’ne 33 bin 500 dolar fon sağladı.
***
Bakmayın siz benzer Türkiye’nin aynı marka mama ile beslenen kalemlerinin kutsamalarına, sadece Tahrir’dekiler değil Orta Doğu’nun bütün “komprador”ları başlarını vuracak duvar arıyorlar bugünlerde.
Biz değil, Global Research’ten Patrick Hennigen soruyor bu soruyu:
“Şimdi Libya son 30 yıldır yaşadığı istikrarı bir daha görebilecek mi? Libya halkı bir daha Kaddafi nin sağladığı geniş çaplı kamu yardımları, bedava sağlık ve eğitim ve daha onlarca devlet yardımından yararlanabilecek mi? Doğal kaynaklarına sahip olabilecek mi? Hayır!”
Neden dersiniz?
Cevabı yine Libya’dan, ülkedeki BP temsilcisinden:
“Yetkililer değişir, kimin kim olduğunu anlamak zaman alır ama iş devam eder!”
“Ekonomik tetikçiler, önce doğal kaynakları zengin, stratejik konumları önemli ülkeleri tespit eder. O ülkeye, Dünya Bankası ya da kardeş kurumlardan bir kredi ayarlar.”
“Ülke büyük borcun altına sokulmuş olur. Bu o kadar büyük bir borçtur ki, ödenmesi imkansızdır.
Sonunda ekonomik danışmanlar/tetikçiler der ki:
-Bize büyük borcunuz var. Ödeyemiyorsunuz. O zaman petrolünüzü satın, doğal gazı bize verin, askeri üslerimize yer gösterin. Askerlerinizi birliklerimize destek olmaları için savaştığımız bölgelere gönderin, Birleşmiş Milletler’de bizim için oy verin! Elektrik, ısı, kanalizasyon sistemlerinizi özelleştirin! Onları Amerikan şirketlerine ya da diğer çok uluslu şirketlere satın!
Sosyal hizmetleri, teknik sistemleri, eğitim kurumlarını, sağlık kurumlarını hatta adli sistemler ele geçirilir. Bu ikili, üçlü, dörtlü bir darbeler serisidir..” (John Perkins, Bir Ekonomik Tetikçinin İtirafları)
İş budur!
Not: Bu yazının konulmamış ama merak uyandırabilecek bütün “dip not”larını Banu Avar’ın Remzi Kitabevi’nden çıkan “Gün ’O Gün’dür” kitabında bulabilirsiniz. Tarihin, Orta Doğu’da yaşananların erken bir sağlamasını yapma fırsatı sunduğu şu günlerde böyle bir “arşiv” çalışması işinize epey yaracaktır.